20-Hoşça Kal Aşığım... (1) (Sezon Finali)

3K 101 299
                                    

"Lan evimize gizlice adam sokuyorsun, sonra tehdit ediyorsun. Duru söyle bana sen ne ara bu kadar şerefsiz olabildin?" dedi Bora, hala yüzünde hafif bir alay barındıran kıza.

"Ben hep böyleydim Bora maalesef sen kördün." dedi sarı yılan.

"Yani hep orospuydun!"

"Şimdi laflarına dikkat ediyorsun okey, unutma elimdesin Bora. Tek bir hamleyle seni bu ülkede barındırmam. "Konuya dönecek olursak senden istediğim çok ufak bir şart sadece" dedi alaylı bir şekilde gülerek.

"Neymiş lan istediğin"

"Hmm çok basit, Tuğçe'yle sevgili olacaksın ve Rüzgar'a ondan ayrılacağını söylemeyeceksin, zira orasını ben halledeceğim."

"Hahahah. Sence bu söylediğin şey mantığına sığıyor mu? Çok komiksin sen!"

"Bora'cım sana yılbaşına kadar zaman veriyorum. Yılbaşı gecesinden sonraki gün bir daha Rüzgar hayatında olmayacak. Yani o güne kadar onunla gez, dolaş, yemek yap veya seks bence bunların hepsi koskocaman bir aya sığar. Bak bu yaptığım iyiliği de kimseye yapmam kıymetimi bil." dedi Duru pis pis sırıtarak.

"Ha sen ciddisin?"

"Kesinlikle." deyip iki ince dudağını birbirine bastırdı ve kafasını salladı Duru.

"Bir gün bu yaptıkların o sikik planlarını başına yıkacağım sesin. Duru bunun bedeli çok ağır olacak, kendini kolla!" deyip, karşısındaki kızı ittirdi ve hızlı adımlarla evden çıktı.

Ne yapacaktı şimdi ya da ne yapmalıydı. Lanet olsun ki hiçbir şey bilmiyordu. Bir kardeş, üvey bile olsa bunu yapabilir miydi? Bu kadar nefret duyabilir miydi? Neden bunları, ona yapıyordu? O an, işte o an daha çok sinirlendi Bora ve arabasının tekerine fırlattığı tekmeyle, bütün sinirini yatıştırmak istedi fakat imkansızdı. Geçmeyecekti öfkesi, kızgınlığı, kırgınlığı, çaresizliği hiçbir bok düzelmeyecekti, bildiği tek şey belki de buydu.

Hani seversin, çok seversin de bir yerin huzurlu olmaz ya, bozulursa diye mutluluğun. Onunla geçen vakitler eriyerek akıp giderse diye korkarsın ya, korkmuştu en başından beri. Hem sevmişti 'ela'yı, hem korkmuştu, hem de kızmıştı bazen duygularına. Oysaki en sonunda onun olmuştu, onunla birlikte olmuşlardı. Kokusu her an burnundaydı işte. Peki ya şimdi, nasıl ayrılacaktı o güzelim kokudan? Onu düşündü lanet ettiği beyninde, arabayı sürerken bir bara...

***

"Geldim lan, kırma kapıyı o bana lazım!" , "Lan Bora eğer sensen sıçtım ağzına!"

"Lan ne var amı-" diyerek kapıyı açtığı sırada kollarına düşen bir bedenle irkildi ve yavaşça yere düştüler. Ezilen bedeninin üstündeki ağırlığı bir kenara ittirdi yavaşça ve hemen oturduğu yerde doğruldu, kollarının yardımıyla dizlerinin üstüne oturdu ve karşısında yerde yatan gence baktı, şaşkın bir ifadeyle. Biraz dikkatli baktığında ancak fark edebildi sevgilisi olduğunu. Daha yeni idrak etmesiyle olanları, hemen başucuna gitti.

"Bora? Bora uyan!" Rüzgar kapının köşesinde yatan genci uyandırmaya çalışsa da uyanmıyordu kör kütük sarhoş adam. En sonunda kollarından tutarak onu içeriye doğru hafifçe sürükledi ve koltuğa yatırdı. Ardından hızlıca gidip, giriş kapısını kapattı ve Bora'nın yanına tekrar geri döndü. Acaba yine babasıyla kavga mı etmişti, geçen gün babasına kızıp yine eve sarhoş gelmişti çünkü. Ama saat sabaha yaklaştığı için bunları düşünemeyecek kadar uykusu olduğundan, genç adamın üzerini örttü ve ayaklarını yere sürte sürte az önce kalktığı yatağa yürüdü ve içi daha soğumamış, sıcacık bekleyen yorganın altına giriverdi.

KARANLIĞIMDAKİ CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin