Bölüm 25; Görev

918 69 23
                                    

Lucy'nin ağzından;

Mikie ve Gin sonunda toparlamıştı. Gerçekten hepsine zarar vermiştim, ama yakında son bulacaktı tabi. Bir süre daha baktım ruhlarıma.. Hayır dostlarıma. Daha sonra aşağıdan gelen gürültüler yüzünden odadan çıktım. Loncaya baktığımda Natsu Sorano'ya bağırıyordu. Önünden çekilmesini istiyordu.

-Ne bağırıyorsun Natsu? (Lucy)

-Luce!? Uyanmışsın iyi misin? (Natsu)

-İyi olmamam için bir neden mi var? (Lucy) sanırım bu söylediğinden sonra afallamıştı.

-O yılan niye seni bayılttı? (Laxus)

-Mikie'nin gücünü çok kullandığım için zarar görmüştü, bu yüzden durdurdu beni. (Lucy) usta ve birinci bana garip bakıyorlar, sanırım inanmadılar.

-Neyse. Gildarts bu arada sen iyi misin? (Lucy)

-Elbette kaç yıldır SS sınıfı bir büyücüyüm ben senin gücün beni yenmeye yetmez. (Gildarts)

-Umarım öyle olur. (Lucy) içimden "zamanı geldiğinde beni durdurmam gerekecek" diye düşündüm.

-Ben biraz hava almaya çıkıyorum. (Lucy) dedim ve hızlıca bahçeye çıktım. Biraz oturdum ağacın altında. Düşünmeye başladım. Birkaç dakika sonra bir kelebek geldi ve elinin üstüne kondu. Simsiyah bir kelebek. Saniyeler içinde kelebek yok olarak bir kâğıt parçasına döndü. Ne olduğunu anlamam için içine bakmama bile gerek yoktu çünkü kağıdın dışında konseyin amblemi vardı. Sanırım beklediğimiz ilk görevdi bu. Açtım ve baktım. Birini yok etmemiz isteniyordu. Tam kağıdı katlayıp cebine koyuyordum.

-Ne demek yok etmek!? Neler oluyor Lucy!? Konsey niye Senden böyle birşey istiyor? (Gray) ne ara gelmişti? Hiç fark etmedim. Atacak yalan arıyordum resmen sonra çalıların arkasında Juvia'yı gördüm.

-Juvia buraya gel. (Lucy) Gray önce arkasına Juvia'ya baktı sonra önüne dönüp kafasını yere eğdi. O günden beri bir kere olsun konuştuklarını hatta yan yana geldiklerini bile görmemiştim. Juvia yanımıza geldi ama oda yere bakıyordu.

-eee? (Lucy) ikisine de baktım. İkiside yüzüme bakmıyordu.

-Kesin artık su saçmalığı. (Lucy) sinirlenmiştim. Sonuçta ben onların geleceğini korumak için kendimden vazgeçmiştim. Ama onlar birbirleriyle gelecek olmasını bir köşeye bırak, birbirlerinin yüzüne bakmıyordu.

-Ne halt ettiğinizi sanıyorsunuz? (Lucy) hala yüzüme bile bakmıyorlardı. Bir süre sessizliğimizi koruduk. Sessizliği bozan ise Gray oldu.

-Özür dilerim. Ben Juvia için Senden vazgeçtim. Pisliğin tekiyim. (Gray) yumruklarını sıkıyor, sessizce yere bakarak ağlıyordu. Hafifçe dönüp Juvia'ya baktım. Oda hiçbirşey söylemeden ağlıyordu.

-Gray ben sana ne yapacağımı söylemiştim. Yaparsam sonucunun ne olacağını söylememiştim. (Lucy) doğru aslında Gray her ne kadar Juvia'yı sevsede sırf onu kurtarmak için dostlarının ölmesine izin vermezdi.

-Lucy o gün bir şeylerden vazgeçtiğini farketmistim. Sadece ne olduğuna emin olamadım. Ama buna rağmen Juvia'yı kurtarmanı istedim. O kadar süre ölü gibi olman benim suçum. (Gray)

-Hayır! Gray-sama'nın suçu değil. Suç Juvia'da. Juvia daha güçlü olsaydı Lucy-san'ı korumuş ve ölmemiş olurdu. (Juvia)

-Hayır. Asıl ben suçluyum. En başından oraya gitmene izin vermemeliydim. Sevdiğim kadın için çok sevdiğim dostumdan vazgeçtim ben! (Gray) Gray bağırarak söylediğini farketti ve kızararak ağzını kapadı. Açıkçası söyledikleri çok hoşuma gitti. Juvia'ya baktığımda hıçkırarak ağladığını gördüm.

Saf RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin