Multimedyada Ece var.
İyi okumalar!
Orta yaşlı öğretmen, belgeleri dağıtmaya başladı. Sırasıyla, ismi okunan öğretmenin yanına gidiyor, belgesini alıyordu.
Yasemin, yerinde duramıyordu. Bir yandan korku, bir yandan da heyecan bastırıyordu, cılız bedenine. Bu adrenaline, kalbinin daha fazla dayanamayacağını düşünüyordu. Nitekim, haklıydı da.
Sıra teşekkür belgelerine geldiğinde elini, kalbinin üzerine bastırdı. Bıraksa terk edip gidecekti sanki kalbi, bedenini.
"Yasemin Koçak!"
Sevinçle yerinden fırladı. Sene boyunca pek çalışmamıştı belki ama yine de iyi bir karne almıştı. İçi içine sığmıyordu. Az önce korkudan deli gibi atan kalbi, şimdi de sevinçten olduğu yerde tepiniyordu.
Belgesini alıp yerine oturdu. Arkadaşları da Yasemin kadar şaşkındı bu olaya. Hiç çalışmadığını bizzat görmüşlerdi.
Karneler de dağıtıldıktan sonra öğretmen, kısa bir konuşma yaptı.
"İyisiyle, kötüsüyle bir senenin daha sonuna geldiniz. Hatalarınız oldu. Ve umarım bu hatalarınızın farkına varırsınız ya da varmışsınızdır. Kendinizi biraz düzeltin. Hatalarınızı bir daha tekrarlamamak için elinizden geleni yapın. Bir de şu üç aylın tatili sakın yatarak geçirmeyin. Tabii ki eğlenmek sizin de hakkınız. Bir sene boyunca ama az, ama çok çalıştınız. Dinleneceksiniz elbette. Ama lütfen bu dinlenmeyi abartmayın. Günde bir saat bile olsa, sene içinde yaptıklarınızı tekrar edin. Söyleyeceklerim bu kadar. Hepinize iyi tatiller."
Ece, Caner, Mustafa, Serap ve Yasemin konuşa konuşa aşağıya indiler. Yasemin, bu konuşmalarda genelde pasifti. Yeri geldiğinde, birkaç cümle söyler ve yine dinlemeye başlardı.
"Ne çalışması ya? Ben tüm tatil boyunca yatmayı planlıyorum." dedi, Serap.
"Sene boyunca neredeyse hiç çalışmadım. Tatilde eksikliklerimi gidermeyi planlıyorum."
Ece, gülerek "Teşekkür aldın!" dedi.
Yasemin, mahcup olmuştu. Ama teşekkürün ona yetmediğini nasıl söyleyebilirdi ki? "Teşekkür almam, yeteri kadar çalıştığım anlamına gelmez."
Caner ve Mustafa kendi aralarında konuşuyorlardı. Kızların muhabbetinden daha ilgi çekici bir konu bulmuşlardı.
"Herkes, sınıfında sıraya geçsin!"
Öğretmenin, mikrofondan çıkan tiz sesi çoğu kişiyi rahatsız etti. "Bizim sınıfın sırası nerede ki?"
Ece biraz ilerleyerek yerde yazan sınıflara baktı. "İşte şurası!"
Ece'yi takip ederek sınıflarının bulunduğu yere geldiler. Kimse gelmemişti daha. Bu yüzden en öndelerdi. Ece'nin yanına Yasemin geçti. Serap hemen arkalarındaydı. Boyu uzun olmadığından dolayı, neredeyse hiç görünmüyordu. Mustafa ve Caner de, Serap'ın arkasındaki yerlerini aldılar.
Müdür konuşmak için kürsüye teşrif edinceye dek konuşmaya devam ettiler. Üç ay boyunca görüşemeyeceklerdi. Bunu bilmesine rağmen, ufak bir üzüntü kırıntısı bile oluşmadı Yasemin'in içinde. Çünkü daha zor şeyler yaşamıştı ve böyle basit şeyler için üzülmüyordu artık.
Yasemin'e gereksiz gelen bir yıl sonu konuşmasından sonra herkes evlerine dağıldı.
***
Babası, akşam yine evde terör estiriyordu. Annesiyle hararetli bir tartışma içine girmişti. Bu duruma, Yasemin alışmıştı. Umursamıyordu artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOŞLUK
Literatura Femininaİyi ya da kötü olabilirsiniz. Peki ya ikisinin de ortasındaysanız? İşte, o zaman BOŞLUK'tasınızdır. İki arada bir derede kalmış kızın hikayesi.