Medya Juvia'nın hayali :)
Natsu loncadan bir hışımla çıkıp sakura ağacının oraya geldi. Ve yere oturdu. Happy kızgın olduğunu anlamış olacak ki hiçbir şey demiyordu.
Natsu'nun ağzından;
Oda neydi? Neden Lucy Laxus'a sarılıyordu ki? Sarılsa da bundan banane ki? Hem Laxus ne zamandan beri Lucy'le bu kadar iyi anlaşır oldu? Dün Lucy'le Laxus'u yalnız gördüğümden beri içimde bir şey var sanki beni yiyip bitiriyor gibi. Bu sabah gördüklerimden sonra daha da kötü oldum. Lucy ne yaptığını sanıyor? Mira'nın halini görmedi mi? Mira küçüklüğümüzden beri Laxus'u seviyor. Bu duygularının karşılıklı olduğunu sanıyordum ama anlaşılan değilmiş. Zaten bensiz göreve gitmeleri de ayrı bir mesele. Bizim takım olduğumuzu ne çabuk unuttu bu kız?
Lucy'nin ağzından;
Trene bindik sonunda. Ama üçü de bana çok garip bakıyorlar derken tren hareket etti ve Laxus'un yüz ifadesi.. Nasıl anlatılır ki? Onda da hareket hastalığı var anlaşılan. Oda ejder avcısıydı ne bekliyordum ki. Dayanmaya çalışıyordu ama en az Natsu kadar kötüydü. Natsu.. Keşke göreve gitmeden önce görebilseydim onu. Ama loncadan bir hışımla çıktı. Neden ki acaba? Laxus'a bakınca düşüncelerimden sıyrıldım. Gerçekten kötüydü ve yolculuk 13 saat sürecekti. Bu böyle olmayacak diye düşündüm ve Freed'e seslendim.
-Freed yer değiştirebilir miyiz?
-Tabi? (Freed) dedi. Ama sanırım kızdı Laxus'tan ayrılmak istemiyor gibi. Bu çocuğun derdi ne? Dışarıdan gören biri Laxus'a aşık olduğunu düşünür. Laxus'un yanına oturdum ve
-Yardım ister misin? Dedim ve güldüm
-nasıl.. yar..dım ede...ce.ksin? (Laxus) dedi. Resmen öğürmemek için zor tutuyor kendini. Bende elimi anahtarlarıma uzatıp
-Harp kapısı Lyra gücünü ödünç alıyorum diye mırıldandım ki bunu kimsenin duyamayacağı bir sesle söyledim. Sonra Laxus'u yavasça kucağıma yatırdım.
-Ço..cuk mu var .. karşında!? (Laxus) biraz kızdı galiba, Freed ise kıpkırmızı oldu. O niye utanıyor ki bu durumda? Daha fazla uğraşmak istemediğimden gözlerimi kapatıp tekrar mırıldanmaya başladım. En azından başkaları mırıldandığımı düşünüyordu, ben ise şarkı söylüyordum. Lyra'dan yardım istemiştim bir süre önce Natsu'yla yolculuğa çıkarken faydası olması için. Lyra'nın bir miktar büyüsünü kullanarak, kişiyi sakinleştiriyordum ve hareket hastalığını baskılıyordum. Ama bunu ilk kez Laxus'ta kullanacağımda aklıma gelmemişti. Yavaşça gözlerimi araladım. Gözümde gücü kullanmaya başladığımda bir an Harp kapısının simgesi oluşuyordu ve saniyeler içinden kayboluyordu. Aslında bütün kapılarda oluyordu ki trendeki insanlar korkmasın diye gözlerimi kapamıştım. Açtığımdaysa Bickslow şaşkınlık mı korku mu emin olamadığım bir bakışla bana bakıyordu. Ne olduğunu anlamasam da mırıldanmaya devam ettim ve Laxus'a bakınca işe yaradığını gördüm.
Bickslow ağzından;
Neler olduğuna dair hiçbir fikrim yok. Emin olamasam da gerçekten bu kızda bir terslik olduğunu düşünmeye başladım. Az önce mırıldandığı şey yüzünden mi bilmiyorum ama büyü gücünden büyük miktarda sapma oldu. Laxus'a baktım fark edip etmediğini sormak için ancak uyumuş. Sanırım Lucy'nin mırıldandığı şey yüzünden. Bunun anlamı büyü gücünü sanırım benim dışımda kimse fark etmedi. Bu kızı bu göreve götürmek doğru mu hala emin değilim.
Lucy'nin ağzından;
Laxus'a baktım uyuyor sanırım bu onu birkaç saat idare eder diye düşündüm ve Freed ve Bickslow'a baktım. Freed hayranlıkla uyuyan Laxus'u izliyordu. Bickslow ise bana bakıyordu ama niye? Şimdi düşününce loncadan beri bana bakıyor ve gözlüğü nerde onun? Hiç gözlüğünü çıkarmazdı sadece gözündeki büyüyü kullandığı zaman çıkarırdı. Tam soracaktım ki başımın ağrısı yine başladı. Başımı yere eğdim. Fark ettirmemek için kendimi sıkıyordum resmen. Sonra başımı kaldırdığımda gözleri irileşmiş ağzı bir karış açık bana bakan bir Bickslow gördüm. Şaşkınlık mı? Hayır hayır korku? Bu nasıl bir yüz ifadesi böyle? Ağrım artınca daha fazla düşünemedim ve başımı cama yaslayıp uyumamın en iyisi olacağını düşündüm.
Loncada yazar ağzından;
-İnanamıyorum beni bırakıp gittiler. (Evergreen)
-Erkek adam göreve gider. (Elfman)
-Açıkçası Laxus'tan böyle bir şey beklemiyordum. Sonuçta şu ana kadar kimseyle takım olmak istemedi. (Erza)
-Lucy-san iyi olacak mı acaba? (Juvia)
-Merak etme Laxus güçlüdür. Dostuna zarar gelmesine izin vermez. (Gray)
-Juvia'nın korktuğu o değildi ama .. (Juvia)
-Peki o zaman neyden korkuyorsun? (Erza)
-Laxus-sandan. Açıkçası Juvia loncaya geldiği ilk andan beri Laxus-san'dan korkuyor. Daha önce yaptıklarını da düşünürsek Lucy-san'a zarar vermez değil mi? (Juvia) dedi ve Mira yanlarına gelip
-Merak etme Juvia. Laxus Lucy'e değer veriyor. Ona zarar vermez, onu koruyacaktır. Ayrıca Lucy şuana kadar bildiğim kadarıyla Laxus'u güldürebilmiş tek kişi (Mira) dedi zoraki bir gülümsemeyle. Natsu ise loncanın bir köşesinde sessizce onları dinliyordu.
-O zaman Laxus-san Lucy-san'dan mı hoşlanıyor? (Juvia)
Juvia kimsenin cevap vermesine izin vermeden kızararak hayallere daldı.
"Juvia'nın hayali;
Lucy odasına gelmiş üzerini değiştirmiş tam yatağına girecekken kapı açılır.
-Laxus ne işin var burada? (Lucy)
-Burada uyuyacağım bir sorun mu var? (Laxus)
-haaa? Elbette var kendi odan yok mu senin? (Lucy)
-Burada uyumak istiyorum.(Laxus) der ve kürkünü fırlatır. Lucy'e doğru yaklaşır.
-Lax..us (Lucy)
Laxus Lucy'i yatağa yatırır ve..."
-Yapmayın Laxus-san Lucy-san'ın yaşı daha ufak! (Juvia) diye bağırır.
-Nasıl hayallere daldığını sormak dahi istemiyorum. (Gray).
O sırada bir ses duyulur. Herkes sesin geldiği yere baktığında kırılmış bir masa görür ama kimse yoktur kim yapmıştır? Bunu bilen tek kişi olan Gajeel ise iç geçirip başını masaya koyar ve uyumaya başlar.
bu bölümde böyle gelip geçer umarım beğenmişsinizdir :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saf Ruh
Fantasy"Sen kimsin?" ..... "neden canım bu kadar çok acıyor?" ..... "cevap versene!!" "Küçük Heartfilia kızı bu senin kaderin. bundan kaçamazsın." "ne demek kaderin? kaderim olan neymiş?!" "senin gibi saf sevgiye inanmış aptalların sonu bu, tıpkı annen...