...MAHALLE...

110 7 2
                                    

Bugünün bu kadar yorucu geçeceğini hiç tahmin etmemiştim. Tüm bu olanlar... Çok saçma değil miydi?! Okuldan çıkıp öğrenci yurduna varmıştık. Ama ben hala tüm bu olanları düşünüyordum. Yani üzeyir o gün beni az kalsın oldureceği gun bişeyden kaçıyordu. Yoksa onu yutabilecek karanlıktan mı korkmuştu? Ama yüzünde ne korku ne endişe nede en ufak bir tedirginlik vardı. Sanki dünyanın en korkusuz insanı gibiydi ya da karanlığın içinde offf ne diyorum ben ya neden şimdi üzeyiri düşünüyorum ki? Bu böyle olmayacak biraz daha burda böyle yatarsam bu işi sonu kesin tımarhaneydi. Aynur un işleri olduğu için daha gelmemişti. Esrada kitap okuyordu. Bense... Biraz hava alsam iyi olacaktı.

Esranın yanına gittim. Müzik dinleyip kitaba odaklandığı için bir kaç defa dürtmek zorunda kaldıktan sonra beni farkedebildi.

"Noldu aleyna!!"

Büyük ihtimal kitabın en heyecanlı yerinde kesmiştim ama pekte umrumda değildi. Omuz silkip

"Dışarı çıkıyorum biraz temiz hava alacağım. Belki markete uğrar bir kaç bir şey alırım. Nedersin?"

Esra göz ucuyla beni süzdükten.sonra umursamaz bir şekilde

"Olur" dedi.

Ahh bu kız yok muydu?
Aynanın karşısına geçip görünüşüme baktım. Belime kadar inen dalgalı saçlarım, saçlarımın uzunluğuna zıt kısa olan bedenim vardı. Aslında çokta kısa değildim ama uzun hiç değildim. Küçük burnum, ağzım ve gözlerim herşeyimle ufacık tefecik birseydim. Aslında bu görünüşümle tatlı birşeydim. Seksi olmasada tatlı. Ama arkadaşlarım bana bela demeyi seçmişlerdi üzeyir ise baş belası. Şimdi düşùndümde kendimi üzeyirle kıyaslayacak olsam şöyle derdim bana sarılsa kolları arasında kaybolurum . Offf yine aynı şey yine durduk yere üzeyiri düşünüyorum bu düşüncelerimden çıkmak için saçlarımı hızlıca dağınık topuz yaptım ve odadan çıktım. Dışarı çıkınca kulaklıklarımi taktim muzik olmadan bu duşüncelerden kurtulamayacaktım sanırim.
Burası büyük bir yer değildi. Okul çıkışı yurda gelirken esrayla bir kaç yeri keşfetmiştim. Ama hala bilmediğim bi kaç yer vardı. Sanırım biraz kaybolmaktan zarar gelmezdi zaten burası küçük bir yer olduğu için yolumu sora sorada bulabilirdim. Bu yüzden bilmediğim bir sokağa döndüm. Bildiğimiz sevimli mahallelerden biriydi küçük çocuklar oyun oynayıp eğleniyorlardı. Ne güzel hiç bir sıkıntıları yok gibi gözüküyorlardı. Mutlu... Son zamanlarda hep benden kaçtığını düşündüğüm güzel duygu. Ellerim ceplerimde ilerliyordum. Kendimi müziğin hoş melodisine bırakmıştım. Sadece çok kısa bir süreliğine gözlerimi kapadım sanmıştım ama kafama yediğim topla az önce uzak olduğum çocukların yanına vardığımı anladım. Acı içinde yere kapandığımda yanımda bir gölge belirdi. Alayla güldüğünü alaycı bir tıslama sesinden anlamıştım. Tam sinirle ayağa kalkıp ona gününü göstermeyi düşünürken soğuk çıkan sesi buna engel oldu.

