Gece sahneye çıkmasını takip eden sabahlar, Uğur'un uyanması öğleni bulurdu. Bu huyunu bildiklerinden olmalı, annesi veya kardeşleri de ona hiç ilişmezlerdi. Fakat o sabah gözlerini açtığında, gün neredeyse yeni ağarıyordu. Zaten, dün geceyi ve Nihal'i düşünmekten pek de uyuyamamıştı. Saatin kaç olduğunu kestirebilmek için yatağının bitişik olduğu pencerenin üzerini örten desenli güneşliği sola doğru kaydırdığında, yeni günün ilk ışıkları yüzünü aydınlattı. Tahminen saat altı buçuk veya yedi olmalıydı. Yatağından doğrulup soğuk bir duş aldı. Bir şeyler atıştırıp kendisini dışarı attı ve tüm gün aylak aylak çarşıda dolaştı. Aklında tek bir şey vardı; "Bir daha o kızla karşılaşacak mıyım?"
Akşam olup da sahne vakti yaklaştığında, Nihal'in bu gece de gelmesi umuduyla bara gitti. O gece aklı Nihal'de, gözü kapıda sahnede sadece kendine düşen görevi icra ederek çaldı. Gecenin sonuna varmışlardı ki kapıdan giren kızı hemen fark etti. Yüreği gümbür gümbür atıyor, heyecanı ve mutluluğu yüzünden okunuyordu. Parça biter bitmez arkadaşlarından müsaade isteyerek sahneden indi. Zaten bir iki parça sonra program sonlanacaktı. Nihal'e yaklaşıp selam verdi ve yanına oturmak için kibarca müsaade istedi.
-"Merhaba, oturabilir miyim?"
-"Tabii ki. Bu arada senden haber bekledim ama beni aramadın. Sanırım ders vermek için bana vakit ayıramayacaksın". Nihal'in sesinde hayal kırıklığı vardı.
"Hayır, hayır. Aslında kabul ettiğimi söylemek için seni aradım ama verdiğin numaraya ulaşamadım"
Uğur heyecanını gizleye çalışıyordu. Cebinden kırış kırış olmuş peçeteyi çıkarıp kıza uzattı. Nihal iki eliyle peçeteyi açarak ışığa doğru görebileceği şekilde tuttu ve ramakları kontrol etti.
-"Sanırım bazı rakamlar peçetenin üzerinden silinmiş. Üç ve beşi seçebilmek çok zor. Muhtemelen yanlış numarayı çevirdin".
Uğur, dün peçeteyi eline aldığı gibi bardan fırlamış, eve kadar avucunu bile açmadan sımsıkı taşımıştı. Elinin teri yüzünden bazı numaralar gerçektende birbirine karışmış haldeydi.
- "Her neyse" dedi Uğur. "Sana ders vereceğim, ne zaman başlıyoruz".
Bir zaman sonra, ikisi de birbirlerinden iyice etkilenmeye başlamıştı ama, ilk açılan tabi ki bizim utangaç Uğur değil, Nihal oldu. Ona büyük aşk besledi Uğur. Fakat önceleri, Nihal gibi çekici ve güzel bir kızın da kendisinde ne bulduğunu bir türlü anlayamasa da sonradan buna pek takılmamaya başladı. Tarihle de ilgilenmeye başladıkça, Nihal; kömür karası saçları, şeker kahvesi, bal rengi kocaman sürmeli gözleri, buğday teni, narin vücut hatları, çıkık elma kemikleri,koyu kırmızı dolgun dudakları ve kuğu boynunun ona kattığı estetik ve güzelliğiyle, sanki Uğur'a, yunan efsanelerinden fırlayıp çıkmış bir tanrıça gibi geliyordu. Güzeller güzeli kız da Uğur'a, antik yunan kahramanlarından birisinin ismini takmıştı; Pan. Bu ismi vermesinde, Pan'ın, müziğin tanrısı olması dışında, belden aşağısının keçi şeklinde olmasının da nedeni vardı. Çünkü Uğur, şimdiye kadar karşılaştığı en inatçı ve dik kafalı adamlardan birisiydi. Önceleri bu lakabı beğenmeyip sitemle her defasında söylense de, sonrasında ise onun da hoşuna gitmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZUNYUVA-Katilin Gözyaşları
Mystery / ThrillerMö-5-4 yüzyıllarında Karia Medeniyetine başkentlik yapmış Egenin şirin bir ilçesinde, günümüzde yaşanan, belki de "yüzyılın en büyük tarihi eser soygunu" sonrasında işlenmeye başlayan akıl almaz cinayetler, katilin bir sonraki cinayeti için bı...