Saat 17.30'a gelmiş ve ne zaman uykuya dalmak istese, dün gece yaşadıkları, gözlerinin önünde film şeridi gibi havada uçuşmaya başlıyor ve o da bunun etkisiyle uyumak bir yana, korkudan ve heyecandan başka bir şey hissetmiyordu. Nihal bu kadar vahşi olabilir miydi? Odasında çekyatın üzerinde ellerini, bükülmüş dizlerinin etrafında kavuşturmuş iki büklüm oturuyordu. Yaşadıkları rüya olabilir miydi? Ya da dün geceki lanet alkolün etkisi mi? İyi ama bugün öğlen görmemiş miydi haberlerdeki cinayeti? Ya Nihal? O tanrıçası nasıl katil olabilirdi? Korkudan açamıyordu bile televizyonu. Ya kendisini bir gören olduysa kazı alanında? Ya o da şüpheliler listesine eklenirse? Peki öyle bir durumda Nihal için ne yapmalıydı? Taptığı kadınını ele vermeli miydi gördüklerini anlatarak? İyi ama daha gördüğünden bile emin değilken cinayetin üstüne kalmaması içten bile değil miydi? Ne yapıp ne edip Nihal'e ulaşmalı, gerçeği öğrenmeli ve onu polise teslim olması konusunda ikna etmeliydi.
Telefona sarılıp numarayı çevirdi.. " Aradığınız kişiye şu an ulaş.." daha fazla dinlemeden aramayı sonlandırdı. Tekrar televizyonu açıp haberleri kontrol etmek geldi içinden. Yerinden fırlayıp kumandayı kaptığı gibi NTV'yi açtığında saat başı haberlerinde bu sefer kel bir muhabir yine aynı korku ve heyecanla aynı vahşetten bahsediyordu. Bu sefer ele geçen delilleri anlatıyordu haber muhabir; içinde iki damla su ki bu da daha sonraki kriminal laboratuvara ait analizle ortaya çıkmıştı, kurban onlarca kez göğsünden bıçaklanmış, el ve yüz derisi soyulmuş, gözleri ve erkeklik organı da oyularak yerinden çıkarılmış ve sonrasında eteşe verilmişti. Duvara da notunu yazmıştı; Ve her şey satır satır yazılacak". Uğur, daha bu son gelişmeyi duyar duymaz büyük bir hayal kırıklığı ve umutsuzluk ile "Nihallll" demişti ki muhabir zanlıya ait son bir bulgudan bahsetti;
-"Katilin otuz sekiz numara ayakkabısıyla bir kadın olabileceği şüphesi üzerinde duruluyor.."
Neler olup bittiği konusunda en ufak bir fikri yoktu. Kafasında onlarca soruya mantıklı cevaplar bulmaya çalışıyordu. "Gidip Nihal'i bulmalıyım" diyerek yerinden kalktı, hemen üzerindeki siyah kısa kollu t-shirti çıkarmadan eşofmanlardan birisini altına geçirdi. Her şeyi öğrenmenin tek bir yolu vardı o da Nihal'i yer yarılıp içine girse bile çıkarıp bulmak ve konuşturmak. Sokak kapısını açıp karşısındakini gördüğünde ise adeta kanı damarlarından çekildi.
Uğur, şimdi, toyota marka ekip arabasının arka koltuğunda, merkeze doğru ilerlerken şaşılacak derece sakindi. İlk şoku atlatıp da bunun sadece ifade amaçlı olduğunu idrak edince bütün korkusu ve heyecanı yatışmıştı. Zaten niye korkmalıydı ki katil değildi. Ve haberlerde de olay yerinde zanlıya ait tek ipucunun bir kadın ayakkabısı izi olduğu söylenmemiş miydi?
Bütün yol boyunca kendini bu şekilde telkin ettikten sonra, Sertan'ın karşısına çıkınca yine aynı rahatlık ve sakinlikle ifadesini vermeye başladı. Komiser ona kaydını izletirken hiç kameraya takılmış olabileceğini düşünmemişti. İyi de karanlıkta beni nasıl teşhis edebildiler diye düşünerek emniyetteki çalışmayı kendi kendine takdir etti. Muhtemelen eldeki keman kabıydı onu ele veren. Zaten Milas'ta bile topu topu kaç tane sahne alan kemancı vardı ki? Komiser olağan dışı bir şeyle karşılaşıp karşılaşmadığını sorunca bizimki gayet doğal olarak hayır cevabını verdi. Ama kaydın son anlarındaki o telaşlı ve korkmuş hali ekranda dönmeye başlayınca sorularını daha net ve daha sert sorar olmuştu artık komiser. Uğur, komisere o saatte bardan ayrıldıktan sonra "extra" çıkar umuduyla postane yokuşundan sonra belediye altındaki küçük çekişke bara gitmek için oraya geldiğini anlattı. İyi ama niye yukarı değil de aşağı ta vergi dairesi önüne park etmişti? Tabi bu motorsikletinin o yokuşu mümkün değil çekmeyeceğindendi. Tabi ki haklıydı. En son sorusu ise korkutucu olmuştu. Neden bu kadar hızlı ve panik halinde motorsikletinin başına gelmişti? Uğur yine serinkanlılıkla daha yokuşu çıkamadan üç beş sarhoş zibidinin esiri olmuş, adamlar belki yarım saat bununla sohbet etmiş bırakmamışlardı. En son, kemanı çıkarıp çalmasını istediklerinde bizimki kabul etmeyince tartaklanmıştı. Hatta yüzündeki tırnağa benzer yara izleri de o sırada meydana gelmişti. Ne yapıp ne ettiyse komiser, Uğur'dan işe yarar bir şey öğrenememişti. Zaten bütün bulgular cinayeti ayakkabı izinden kadının işlemiş olabileceğini gösteriyordu. Komiser şehir dışına çıkmaması, gerekli halde tekrar ifadeye çağırabileceğini söyleyerek gönderdi. Uğur dışarı çıktığında omuzlarından büyük bir yük kalktığını hissetti. Acaba olayı saklamayıp Nihal'den bahsetmeli miydi hala emin değildi. En azından onu ilk önce kendisi bulup ondan tüm gerçeği öğrenmeliydi. Çünkü Nihal en azından bunu Uğur'a borçluydu. Acaba benzer cinayetler incelenir de babasının izi takip edilerek Nihal'e ulaşılabilir miydi? Ne yapacağını bilemeden tekrar eve gitmek için emniyetin önünden geçen şehir içi dolmuşunu beklemeye başladı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZUNYUVA-Katilin Gözyaşları
Mystery / ThrillerMö-5-4 yüzyıllarında Karia Medeniyetine başkentlik yapmış Egenin şirin bir ilçesinde, günümüzde yaşanan, belki de "yüzyılın en büyük tarihi eser soygunu" sonrasında işlenmeye başlayan akıl almaz cinayetler, katilin bir sonraki cinayeti için bı...