"Gözleri kapalı bir BAŞ BELASI.."

olduğum yerde kalmıştım bu.. Bu.. Üzeyirdi. Korkmalı mıyım? Şuan koşarak kaçsam acaba peşimden gelir miydi? Tokamı ne kadar gevşek bağladığımı önüme düşen saçlarımdan farketmiştim. Ve gevşek bağladığım için kendimi tebrik ettim en azìndan utancımı saklayabiliyordum. Kafamı hafif kaldırdığımda umursamaz bir şekilde yanımda durduğunu farkettim. Aklıma.direkman bilekleri geldi. Bileklerine.bakmaya çalışıyordum. Ama ayağıyla beni dürtmesi sonucu korkuyla geriye doğru gitmiştim. Ayaklarim birbirine dolandığı için de yere oturdum. Üzeyir tekrar alayla güldüğünde ayağa kalktım ve korkmadığımı belli etmek için başımı be omuzlarımı dikleştirdim. Sesimin titrememesine ve umursamaz olmaya dikkat ederek karşına dikildim.

"Heryerde karşıma çıkan sensin önce özür dilesen hiç fena olmazdi senin yüzünden bayıldım."

"Bende seni revire kadar taşıdìm. Belimi ağrıttın yine bana bela oldun yani"
ellerimi sımsıkı sıkmıştım avuç içlerim acıyordu. Biraz daha sıkarsam kanayabilirdi. Ama üzeyir beni revire kadar taşıdığını söyledi degil mi? Bu biraz garip hissetmeme neden olmuştu ilk defa o kelebeklerin varlığını hissetmiştim sanki. Ne.diyeceğimi şaşırmıştım.

"Ben... Yani..."

Niye kendimi suçlu hissediyordum ki o zamab oda sözcüklerini dkkatli seçseydi.

"Ben bunu icun tesekkur ededk degilim uzeyir! Sende kelimelerini secerken biraz dusunmelisin bence!"

Bunları söyledikten sonra hızla ordan biraz uzaklaştım ama cidden nerde olduğumu bilmiyordum. Bu yüzden geldiğim yerden geri gitmek en iyisiydi. Umursamaz bir şekilde hızla geri döndüm yine o alaylı bakış o alaylı sırıtış offfff bende onq sinirli bakışlarımı yollamıştım. Tam önünden geçip gidecekken birden kolumu tuttu.

"Kaybolan bir BAŞ BELASI"

"Aleyna!!" dedim sinirle "Adım Aleyna ve kaybolmadım. Yolum burdan"

Kolumu bırakıp elleeini havaya kaldırdı. Tamda istediğim şeyi bana sunmuştu. Dirseklerine.kadar çektiği deri ceketin kolları bana engel olmadığı için sevinmiştim. Çünkü şuan o dövme tam karşımdaydı. Güllerin arasında kalmış köstekli saat tam olarak 11:10'u gösteriyordu. Hayatını kaybetti o saat... O tekarar kollarını inderesiye kadar ben ben.istediğimi almıştım. Kollarını indirirken yolu gösterdi ve

"Yol senin Aleyna!" dedi.

Hiç düşünmeden arkamı döndüm ve hızla yürüdüm. Hava estiği için saçlarım yüzüme yapışıyordu. Saçlarımda tokamı aradım ama yoktu. Acaba ordamı düştü diye arkama baktım ve oraya gitmek için bir adım attım çünkü o toka benim için çok özeldi. Ama gördüğüm manzara beni uçurumdan aşağı atmıştı sanki. Üzeyir küçük çocuğun başını okşuyordu. Çocuklarda üzeyirin etrafını sarmıştı. Zaten üzeyirden baya uzaktaydım ama yinede bir sokak lambasının arkasına saklandım. Küçük bir kız çocuğu üzeyire doğri yaklaştı üzeyir küçük kızı kucağına aldı ve etrafında döndürdü. Kız üzeyirin boynuna sıkıca sarılırken ikiside gülüyordu bu alaylı bir gülüs degildi bu icten gelen samimi bir gülüştü. Bu.. Bu.. İnanılmazdı. Üzeyir karanlıksa bu kadar çok ışığı,sıcaklıgı nasıl oluyordu da kendine çekebiliyordu? Ya üzeyir karanlık değildi yaa karanlık onun kalbine hiç dokunmamıştı. Bunu öğrenmeliydim. Çünkü esranin anlattığı kötü çocuk dünyanın en parlak yıldızlarını etrafında topluyabiliyordu...

KARANLIK BEDENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin