Sıradan...
Yine sıradan bir günde sıradan bir şekilde sıradan bir ben ile yaşamak zorundaydım.
Ne olduğumu bilmeden içimdeki benle yaşıyordum. Hayal ve gerçeklik arasında kalan o kısımda kaybolup gidiyordum. Kimim neredeyim bilmiyorum. Herşeyden herkesten korkan küçük bir kızdım belkide. Küllükteki sigaraya baktım. Elimle sigarayı alıp derin bir nefes aldım.
Bana zarar veren bu şeyden nefret etsemde kendime zarar vermeyi seviyordum. Aslında kendimden nefret etsemde kendimden başka kimsem olmadığını biliyordum. Sigaramı söndürüp sisli odama baktım. Havalanması için camları açmaya karar verdim.
"Geç kalıyorsun Alçin" bana Alçin deme. Derin bir nefes aldım. Alt kattan gelen sese cevap verdim.
"Geliyorum" sesimi duyması için bağırırken hayatımda en huzurlu hissettiğim yer olan odamdan çıkıp merdivenlerden aşağıya indim.
"Günaydın" mırıldanır gibi söylerken masadan simit alıp oturmadan ısırdım.
"Masaya oturda ye" masaya oturmak istemiyorum. Üvey adı Gül olan Annemin yüzüne baktım
Sanki onun kızı olmadığımı herkes anlasın diye benim aksime esmer siyah saçlı ve kahverengi gözlüydü. Dışarıdan bakan herkes benim annem olmadığını anlardı.
"Babam daha gelmedi mi ?" Kafasını hayır anlamında salladı.
"Nöbette" ne Zaman o nöbette değil ki ?
"Ben çıkıyorum" kahvaltısını etmeye devam ederken gülümsedi.
"İyi bir gün olsun Alçin" bana Alçin deme.
Kapıdan çıkarken iyi birgün olmayacağını biliyordum. Yine de sustum.
Okula kadar yürümeye başlarken soğuk üşütüyordu. Montumun içindeki siyah kapşonumu örttüm. Müziğin sesini açıp yavaşça insanların sesini kıstım.
Ben Helen Soylu.
17 yaşına daha girmemiş biriyim. Belki de biri DEĞİLİM . Okula gitmek zorundayım.
Derin bir nefes aldım, içimden konuşmayı bırakmalıydım. Sürekli konuşmayı bırakmalıydım.
Ama maalesef film ve dizilerdeki gibi sevgilisi ve güzel bir arkadaş grubu olan birisi değildim. İnsanlara çok yakın olamıyordum.
Bazen kendimi büyük bir hiçlikte hissediyorum. Ne yaptığımı ne olacağını bilmeden boş yaşıyordum.
Okuldan eve, evden okula.
Dalgalı gri saçlarımı daha fazla önüme ittim. Okul çok uzak değildi. Yürüyerek 15 dakika falandı. Okulun giriş kapısını açıp içeriye doğru girerken mutsuzdum. Müziğin sesini kıstım. Klasik ergenler sürüsü.
İnsanlardan nefret ediyordum.
O hariç
Gözlerimi hafifçe kaldırarak okulun bahçesinin sol tarafına baktım.
Oradaydı.
3 senedir delice aşık olduğum adam oradaydı.
Gözlerimi yere çevirdim. Yüzüne bakmaya bile utanıyordum.
Herkesin istediği gibi bad boy ve korkulan birisi değildi. Okulda genelde kavga etmeyen insanlara yardım etmeyi seven birisiydi. Dışarıdan gözüken bu değildi. Dışardan normal bir gençti fakat içi tamamen yumuşacıktı. İnsanlara olan yardımını gizli yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN SİZOFREN DEĞİLİM
Teen FictionHayır diye çığlık attım. Ben şizofren değildim. Herkesin ne kadar hayali arkadaşı varsa benim de o kadar vardı. Hem yalnızlaşmış çocukların hayali arkadaşları olmaz mıydı ? Takip ediliyordum evet evet beni birisi takip ediyordu. Odamın altındaki ağa...