Yeni bir bölümle karşınızdayım:) Yazım hataları çok fazla olabilir ben farkettikce düzeltmeye çalışacağım. Sizi çok fazla bekletmemek icin elimden geldigince hızlı yazmaya çalıştım. Açıkçası bu bölümü fazla beğenmedim ama yinede Iyi Okumalarr!.. :)) ❤
Aşk kanser gibi dağılır vücutta. Ne ara hastalanmıssın ne ara vücuduna dağılmış anlayamazsın bile. Yavaş yavaş tüm organların hasar görür, içten içe sinsice dağılır tüm hücrelerine. Erken teşhis gerekir , her hastalıkta olduğu gibi. Peki "Aşkın " erken teşhisi nasıl olur ki?
Sabah telefonuma gelen mesajın sesiyle açtım gözlerimi. Bir beklentiyle telefonuma baktığımda mesajın reklam mesajı olduğunu görünce biraz yüzüm düşmüştü aslında. Çünkü gelen mesaj beklediğim kişiden değildi. Uzun zamandır sabahları mesaj atmayan adam bugün neden mesaj atsın ki zaten . Böyle bir beklenti içine neden girdim bilmiyorum ama mesaj atmasını beklemiştim işte.
Bugün okula biraz geç gidecektim çünkü halletmem gereken işlerim vardı. Hira'ya baktığımda masum bir şekilde uyuyordu. Okulu öğleden sonra olduğu için onu uyandırmadan sessizce giyinip odadan dışarı çıktığımda annemi gördüm. Annemden bir miktar para alarak evden çıktım.
Bilinçsiz bir şekilde yürüyordum. Nereye gidiyordum ben? Usulca kendime sordum. Doğru yaa bir hafta sonra tam bugün Kaan'ın doğum günüydü. Bir anda sürekli alışveriş yaptığım ünlü bir markanın mağazasının önünde bulmuştum kendimi. Mağazayı dolaşırken kıyafetlere baktığımda hiç birinin Kaan'a layık olabileceğini düşünmediğim için mağazanın çıkış kapısına doğru yöneldiğimde kasanın yan tarafında kol saatlerini gördüm. Kol saatlerini dikkatle ve özenle inceledikten sonra Kaan'ın beğenebilceği bir kol saati alıp mağazadan çıktım ve okula gitme vaktim gelmişti. Okula daha fazla geç kalmamak için otobüs durağına kısa sürede ulaştım . Çok fazla beklemeden otobüs geldi ve otobüse bindim. Otobuste boş denebilecek kadar az yolcu vardı bunu fırsat bilerek otobüsün en arkasına yönelip cam kenarının yanında bulunan koltuğa oturdum.
Kafamı cama yaslayıp düşünürken telefonumun titreşimini hissettim ve cebimde bulunan telefonu çıkardığımda bir mesaj geldiğini gördüm. Mesajı açınca mesajın dayimdan geldiğini anladım.
Dayım: Dayısının Banu'su yengen sana bir kaç gün içinde geleceğimizi söylemiş fakat biz en erken bir hafta sonra orada olabiliriz."
Neden bir hafta sonra?
Dayım: Prenses buradaki evimizi kiraliycaz. Buyuzden bir hafta kadar beklemek istedim. Biliyorsun bu konularda çok titizim.
Peki tamam dayıcım. Bir sorun yok değil mi iyi misin sen?
Dayım: Iyiyim ben sen merak etme.
Peki dayıcığım.
Diyerek mesajlaşmayı bitirdik. Bir anda dayımın Kaan'ı tanıyor olması gelmişti aklıma acaba mesaj atıp sorsa mıydım? Ya da buraya dönünce yüz yüze konuşmalıyız bu konuyu diyerek aklımdaki soruyu geçiştirmiştim.
Okulun karşısında bulunan durağa geldiğimde otobüsten indim ve okula doğru yürümeye başladım. Arkamda yürüyen bir insan olduğunu farkettim sanki beni takip ediyor gibiydi. Korkmaya başlamıştım ya arkamdaki kişi bana sürekli mesajlar atan o adamsa diye düşünmeye başladım. Arkama dönüp arkamdaki kişiye bakmaktan korkuyordum. Çünkü bana zarar verebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin
RomanceBir insanın sana neler verebileceği değil, " SENİN İÇİN " Nelerden vazgeçeceği önemlidir! ❤