İşlerimin yoğunluğu nedeniyle biraz gecikti bölümümüz ve sizleri daha fazla bölümsüz bırakmamak hızlıca yazıp yayınladım. Bir yanlışım varsa, affola diyor ve sizleri bölümle baş başa bırakıyorum. İyi okumalar...
Medya: PoyrazYanı başındaki tekli koltukta oturmuş saatlerdir uyuyan oğlunu izliyordu. Erken gittiği için uyanmamış, geç geldiği zamanlarda da çoktan uyumuş oluyordu ve yarın iş başıydı. Doyamamıştı küçük meleğine. Biraz daha yaklaştı ve bir eliyle usul usul saçlarını okşarken alnına yumuşak bir öpücük kondurdu. ''Uyu benim küçük meleğim. Uyu...''
Çok özlemişti oğlunun babasını, ''Gitmeseydin,'' dedi kendi kendine. ''Gitmeseydin. Bitmeseydik böyle.'' Ama içinden bir ses 'bitmedi' diyordu, ona tutunmak istedi tüm varlığıyla. İnanmak istedi. Biliyordu ondan vazgeçemeyeceğini. Aradan yıllar geçmesine rağmen hayatına kimseyi almamış, kimseye itiraf edemese de onu beklemişti her zaman. Buruk bir tebessüm dudaklarının kıyısını mesken edinirken fısıldadı. ''Her şey çok güzel olacak meleğim.'' Önce kirpikleri oynadı Poyraz'ın, ardından minik kolları. Karmakarışık saçlarına elini daldırdı ve küçücük ağzını kocaman açarken mırıldandı.
''Öldüycem şişi hayin uşaylılar, gelin buyaya.'' Oğlunun uyku mahmuru halleri tüm hüznünü dağıtmış ve dudak kıvrımlarındaki burukluk, yerini şen kahkahalara bırakmıştı. ''Affet bizi şovalyem, bağışla canımızı." Gözleri hâla kapalı, ellerini çetin bir savaştaymışcasına sağa sola doğru savururken cevap verdi annesine. "Olmaş, piyenşeşimi kaşıydınış şiş."
Karnına ağrılar giriyordu artık gülmekten, ne kadar şirin göründüğünden haberi varmıydı bu şapşalın. Böyle sımsıkı sarılıp içine sokmak istiyordu minik prensini, içine sokmak ve en derinlerinde saklamak. "Imm, demek prensesini kaçırdılar..." derken elleri oğlunun karnını bulmuş, gıdıklamaya başlamıştı bile. "Ayy, yapmaşana ya kaynım ağyıdı." Kahkahalarının arasında kaybolan bu sözleri anlamak için büyük bir çaba göstermesi gerekse de durmuştu Buse. Kendini oğlunun yatağına atmış tam sarılacaktı ki, minik adam karşı taarruza geçti.
Annesinin üstüne çıkarken çoktan eleriyle yanaklarının iki yanına bastırmış, yüzünün her yerini öpücüklere boğmaya başlamıştı. Öperek öldürme gibi planları vardı galiba ve bu yolda emin adımlarla ilerliyordu. Dursun istemiyordu Buse, hatta böyle karşılık alacaksa her sabah gıdıklardı oğlunu. Tek elini elini ağzına koyup kıkırdarken, diğer eliyle annesinin saçlarını karıştırmaya başlamıştı bu sefer.
Yorulmuştu anlaşılan küçük prensi, keyifli bir şekilde gülümsedi ve saçlarını bu güzel taarruzdan sağ salim kurtarabilmek adına sahte bir panik havasına bürünerek konuşmaya başladı. "Ah, nasılda unuturum." Diyerek ayağa fırladı ama burnuna gelen yanık kokusu gerçekten de unutulan bir şeylerin varlığına işaretti. Tabi ya, börek yapmamış mıydı sabah. Neredeydi aklı böyle, tam genç aşık moduna girmişti. Gerçi hem genç hem de aşıktı ama neyse.
Başını iki yanına düşünceleri atmak ister gibi salladı ve anbean artan yanık kokusunun merkezine odaklandı. Fırının kapağını açmıştı açmasına da yüzüne aniden püsküren duman ve buharın üstüne bir de çıplak elleriyle tepsiyi tutmaya çalışınca ellerini de yakmıştı börek gibi. Hızlı bir şekilde eldivenlerini eline geçirip, tepsiyi tezgahın üzerine fırlatırcasına bıraktıktan sonra çeşmeyi açıp yanan parmaklarını soğuk suyun altına tutuyor, bir yandan da kömüre terfi etmesine bir kaç saniye kala kurtarılan böreğe masum bakışlar atıyordu. Ama fırına ve tepsiye kızgındı, nasıl görmezlerdi elini yahu. Olacak işmiydi bu yaptıkları.
"Of... ne olmuş buyda ya." Annesinin çeşmeye tuttuğu parmaklarını gören Poyraz telaşlı bir şekilde yanına gitti ve kendi canı yanıyormuşçasına yüzünü buruştururken nefesinin el verdiği ölçüde üflemeye başladı. "Anneşim, iyi mişin şen? Şok mu acıyoy?" Gözleri dolu dolu olmuş art arda sorular soran oğluna baktı Buse. Gülümsedi ve cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölürsem Sevemem Seni (ASKIDA)
RomantizmHafif hafif araladı gözlerini. Bakışlarının ilk bulduğu o eşsiz yeşillere düşen yansımasına hayranlıkla baktı ve oraya hapsolmayı diledi içten içe. Gülümsedi. Adını fısıldayıp alnına düşen bir tutam saçı yana doğru savurdu. Şuan hiçbir şeyin önemi y...