Uğur, önce gözlerini açmaya çalıştı ancak başaramadı. Bir süre nedenini anlayamasa da, gözlerinin bağlı olduğunu fark etti. Hemen gözlerindeki bağı çözmek için hamle yaptı ama yine başaramadı. Elleri de, oturduğu yere-tahminen sandalye- bağlı idi. Burnuna gelen keskin rutubet kokusu ve kendi nefesini duyabiliyor olması, ona, boş ve kullanılmayan bir evin bodrum katında olabileceğini düşündürdü. Kendine gelmesi zaman alsa da, hemen kısa bir süre sonra korku, onu çoktan esir almaya başlamıştı.
-"Heeyyyyyyy" diye derin bir çığlık attı. "Kim var orada? Birisi bana yardım etsin?" Ama kendisine cevap veren yine yankılanan sesi oldu.
-"Neler oluyor?" diye bağırdı. Sonra birden, odada bir hareket sezer gibi oldu ama yine de emin olamadı.
-"Çözün beni!" Arkada kenetlenmiş ellerini hızla yukarı ve öne doğru asıldıkça bileklerinin acıdığını hissetti. Bütün gücüyle kendine çekerken, ince fakat sağlam ipin, bileklerini kesmeye başladığını hissederek, kollarını biraz salar gibi oldu. Buradan mutlaka kurtulmalıydı. Her kim ise onu bu şekilde bağlayan, emindi ki kendisi hakkında hiç de iyi şeyler düşünmüyordu. Kesilen bileklerine aldırmadan, acıyla bağıra bağıra, ellerini o ipten kurtarmak için bütün gücünü kullandı. Parmak ucuna damlayan sıcaklığın kan olduğunu hissetmesi için birkaç dakika daha geçmesi gerekecekti. Ve acı içinde haykırırken, gösterdiği mücadelenin kendine zarar vermekten başka bir işe yaramayacağını düşünerek pes etti ve başı öne düştü. Ağlamaya başladı çaresizce oturduğu sandalyesinde hıçkıra hıçkıra.
-"Neden ben?" diye ağlamaklı halde mırıldandı.
-"Çünkü bunu sen istedin?" dedi karanlığın içinden kükreyerek yüzüne vuran ses. Bunu karanlığı tanıyordu. Nefesi düzensizleşirken, kalp atışı yine çırpınışlara döndü. Karanlığın ürkütücü nefesi, artık hemen bir adım ötesinde yüzüne vuruyordu. Soğuk ve derin. "Beni rahat bırak" diye yalvarabildi sadece.
-"Ellerimi de gözlerimi de çöz lütfen" diye ağlamaklı bir ses tonuyla haykırdı.
- "Zaten ellerin de gözlerin de bağlı değil" diye karşılık verdi karanlık. "Beni çağıran, bu karanlığı isteyen sensin, unutma"
-"Nesin sen? Şeytan mı?"
-"Güldürme beni Uğur?"
-"Adımı nerden biliyorsun?"
-"Senin hakkında her şeyi biliyorum. Sanırım genç ve güzel sevgilin seni hala ikna edememiş. Bu güzel umut verici?"
-"Onu nereden tanıyorsun sen?"
-"Karanlığın tek bir düşmanı vardır o da aydınlık"
Pis ve kokan karanlık nefesin sıcaklığını, şu an, bütün yüzünde hissederken midesinin bulanmasına engel olamıyordu.
-"Hala benimlesin" diye mırıldandı karanlık, kurbanının yüzüne. Bu sırada Uğur ise, oturduğu sandalyede iyice debelenip, iplerinden kurtulmaya çalışırken "Çöz şu ipleri" diye bağırdı tekrar. Bu gücü ve cesareti nerden bulmuştu onu da anlamadı ama, eğer karşısındaki öldürmek isteseydi, bunun için beklemezdi diye düşündü.
-"Zaten özgürsün. Sadece karanlıktan korkuyorsun" diye cevap alınca, gözlerini sıkıca yumdu ve ellerini bu sefer zorlamadan kendine çekti. Evet gerçekten de özgürdü. Şimdi kilitli kirpiklerini ayırdı birbirinden ve yavaşça karanlığın soğuk ve derin gözlerine baktı. Korkusu gözlerini açınca yine katlanarak arttı ve kaçmak için doğrulsa da karşısındaki güç buna izin vermedi.
"Ne görüyorsun gözlerimde?" diye sordu gölge
Kafasını korku ve dehşet içinde sağa çevirerek gözlerinden kaçırmış olan adam tekrar baktı karanlığın gözlerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZUNYUVA-Katilin Gözyaşları
Mystery / ThrillerMö-5-4 yüzyıllarında Karia Medeniyetine başkentlik yapmış Egenin şirin bir ilçesinde, günümüzde yaşanan, belki de "yüzyılın en büyük tarihi eser soygunu" sonrasında işlenmeye başlayan akıl almaz cinayetler, katilin bir sonraki cinayeti için bı...