Müziğin başlamasını bekleyen müşterilere aldırmadan, sahnede son hazırlıklarını yapan Uğur, keman çantasının içinde, kıskaçlarının arasında duran arşeyi dikkatlice çıkardı. Önce gerginliğini ayarladı ve ardından, bir mecnunun sevgilisinin saçlarını okşaması gibi naif hareketlerle, reçineyi üzerinde gezdirdi. Bunu yaparken sigara içmek için dışarıya çıkan ve geri dönen kalabalığın hengâmesini, yerlerinde oturup içkisini yudumlarken gündelik endişe ve kaygılarını bir kenara bırakmış, ağız dolusu kahkaha atan kalabalığın gürültüsünü hiç duymadı. Daha sonra, kılıftan çıkardığı akort cihazı ile, elektro kemanının, bardaki yüksek uğultuya rağmen, pratik bir şekilde akordunu yaptı. Ne büyük buluş demişti ilk kullanmaya başladığı zamanlar. Hele ki yüksek ses altında o kadar enstrumanın kulaktan akortlanması daha bir güç oluyordu önceleri. Tabi ki teknolojinin bunun için de çözümleri vardı. Uğur hazırlıklarını tamamlarken, diğer ekip arkadaşları da ağır hareketlerle yerlerini alıp ses düzenini kontrol etmeye başladı. O sırada, sahnenin uzağında, barın önündeki taburelerde tek başına oturan esmer güzeli bir kız, içkisini yudumlarken, bir yandan da Uğur'u takip ediyordu.
*
Baba; çocuklarına karşı hep mesafeliydi. Sonradan anımsanacak, öyle harika anılar bırakmasa da, babasından Uğur'a kalan en büyük miras; belki de genlerle geçen, müzisyenliği olmuştu. Aile dostlarıyla kurulan, adeta bir şark gecesini andıran rakı sofralarında, babasının çaldığı keman ve bağlamanın gölgesinde büyümüştü Uğur. Kavgalı olmadıkları ender zamanlarda, annesi de babasına gür sesiyle eşlik ederdi bütün bir mahalleyi inleterek. "Bu ne sevgi ah, bu ne ıstırap..." Minnet duymaması elbet de mümkün değildi o günler için ailesine.
Ve baterinin sert ve seri ritmi ile gece yine saatler sürecek bir gece başladı.
*
Her ne kadar bu yeteneği babasından almış olsa da, keman çalmayı Hasan Ağabeyine borçluydu. Üniversitede henüz ilk yılıydı. Öğrenci yurdunda elli beşinci yedek sırayı beklemektense okulda tanıştığı bir arkadaşıyla, aylığı kırk lira olan kerpiç bir ev tutmuştu. Evin banyosu ve tuvaleti avludaydı. Özellikle kış aylarında banyo yapmak veya gece tuvalete gitmek tam bir kâbustu. Aylar boyunca o eve; sadece, belki de kiracılar için ender bulunabilecek türde bir ev sahibine sahip oldukları için katlanmıştı iki dost. Ev kirasını bile öğrenci oldukları için kendilerinin belirlemesini isteyen ev sahibiyle ilk sohbetlerinde ağızları açık kalmıştı ikisinin de. Adam, kiraya vereceği evin temizliğini bile, eşi ve çocuklarıyla birlikte yapmış, ikisini de şaşırtmıştı. Buna şahit olan iki dost, "Altı üstü öğrenciyiz abi" diyerek kendi şaşkınlıklarını dile getirmişlerdi. Haftanın iki üç günü arayıp, evde bir ihtiyaçları olup olmadığını soran, hatta bazen eve erzak bile alan bu ev sahibi, çoğu yabancı kentte yaşayan öğrencilerin aksine, kendilerinin yöre insanına çok daha çabuk ısınmalarına
ve uyum sağlamalarına sebep olmuştu. Evdeki odalardan birinde, bavul gibi bir kılıfının içinde, kenarda duran kemanı nadiren eline alıyor, aldığındaysa genelde hep aynı parçaları çalıyordu. Ama arkadaşlarıyla demlendikleri geceler bu kadarı bile hepsine yetiyordu. Daha sonraları kendi başına bu işte pek yol alamayacağını anlaması çok uzun sürmedi. Soğuk bir akşamüstü, elinde kemanı, yağan yağmurdan kaçan adımlarla ve saçakların altına gizlenerek, o sabah varlığından haberdar olduğu musiki derneğine doğru ilerledi. Tarif edilen binanın önüne geldiğinde akşam çökmüştü. İkinci katta asılı duran tabelaya bakmak için kafasını kaldırdığında, sokak lambasının aydınlığında iyice belirginleşen iri damlalar gözlerinin içine doldu. Tabeladaki "Hoş Seda" yazısını görünce, kendini zaten açık olan apartman kapısından içeri attı. İkinci kata çıktığında, zili çalışmayan dairenin kapısını garip bir heyecanla çaldı. Belki de Hasan hocanın o gece Uğur için açtığı, sadece o kapı değildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/57960142-288-k39648.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZUNYUVA-Katilin Gözyaşları
Misteri / ThrillerMö-5-4 yüzyıllarında Karia Medeniyetine başkentlik yapmış Egenin şirin bir ilçesinde, günümüzde yaşanan, belki de "yüzyılın en büyük tarihi eser soygunu" sonrasında işlenmeye başlayan akıl almaz cinayetler, katilin bir sonraki cinayeti için bı...