Ve sonunda Agron, uzun bir zaman bekleyip hayalini kurduğu anın eşiğine gelmek üzereydi. Bunun için, o gün çarşıya çıkıp gereken ne varsa satın aldı. Her şey kusursuz ve hatasız olmalıydı. Seneler seneler öncesinde, ailesi; önce dedelerinin ve sonrasında aile bireylerinin büyücü denilerek yaşadıkları köyden kovulması sonucu, bu tarih fışkıran topraklara gelmişti. Babası, altı yüz elliye tabi, sıradan bir memurdu. Ama babasına büyük saygı duyardı. Her konuda onun siyasetle ya da felsefeyle ilgili görüşlerini dinlemeye çalışır, kendine onu örnek alırdı. Baba-oğul hemen hemen hiç tartışmazlardı. Çünkü Agron'un babasına duyduğu saygı neredeyse sonsuzdu. Babasının her görüşünü benimsese de inanç konusunda aynı fikirlere sahip değillerdi. Baba tam bir ateistti. Agron ise kesinlikle bir yaratıcıya inanmakla birlikte daha çok panteist bir düşünceye sahipti. Tanrı'nın öyle yukarılarda değil, dünyevi hayatın içinde, doğada ve her canlının ruhunda olduğuna, onunla birlikte yaşadığına inanırdı. Özellikle kendisinin, tanrı'nın bir yansıması olduğuna inanırdı. Tanrı ne yerdedir ne gökte, tanri bizimledir, benimledir derdi. Ama tabi Tanrıyı kendi içinde ve suretinde düşündükçe o Tanrının da daha önce yeryüzünde yaşamış tanrılardan biri olması gerekirdi. Yıllarca dinler ve yunan tarihi okumuş, sonunda kendine çok benzeyen, daha önce yeryüzünde yaşamış ve şimdi de kendi bedeninde tekrar ruh bulacak bir tanrıyı seçti. Agron. Ve eğer Tanrı ise bunu kesinlikle ispat etmek zorunda hissetmişti kendini bütün yeryüzüne. Ne ayı ikiye ayırabilirdi ne de suyun üzerinde yürüyebilir. Ne şarabı kana dönüştürebilirdi,ne de ölüleri diriltebilir..
Ama zaten dinleri reddedip kendi tanrısına yönelmesindeki amaç dinler tarihindeki mucizelerin bir önceki inançtan esinlenilmesi ya da bire bir hikayelerine kadar aynı olması değil miydi? Kutsal kitapları okumuş ve hepsinin birbirinden etkilediğini anladığında kendini kandırılmış hissetmemiş miydi? Ya peygamberlerin muziceleri kendinden binlerce yıl önce yazılan efsanelerle aynı değil miydi? İsa Bakire Meryem'den doğarken Mısır'ın bin yıl önce yaşayan tanrısı Horus da bakire Isıs'ten doğmamış mıydı? Doğduklarında ikisini de bilge kişiler Doğu yıldızının müjdelediğini söylememişler miydi? İkisin de mucizeleri vardı, suyun üzerinde yürüyüp ölüyü diriltmemişler miydi? Ve ikisinin de çarmıha gerildikten sonra tekrar dirileceklerine inanılmıyor muydu? Dinler ve diğer inanışlar arasındaki bu benzerlik onu dinlere karşı şüpheyle bakmasına neden olmuştu. Belki içindeki tanrıya yönelmesinin nedeni de bu olmalıydı. Aynı hayal kırıklığını, Sümer tarihini okurken Gılgamış Destanında yaşamıştı. Bugünün dinlerinin yarının mitleri haline dönüşeceğinin belki de en büyük kanıtıydı bu birbirinden etkileşen dinler ve inançlar..
Çünkü semavi dinlerden çok çok önce Akadça olarak yazılmış bu destandaki hikaye, dört kutsal kitaba da "Nuh tufanı" olarak geçmişti. Bu hikayeyi ilk okuduğu ve şüpheyle dolduğu anı da asla unutamıyordu. Günlerce bu tabletin anlattığı gerçek ile uykuları kaçar olmuştu.
Tabletlere göre, Kral Gılgamış, ölümden kurtuluş umuduyla dünyanın en uzak ucuna kaçmıştı. Orada ise, hiç ummadığı şekilde, tufandan sağ kurtulmuş olan Utnapiştim'le karşılaşır. Onun hala hayatta olduğunu öğrenen Tanrı Enlil, buna oldukça sinirlenir. Ancak bu haberlerle içi rahatlayan diğer tanrılar ise, benzer bir afetin tekrar yaşanmaması gerektiğine karar verir. Utnapiştim Gılgamış'a şöyle seslenir;
"Gılgamış, sana gizli bir şey açayım. Tanrıların gizini söyleyeyim: Şurippak, senin bildiğin bir kent, Fırat'ın kıyısındadır. Bu kent çok eskiden varken, tanrılar bu kentin yanındaydılar. Tanrıların aklına bir tufan yapmak geldi. Bunların babaları soylu Anu, hükümdarları yiğit Enlil, büyük vezirleri Ninurta, su yolcuları Ennagi ve Bilge Ea da onların toplantısında yer aldı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZUNYUVA-Katilin Gözyaşları
Mystery / ThrillerMö-5-4 yüzyıllarında Karia Medeniyetine başkentlik yapmış Egenin şirin bir ilçesinde, günümüzde yaşanan, belki de "yüzyılın en büyük tarihi eser soygunu" sonrasında işlenmeye başlayan akıl almaz cinayetler, katilin bir sonraki cinayeti için bı...