1. Bölüm

651 103 118
                                        

Genç kız telaşla sınıftan içeri girdi. Aklındaki her şey birdenbire silinmiş gibiydi. Zaten pek bir şey bilmiyordu. Bildiklerini de heyecanla unutmuştu. Mesela doğru sınıfa mı geldiğini bilmiyordu. Hatırladığına göre doğru sınıftı. Ama yanlış hatırlıyor da olabilirdi.

Derin bir nefes alıp yürümeye başladı, yeni yeni dolmaya başlayan sınıfta. Öğretmen masasının önündeki sıralardan başladı saymaya. İki... Dört... Altı... Sekiz... On...

En arkaya sıkıştırılmış sıralara gözlerini devirdi. Yapabileceği bir şey yokmuş gibi görünüyordu. Masanın üzerine koydu gerekli malzemeleri. Çok gergin hissediyordu. Sanki üniversite sınavına giriyormuş gibi.

Hatta çok sonra fark etti yanında oturan çocuğu. Hemen çocuğa döndü. Pek prensibi değildi ama sevimli bir yüz ifadesi takındı. Normalde sert bir kızdı. Sevmezdi herkesle muhattap olmayı. İşi düşmüştü maalesef.

"Kaçıncı sınıfsın?"

"On. Sen?"

"Dokuz. Geçen sene biyolojin nasıldı?"

"Pek çalışmamıştım."

Yanındaki çocuktan da hayır gelmeyeceğini anladığında kitabını çıkardı. Tek çözüm yolu bu gibi görünmüştü o anda. Sınavdan düşük almak istemiyordu. Ailesinin yine başının etini yemesi onu korkutuyordu. Ama çalışmamıştı da. Ne zaman ders çalışmak için çabalasa nereden geldiği bilinmeyen bir uyku çöküyordu üstüne. Dayanamıyordu. Lise, sekizinci sınıf gibi değildi. Çok yoruluyordu. Sabah erkenden uyanıyor, sekiz saat ders dinliyor, ardından da upuzun bir yolculuk geçiriyordu. Okulu evlerine çok uzaktı. Normalde okuldan öğlen üç buçukta çıkmasına rağmen beş gibi evde oluyordu. Bu tempo bir hayli zorluyordu bedenini.

Önemli olduğunu ve isminin aklında kalmayacağını düşündüğü birkaç şeyi, küçük bir not kağıdına yazdı. Geriye yaslandığında ancak sınıfa doğru düzgün bakabilme şansı olmuştu. Kendi sınıfı gibi değildi burası. Tahta sıralar yoktu mesela.

Sonunda bekleyiş sona erdi. Sınıfa hoca girip kağıtları dağıtmaya başladı. Dokuzuncu sınıflara sıra geldiğinde hafifçe kaldırdı elini. Büyük sınıfların onlara uzaylı görmüş gibi bakmalarından rahatsız oluyordu. Her zamanki gibi görünmez adam olmak en iyisiydi.

Kağıdı önüne koyulduğunda en iyi bildiği şeyleri doldurdu. Adını, soyadını, sınıfını ve numarasını. Kağıtta emin olabileceği tek şey onlardı. Kendi haline güldü. Ne hallere düşmüştü?

Birçok soruyu bilememişti. Not kağıdını da çıkarmamıştı. Kopya çekmek istemiyordu. Zaten neden hazırladığına bile bir anlam verememişti.

Süre dolduğunda kağıdı görevli öğretmene uzattı. Sonra yanındaki çocuk geldi aklına.

"Nasıl geçti?" diye sordu fazla iyimser olmayan bir ses tonuyla.

"İyi gibiydi. Senin?"

"Kötüydü." Hep böyle derdi. Sınavı iyi bile geçse kötü derdi. Çok iyi geçtiği hakkında sohbet ettikten sonra düşük almak rezillik olurdu. İşini sağlam kazığa bağlamayı seviyordu. Kötü geçti deyip iyi not almak onun geleneği haline gelmişti. Nereden bilebilirdi ki bir gün gerçekten kötü geçeceğini?

Tekrardan döndü çocuğa. Sempatik birine benziyordu. Belki arkadaş olabilirlerdi. Nedense şu sıralar arkadaş edinmek istiyordu. Kendini yapayalnız hissediyordu.

"Telefon numaranı verebilir misin?"

Her şey hızlı gelişmişti. Çocuk gülümseyip telefon numarasını kızın verdiği telefona kaydetti.

BOŞLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin