3. Bölüm

236 66 51
                                    

Multimedyada Yasemin. Bölüm şarkısı maNga - Bitti Rüya

Yatağının kenarına oturmuş, boş gözlerle pencereden dışarı bakıyordu.

Sessiz kalmayı seviyordu genelde. Sinirlenince ağır konuşanlardan değildi. Sadece üzüldüğünde, insanları kırmak için gerçek olmayan şeyler söylerdi. Kendisi kırıldığında karşısındaki kişinin de kırılmasını isterdi. Canını yakmak istediği için insanların zaaflarından faydalanırdı. Kendi inandıkları fakat kendine yakıştıramadıkları şeyleri yüzlerine söylerdi Yasemin. Herkesi kırar, yakıp yıkardı. Ağlamaktan hep bu şekilde kurtulurdu. İnsanların karşısında ağlamayı pek sevmezdi. Hep yalnızken ağlardı.
Ağlamak... Acizlikti onun kitabında. Küçüklüğünden beri tek inandığı şey buydu. Ağlamamak için, gözleri dolduğu an tavana bakar gözyaşlarını geri gönderirdi. Güçlü dururdu başkalarının yanında. Yakıp yıkardı, üzüntüsünü saklayabilmek için. Kimse de anlamazdı Yasemin'in yufka gibi yüreği olduğunu. Çok çabuk kırıldığını... Acımasız sanarlardı.
Derin bir iç çekip kalktı oturduğu yerden. Kimseyle konuşmak istemese de yalnız kalmak korkutmuştu o an.

Uzun zamandır doğru düzgün yemek de yemiyordu. Biraz acıkmıştı. Buzdolabını açıp ne var ne yok diye bakınmaya başladı. Bulduğu sonuçsa tam bir fiyaskoydu. Hazır olan pek az şey vardı ve hiçbiri genç kızın zevkine hitap etmiyordu.

Buzdolabının kapağını sinirle kapattı. Bir müddet bekledi. İlk defa yemek yiyeceği tutmuştu onda da dişine sarar bir şey bulamıyordu. Yani, normalde de yemek yerdi ama sık yemezdi ve sadece yemek yemek için çağırıldığında yerdi.

Oflayarak odasına geri döndü. Açlık uykusunu da getirmişti. Yatağına yatıp düşüncelerinden arınarak uykuya daldı. Umuyordu ki bu gece kabus görmezdi...

***

Uyandığında kendini bir nebze de olsa dinlenmiş hissediyordu. Telefonunu alıp saate baktı. Uyanması gereken saatten yarım saat daha erken kalkmıştı. Uyku düzeninin iyice bozulduğunu fark etti. Normalde olması gereken saatte bile kalkarken çok zorlanır, oflar dururdu.

Yataktan çıkmadan, öylece tavana bakarak zamanını geçirdi. Bakıyordu bakmasına da hiçbir şeyi göremiyordu. Ne bir detay, ne bir özellik ne de renk... Hiçbir şeye odaklanmıyordu. Baktığı hiçbir şeyi görmüyordu. Bu biraz ilginç gelmişti o an.

Oyalanmaktan sıkıldığında banyoya gitti. Avucunu suyla doldurup yüzüne çarptı. Gözü aynadaki aksine takıldığında yüzünün de aynı psikolojisi gibi çöktüğünü gördü.

Aynadaki bu kişi, ona tamamen yabancıydı. İnanmak zor geldi. Elini şaşkınca yanağında gezdirdi. Neredeyse her zaman yerinde olan kızarıklık yoktu. Ama bundan mutlu olmuştu. Utandığında, koştuğunda, sinirlendiğinde sürekli yüzünün kızarmasından nefret ediyordu. Bu solgun hali daha iyiydi. Bembeyazdı teni. Aynı bir hayalet gibiydi.

Silkelenip kendine geldi. Ne fark ederdi ki?

Yeni koyulduğu belli olan havluyu eline aldı ve yüzündeki suları sildi. Nedenini bilemese de sudan nefret ediyordu. Bazen kendini kedi gibi hissediyordu. Islanmaktan hoşlanmazdı ve ıslandığında aksi olurdu. Belki kimseyi tırmalamazdı ama sert konuşurdu.

Yeniden bir anıya daldı. Bu sefer üzüleceği bir anı değildi, içinde kendini kaybettiği. O zaman her ne kadar sinirlense de şimdi hatırladığında gülüyordu.

Kuzeni hortumu Yasemin'in üzerine tutup suyu açmıştı. Ah, ne kadar da çırpınmıştı Yasemin. Sudan kaçabilmek için yapmadığı şey kalmamıştı. Ne yazık ki iç çamaşırlarına kadar ıslanmıştı. O an öyle sinirlenmişti ki... Hatta sinirden ağlamıştı. Şimdi kuzenleriyle de görüşmüyordu ve bu anları bile özlüyordu.

BOŞLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin