19.Bölüm

1.3K 92 59
                                    

Kollarını bedeninden ayırmadan hafifçe geri çekilip, gözlerine bakarken, ''Ama bu güzel gözlerinden, sebep olduğu hüznü silene kadar asla affetmeyeceğim onu.'' Dedi kesin bir tavırla. ''Asla!.''

Kardeşinin gözlerine öfke dolu bir bakış attıktan sonra, Poyraz'ı da orada bırakıp, kapıyı ardından sertçe çarparak dışarı çıktı. Bir süre ne yapacağını bilmeden etrafına bakındı. Eli ile şakaklarını ovuşturup, derin bir nefes aldı. Artık bu gidişe bir son vermesi gerekiyordu. Kendisi bile çıldıracağını hissederken, o iki aptalın böylesi bir işkenceye nasıl dayandıklarına akıl erdiremiyor ve Poyraz'ın bu buruk hallerine tahammül edemiyordu. Zemini dövercesine attığı sert adımları ileriye doğru, keskin bir kararlılıkla savrulurken, önünde durduğu kapıyı çalma gereği bile duymadan hızlıca açarak, içeriye girdi.
☆☆☆
Kendisine irileşmiş gözleri ile bakan Buse ve ne olduğunu anlamaya çalışan ağabeyinin, üzerinde gezinen bakışları son olarak pencereden aşağıya uzanan şehir manzarasını bulduğunda, "Dışarı çık!" Diye bağırdı. Sesindeki soğuk ve itiraza yer vermeyen tını, ayazın ortasında kalmış ıslak bir köpek yavrusunu titreten o sert rüzgarlar kadar acımasızdı. Ruhundaki çatlaklardan sızan kan damlalarının buruk tadı damağını doldururken, dudaklarından sıyrılan kelimelerin beyaz duvarlara çarpıp, parçalandığını hissetti. Bu çarpma, içinin derinliklerinde bir yerlerde, kabuk tutmaktan bi'haber varlığını sürdüren yaralarının dahi sızlamasına sebep olacak kadar şiddetliydi. Hassaslığının asıl sebebi su yüzüne çıkıp, geçmişi gözüne sokuyor ve genç adam böylesi anlarda, anıları ile başa çıkamayacak bir hale geliyordu. Aşağıya doğru hafifçe sarkarken, pencerenin pervazına tutundu.
Derin bir nefes aldı ve boğazındaki yumruyu gerilere itip, bir nebze olsun rahatlayabilmek için tekrar tekrar yutkundu. Çıldıracağını hissediyordu. Tüm şatafatı ile, ucuz bir kadın misali kendini cazip kılan caddedeki seyrini, hemen ilerisindeki yokuşa doğru sürdüren insanları izledi ve bir kez olsun, kendini bir parçası olarak göremediği kalabalığın arasında kaybolacağını hissederken, ''Tıpkı eski günlerdeki gibi'' Diye mırıldandı. "Aslında hiç bulamadığım halde, hep kaybedeceğimi düşünürdüm çocukken."

"Sonra ne oldu peki, bulduğun aradığına değdi mi?"

Başını iki yana sallayarak, "Hayır." Dedi. "Ne, aradığımın büyümek olduğunu anlayabilmişim bunca zaman, ne de büyürken, büyüklüğü çocuklukta bıraktığımı."

Arkasını dönerek, uzandığı yataktan doğrulmaya çalışan kadının yanına gitti. "Nasıl oldun?" Diye sorarken, eli ile durmasını işaret etmiş ve hatta yanındaki koltuğa çoktan oturmuştu bile.

"İyiyim." Dedi Buse. Elini sol göğsünün altına hafifçe bastırarak, "Hatta, buradaki sızıyı saymazsak, hiç olmadığım kadar iyiyim." Diye ekleyip, başı ile koridorun olduğu tarafı işaret etti. Adını deliler gibi haykırmak istese de, isminin dilini yakmasından korkmuştu genç kadın. Ama yine de kendini biraz daha zorlayarak, "O nasıl?" Diye sordu.

Alacağı cevabı biliyordu bilmesine, lakin Yiğit'in girişinden anladığı kadarı ile ortama hakim olabilecek en küçük sessizlik bile, hiç olmadığı kadar kalınlaşabilir ve canını yakacak bir hâle gelebilirdi.

Ama onu şaşırtarak, "Senin gibi." Dedi genç adam. "Bencil ve umursamaz." Bu kelimeler Buse'nin, kirpiklerini şaşkınlıkla kırpıştırmasına ve yüzünün asılıp, kırgın bir hal almasına sebep olurken, "Poyraz," Diyen adama dikkatlice baktı. Bu cevabı beklemiyor olsa da, konuşmanın nereye varacağını iyi biliyordu. "O bunu haketmiyor." Diyerek cümlesini tamamlayan Yiğit'in, daha fazla konuşmasına müsaade etmeyerek, "Bu yalnızca benim suçum değil." Dedi.

Haklıydı da. Cem'in de haklı olduğu kısımlar olmasına karşın, bu yaşananların tek sorumlusu kesinlikle kendisi değildi. Eğer bırakıp gitmeseydi, ona bir oğlu olacağını pekâla söyleyebilir ve üzerine düşen her ne ise fazlası ile yapabilirdi. Cem ise yaralarını sarmasına izin vermemiş, daha büyük bir derdi kendi sırtına yük edip kaçmayı seçmişti ve sırf bu yüzden, her hangi birine hesap vermeyecekti genç kadın.

Ölürsem Sevemem Seni (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin