12.Bölüm

300 113 4
                                    

Hava puslu ve yağmurluydu bugün. Kış ayına her gün gitgide yaklaşıyorduk.

En sevdiğim mevsime!

Kışı seviyordum,çünkü insanların gerçek yüzünü kış mevsiminde gösterdiklerine inanıyordum. Yağmur damlası her yağdığında, ağlıyordun dışarıda. Yağmurla karışan göz yaşlarının görünmediğini sanıyordun ama görünüyordu işte. Bu sadece bir örnekti tabii.

Montumu giyip dışarı çıktım. Yağmur sadece çiselediği için kolaylıkla yürüyebilirdim.

Biraz dışarıda dolaşıp, bu güzel havayı soludum. Ciğerlerime dolan ıslak toprak kokusu beni iyi hissettirmişti.Bu koku... çok masumdu. Ne çok ağır kokuyordu, ne çok hafif. Yağmuru ve toprağı çok ahenkli bulmuştum zaten her zaman. İşte bu koku da,yağmurla toprağın ahenkle dansı gibiydi.

Artık Selma ablaya gitme vakti olduğunu anlayıp, adımlarımı onların evine yönlendirdim. Bu saatte Arslan ağabey evde değil, dükkanda oluyordu. Aslında Selma ablanın onu evine aldığını da sanmıyordum. Aldattığını düşünüyordu çünkü.

Evin önüne gelince zile basıp açmasını bekledim. Birkaç saniye sonra kapı açıldığında, karşımda; ağlamaktan şişmiş ve kızarmış gözler, solgun yüz ve karışmış olan saçlarla duran Selma ablayı gördüm.

"Geç İdil" dedi yorgun sesiyle. Bir şey söylemeden içeri geçtim. Her yerde, bir sürü yırtılmış fotoğraflar... mendiller... etrafa saçılmış erkek tişörtleri... Yüzümü buruşturup tek düzgün koltuğa oturdum. Diğerlerinde mendil, fotoğraflar ve tişörtler karışmış, etrafa saçılmıştı çünkü.

"Bu halin ne böyle abla?"diye sordum.

Kuru sesiyle"Arslan yüzünden...Beni...be-beni aldattı İdil"dedi direkt nedenini söyleyip.

Hem sakin,hem de soğuk sesimle konuşmaya karar verdim."Bana güveniyor musun Selma abla?Benim doğruyu söyleyeceğime inanıyor musun?"

"Saçmalama İdil,belki de sen bu dünyada doğruyu söyleyen sayılı insanlardansın."

"Birincisi;bana o kadar da güvenme,beni iyi tanımıyorsun.İkincisiyse;şimdi söyleyeceklerimi iyi dinle tamam mı?"

"Şu an bir şey dinleyecek havamda değilim İdil sonra konuşalım."

"Dinleyeceksin abla, önemli!"

"Hiçbir şey benim yaşadıklarımdan daha önemli değil,anlıyor musun?" dedi ağlamaya yakın ses tonuyla.

"Sen Arslan ağabeyi hiç dinledin mi?" diye sordum kızarak.

Çıldıracaktım! Beni gerçekten dinlemesi gerekiyordu. Böyle yaparak bir sonuca varmak diye bir şey yoktu.

"Hayır dinlemedim. Betül geldi ve Arslan'ın artık onu sevdiğini söyledi. O da Arslan'ı seviyormuş. Fotoğraflarını da gördüm.Her şey ortada işte,nesini sorayım?" dedi artık göz yaşlarını tutamayarak.

Ondan bakışlarımı kaçırdım.Benim karşımda ağlamasa olmuyor muydu sanki."Abla benim karşımda ağlamasan?"dedi sorarcasına.

Cevap vermedi.Gözlerimi ona çevirdim.Hala ağlamaya devam ediyordu sessizce.Tekrar bakışlarımı kaçırıp ona gerçekleri anlatmamın gerektiğine karar verdim."Bana o kadar da güvenme dedim,hala güvenme de hala.Ama bu söyleyeceklerime inan.Böyle bir konuda sana yalan söyleyecek değilim çünkü."diyip derin bir nefes aldım.

"Arslan ağabey seni hiçbir zaman aldatmadı.O seni kendinden bile çok severken nasıl böyle bir şey olsun ki?Betül denilen kadın size bir oyun oynamıştır,yalan söylemiştir.Sen ona mı inanacaksın,yoksa seni deliler gibi çok seven kocanı dinleyecek misin?Dinlemelisin.Onun gözlerine bakınca onun doğruyu söylediğini anlayacaksın." deyip zorlukla gözlerine baktım.

İmtihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin