-Yedinci-

4.7K 369 145
                                    

Taehyung'un Ağzından

Olaydan 1 gün sonra
Saat 01.09

Bir önceki akşam adamları öldürdüğüm yerin yakınlarında bulunan Denize doğru yürüyordum.

Bir önceki geceye nazaran, okyanusun dalgaları durulmuştu. Neredeyse bir göl kadar sakindi.

Eski sevgilim ile buraya gelmeyi çok severdim. Şimdi ise ondan öç almak için gün sayıyorum.

Jung Hoseok...

***

Olaydan 1 Hafta Sonra
Saat 23.15

Bir kez daha evimin önünde otururken bulmuştum kendimi. Saat on biri çeyrek geçiyordu. Noel'e tam on gün vardı. Etraftaki evlere baktığımda pencerelerinde bulunan ışıklı süsleme ve figürleri bana paskalya yumurtalarını anımsattı.

Karşı komşum Bayan Jung evinde uyanık bir halde sallanan sandalyesinde oturup o tuhaf dergilerinden birini okurken, Kıyametten Önce Ruhunu Kurtar adlı programı izliyordu. Evin içinde kimse yoktu; Küçük oğlu Hoseok'un yakınlarda olmadığını adım gibi biliyordum.

Japon'un arkadaşlarından birine ait silah kucağımdaydı. İçinde altı mermisi olan bu silahi arabanın içinde bulduğumdan, hangisine ait olduğunun bir önemi de yoktu zaten. Silahı alıp pantolonumun beline takıp tişörtümü üzerine çektim.

Rahatsız etmek istemediğimden, daha doğrusu şaşırtmak istediğimden kapıyı çalmadım. Zaten delikten bakıp  kimin geldiğini gördüğünde kapıyı açacağını da sanmıyordum. Kapının tokmağını hafifçe oynatmış, içindeki kilidi kırdıktan sonra da kadın daha televizyon kumandasına uzanamadan karşısına çıkıverdim. Yüzündeki korku ifadesi hoşuma gitmişti. Sırıttım ve yanına varmamla birlikte, boğazına asılıp onu duvara yaslamam bir oldu. Nefesimin soğukluğunu suratına soluyordum.

Korkudan fal taşı gibi açılmış yaşlı gözleriyle gözlerimin içine bakıyordu. Benden korkuyordu. Benden korkuyor olmasına rağmen, söyleyeceklerimi duymak istemesi bana son derece tanıdık gelmişti.

''Oğlun nerede?'' diye sordum.

Öksürüp, ''Kimsin sen?'' diyerek soruma karşılık verdi.

''Senin oğlun kötü çocuk olduğuna göre, iyilerden biri demek daha doğru olur.'' Onu hafifçe sarstım. ''Onun nerede olduğunu biliyor musun?''

Başını sallarken morarmak üzereydi. ''Hayır, bilmiyorum.'' dedi.

Bana doğruyu söylediğini hissedebilyordum. ''Onu bu gece gördün mü?''

''Hayır.''

Yine usta bir şekilde cevaplamıştı. Sırıtmaya başladım. ''Hoseok çocukken eğlenmek için ne yapardı? Kurbağaların ağzına çatapatları yerleştirip kafalarının havaya uçmasını mı seyrederdi, yoksa kedilerin içine benzinle doldurup onları ateşe mi verirdi?''











Vote ve yorum unutmayın...

LOVE MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin