-Dördüncü-

6.4K 484 33
                                    

Sesindeki endişe hissediliyordu. Bir kez daha adamları etrafı kolaçan edip başka kimsenin olup olmadığına baktılar. ''O teröristlere bir bağlantın yok değil mi?''

''Terörist filan yoktu. Bu sadece kıçlarını kurtarmak isteyen birkaç polisin uydurmasıydı. Sadece ben ve ortağım vardı. Tüm bu kargaşaya biz neden olduk.''

Homurdandı. ''Tabii ki. Sen ve ortağın yirmi polisin işini bitirdi. Bir yok edici olmalısın.''

''Yaklaştın.''

''Sen bir psikopatsın ve zamanımı boşa harcıyorsun.'' Tekrar arkasını dönerek, ''İyi geceler,'' dedi.

Onu yakasından yakalayıp yanıma çekerek yanağını yanağıma dayadım. O kadar sarsılmıştı ki, neredeyse tepki bile gösteremedi. Ama adamları daha eğitimliydi. Bir anda üzerime çevrilmiş üç namlu vardı. Hızlı bir şekilde Japonu önüme siper ettim. Onu daha sıkı tutmaya başladım; neredeyse nefesi kesilecekti. Sesli bir şekilde öğürüyordu.

''Bu akşam cömert havamdayım,'' dedim sakin bir şekilde diğerlerine. ''Sizlere kaçma fırsatı vereceğim. Normalde bunu düşünmem bile.'' duraksadım ve gözlerine baktım. Omurgalarında korku titremesini hissettim. ''Size tavsiyem arabanıza binin ve Seoul'dan mümkün olduğunca uzağa gidin. Bunu yapmazsanız, ölürsünüz. Bu kadar basit.'' Japonu biraz çekiştirdim ve inlemeye başladı. Sesim alaylıydı. ''Küçük bir çocuk için ne kadar güçlü olduğumu görüyorsunuz.''

Japon, nefes almasına izin verdiğimde, ''Vur onu,''  diye bağırdı.

''Bu kötü bir fikir,'' dedim. ''Beni vurmaları için önce seni vurmaları gerekiyor, zira onlarla aramda sen varsın. Gerçekten Tex, emirleri vermeden önce birazcık düşünmelisin.'' Diğerlerine bir bakış attım. ''Buradan defolup gitmezseniz siz de bu adam gibi ölürsünüz.'' Tek elimle Japonu yerden yarım metre kaldırdım. ''Onunla ne yapacağımı görmek ister misiniz? Size yemin ederim, bayılıncaya kadar kusarsınız.''

Adamlardan biri Tanrım, diye fısıldayarak kaçmaya başladı. Araba bile umrunda değildi. Benden uzaklaşmak için Orman'a doğru koşmaya başladı. Adamlardan diğeri ise öbür yöne doğru hareket etti. Ama geride kalan -kumarhanede kolumdan tutan, üzerimi arayan- kaçmaya çalışan adamı vurdu.

''O bir çeşit zırdeli. Ne diye kaçıyorsunuz?''

''İşte bu,'' diye ona katıldım. ''Steroid alıyorum.'' Gitmek isteyen adama baktım. ''Hâlen kaçabiliyorken buradan uzaklaş. Bu adamların hiçbirini bir daha canlı göremeyeceksin. Bana inan, çığlıklarının Ormanın üzerinde yankılandığını duyacaksın.''







Bu bölüm biraz geç geldi özür dilerim :'(

Sınavlar yüzünden...

Diğer bölüm haftaya gelebilir :')

Vote ve Yorum unutmayın ;)

LOVE MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin