Medyada paylaştığım şarkıyı dinleyin derim, efsane...
__
Ben kendi köşemde, sen başka dertlerle kaybolmuşuz.
İzimiz öylesine silinmiş ki, isimlerimiz bile hatırlanmaz olmuş.
Bambaşka yerlerde, başka başka insanlarla oturup kalkmışız.
Tıpkı Adem ile Havva gibi biz birbirimizden çok uzaklara ayrılmışız.
Kalbime sorsan yakınımdasın, beynime sorsan her an aklımda, kokun desen zaten hep burnumun ucunda.
Peki biz neden becerememişiz ikimizi de unutmayı?
...
Cadde olduğu gibi arabalara meşgul etmişti kendini, arabaların biri gidip, diğeri geliyordu. Sessizlik o kadar uzaktı ki fakat yine de içindeki yalnızlığı dindiremiyordu. Kalbi yağışlıydı, peki neden sel olup götürmüyordu içindekini?
Korkuyordu belki de, o içindeki parçayla mutluydu ne kadar onu hüzne boğsa da, derinlerinde...
Kapattı bir süre gözlerini eskileri hatırlamak için değil yeni anılara yer açmak için, hayallere daldı onsuz, işte o anda açtı gözlerini onun içerisinde olmadığı bir gelecek hayal dahi etmeksizin.
Ama buna mecburdu, sonuçta onunla ölmeyi beklemek acizlik sayılırdı, çünkü o onunla birlikte ansızın ölmek istedi, gözlerini onunla aynı anda kapatmak istedi ebediyete ulaşırken.
"Yine mi o" dedi Ekim ellerindeki kahve bardaklarıyla balkon kapısının önünde.
Rüzgar yoğun düşüncelerinin arasında bir ses işitti ardından, fakat anlamadı nereden geldiğini, oturduğu sandalyeden kalkmadan başını arkasına çevirdi ve Ekim'le göz göze geldi.
"Bir şey mi dedin?" dedi Rüzgar ona masumca bakarken.
"Yine mi onu düşünüyorsun?" dedi ikinci kez, bu sefer daha açık bir cümleyle, karşısındaki ela gözlere bakarken çaresizce.
"Ha yok ya, yani daha doğrusu düşüncelerimin içerisine onu almamaya çalışıyorum." dedi Ekim'in elindeki kahvesini alırken.
"Hmm, zor olmuyor mu?" diye sordu bu sefer Ekim, Rüzgar'ın yanındaki sandalyeye oturup, ona döndükten sonra.
Rüzgar ise kahvesinden bir yudum aldıktan sonra yüzünü arkadaşına çevirdi ve "Ne zor olmuyor mu?" diye arkadaşına soru ile karşılık verdi, anlamadığı aşikar bir ifadeyle.
"Her an aklındayken, onu düşüncelerinin arasından çıkarmak!.."
Rüzgar şaşkınca bakakaldı arkadaşının kurduğu cümle karşısında. Doğruydu, her an aklındaydı ve düşüncelerinden çıkarmaya çalışırken bile aslında o vardı düşüncelerinin arasında.
Rüzgar kısa şaşkınlığının ardından tebessüm etti,
"Kahve için sağ ol" dedi ardından. Pencere pervazında ki sigara paketini aldı daha sonra ve arkadaşına uzattı.
Ekim onu anlamaya çalışarak, baktı yüzüne; sonrasında fark etti Rüzgar'ın lügatinde konuyu kapatalım demek olduğunu. Ardından karşısında ona uzatılan paketten bir sigara çekip, dudaklarının arasına sıkıştırdı ve yaktı.
"Ee bir hafta oldu sen buraya geleli, ne yapacaksın; kalacak mısın yoksa geri dönecek misin?" dedi Ekim, elindeki sigarasından bir fırt çekip.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIMDAKİ CENNET
Teen FictionSen zamansızdın sevgilim, zamansız acıların kurbanı. Sen kaderin kara kaplı defterinde ilk sayfaydın, ilk yaralı. Sen hayata göğüs gerecek kadar büyük, fakat küçük bir çocuk kadarda kırılgandın. Sen kimsenin sahip olamayacağı kadar eşsiz ama...