Bölüm 10

11 0 0
                                    


"Phoibe Koios'la gerdeğe girdi

Leto ve adı güzel Asteria'yı getirdi dünyaya

Perses sarayına götürdü bir gün

Ve sevgili eşi oldu onun

Ve Asteria Hekate'yi doğurdu.

Ölümsüzlerin saygısı büyüktür Ona,

Bütün yeryüzünde kurban kesen her ölümlü

Hekate'nin adını anar yakarışlarında.

Kimin dileğini iyi karşılarsa o tanrıça

Onun elde edemeyeceği bir şey yoktur.

Ona bütün mutlulukları vermek elindedir

Ünlü Gaia ve Uranos'un çocukları

Kendi paylarından pay vermişlerdir ona

Kim hoşuna giderse Hekate'nin

Yardım görür ondan.

Meydanlarda kalabalıklar içinde

Kimi isterse onu parlatır Hekate"

Hesiodos; Thegonia'sında, bu dizelerle anlatmıştı kelime anlamı; "iradesi hakim kılınan" olan Tanrıça Hekate'yi. Yine Romalı filozof Lucius Apuleius, anaerkil inancın Karyalı Tanrıçasını şu şekilde anlatıyordu;

"Ben her şeyin doğal annesi, bütün öğelerin sahibesi ve yöneticisi, bütün dünyalarda insan neslini başlatan, kutsal güçlerin reisi, cehennemdeki her şeyin kraliçesi, cennette yaşayanların önde geleniyim. Bütün Tanrıların ve Tanrıçaların göründüğü tek biçim benim. Gökyüzünün gezegenleri, denizlerin bütün rüzgarları, ve cehennemin acıklı sessizliği benim irademle idare edilir. Tüm dünyada değişik biçimler, farklı gelenekler ve bir çok adlar altında anılan benim adımdır, tapınılan benim kutsal varlığımdır.İnsanların ilki olan Frigler bana Pessinus Tanrılarının anası, kendi topraklarından çıkan Atinalılar Minerva, denizle çevrilmiş Kıbrıslılar Venüs, yay taşıyan Giritliler Diana, üç dil konuşan Sicilyalılar korkunç Proserpine, Elevsisliler eski Tanrıçaları Ceres, bazıları Juno, başkaları Bellona, başkaları Hekate, Ramnusie, her türlü eski öğretinin ustası olan ve bana doğru dürüst törenlerle tapınan Mısırlılar beni doğru ve en eski adımla Kraliçe İsis diye adlandırırlar."

Ve büyük Kral Hekatomnos da; "Hekate Tapınağı insanı, hizmetkârı" anlamına gelen ismini, bu Tanrıça'dan alıyordu.

Persler, Anadolu'yu egemenlikleri altına aldıklarında, bu geniş coğrafyayı yönetebilmenin en etkili yolunun; satraplıklara(valilik) bölmek olduğunu düşünüyorlardı. Pers satraplarının tamamı, Büyük Pers Kralı tarafından gönderilen yüksek statüde sayılan Pers memurlarıydı. . Bu kurala uymayan tek satraplık ise Karya satraplığıydı. Çünkü Karya satraplarının hepsi, Hekatomnosoğulları ya da Hekatomnid adıyla bilinen Karyalı bir hanedana mensuptu. Bu sülalenin en önemli ismi de; hiç şüphesiz, Mausolos ve onun babası Hekatomnos idi.

Kral Hyssaldomos öldükten sonra yerine geçen oğlu Hekatomnos, bu Karya Hanedanlığını bir şekilde güçlendirerek, Karya satraplığını ele geçirmişti. Bu dönemde, Hekatomnos'un, yaşadığı o döneme göre oldukça büyük sayılabilecek, tam 100 parçalık bir donanmaya sahip olması, bölgede onu daha güçlü kılmaktaydı. Ancak büyük kralın ölümünden sonra, onun yerine geçen, agresif ve yayılmacı politikasıyla hırslı Maussollos ile Karya toprakları; en büyük sınırlarına ulaşmıştı. Maussollos, yeni kentler kurarak, anıtlar inşa etmiş ve bölgeyi tarihi boyunca ulaştığı en yüksek kültürel, maddi ve politik güce kavuşturmuştu. Ancak onu bugün bile dünyanın konuştuğu krallıkta göz alıcı bir ihtişamla zirveye oturtan, kendi adına yapımına başlatmış olduğu, ve o dönem için dünyanın sekiz harikasından birisi sayılan anıt; Mausoleum idi.

UZUNYUVA-Katilin GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin