31-Sevgilim, Kulaklarımda Kuş Sesleri...

1.8K 71 75
                                    

Ocak 2012

Yemyeşil çam ağaçlarının yanından sanki dünyanın en mutlu adamı gibi yürüyordu. Ağaçların üstünde hafif kar tepecikleri ise onlara daha bir canlılık katıyordu. Siyah postalları beyaz yollarda iz bırakarak bir sonraki adımın heyecanıyla öne doğru ilerliyordu. İçindeki beyaz gömlek, üstündeki gri mont, altındaki füme pantolon ve siyah gevşek bağlanmış bir kravat çok yakışıyordu ona. Zaten okulun en fit insanlarından biri olması bu gerçeği göz önünden ayırmıyordu. Saçları nemliydi, sabah duş alıp çıkmasından olsa gerek, tel tel dökülüyordu saç telleri alnına, ince kemikli burnu ise havanın soğukluğuna isyan edecesine kızarmıştı. Soğuk; ciğerlerine, böbreklerine, beline, karnına etki ediyordu fakat kalbi hepsinin aksine sıcaktı, orayı sanki sürekli birisi ısıtıyordu, kesik nefesleriyle. Yine düşüncelere dalmıştı birden, onu utandıran... Yine aklına düşmüştü sevdiği ve sevgisinden kıskandığı çocuk. Direkt salladı, eski çağlarda kalmış büyük bir kuyuya, düşüncelerini. Ne de olsa o kahrolası günler geçmişte kalmıştı öyle değil mi?

Bugün neşesini kimse bozamayacaktı, evet kendisi bile. Kendisini kendine düşman etmeyecekti bugün, yarın ya da her zaman... Değişecekti bugüne kadar bildiği tüm doğruları yanlışlara satarak. O hem kendini hem de siktiği çocuğun hayatını değiştirecekti. Bunu kendinden vazgeçme pahasına yapacaktı...

O gün emin olduğu bir şey vardı, lanet olası beyin fonksiyonları akıttığı şeffaf sıvıyla birlikte kendine gelmesinden sonra. O gün yanından yırtık kıyafetleriyle hüngür hüngür ağlayarak kaçmaya çalışan bedeni gördükten sonraki pişmanlığıydı emin olduğu şeyler. Şaşkındı hayatında hiçbir zaman pişmanlık yaşamamıştı çünkü, her şeyi bugüne kadar sadece istemiş ve yapmıştı, onu durduran olmadan... Durulmayan bir çocuk ardından ise genç olmuştu. İşte bu yüzden şaşkınlıklar içerisinde bir ay, koskoca bir ay geçirmişti kendine inanamayarak.

İstedi ve aldı; aslında istediğinden bile emin değildi, sadece hırs yapmıştı ona başka şekilde acı çektirmek istemişti fakat o nedenini bilmeden karşısındaki bedene tecavüz etti, çünkü o an hem ona acı çektirebilecekti hem de kendini tatmin edebilecekti.

Kafasını sertçe salladı ve iki eliyle başını sabitleyip öne doğru eğdi. Pişmanlığı bütün bedenini bir zehir gibi sarmıştı, haykırmak istedi fakat sesi çıkmadı boğazı düğümlendi. Okulun bahçesi kalabalıktı ve bu karmaşa onu daha da deli etti, sakinleşmesi gerektiğini biliyordu fakat yapamadı başı dönmeye başladı ayakta duramayacak kadar. Hemen geriye gidip demir parmaklıkların önündeki bir banka oturdu, bankın üzerindeki karları koluyla sildikten sonra.

Halbuki ne kadar da neşeli uyanmıştı bugün, sırf onu görebilmek için. Fakat okula adım atar atmaz onu saran vicdan azabı elini ayağını kesmişti. Nefessiz ve bir o kadarda boğulmuş hissetmişti kendini.

Kafasını tekrar salladı ve "Bunlar geride kaldı, tüm bunlar geride kaldı!" dedi ve ayağa kalktı. Arkadaşlarını gördü daha sonra ve onlara sakince tebesüm edip yürümeye başladı okulun içine doğru. İki elini de pantolonunun ceplerine sokmuştu, kızların akan salyalarını arkasından hissedebiliyordu fakat ilgilenmiyordu, onun için tek kişi vardı diğerleri onun yanına bile yaklaşamazdı. Koridora ayak bastığı zaman bir bakış yetmişti dünyanın merkezinin koridorun karşısında olduğunu. Nitekim dolaptan kitaplarını alan çocukta kalakaldı. 

Günümüz...

"Bu ev bana karanlık gelmiyor artık biliyor musun?" dedi Kaan, yatağın başlığından tutup yavaşça oturarak.

Sinan sustu konuşacak güç bulamamıştı kendinde.

"Çünkü artık benim için karanlık da aydınlık sevgilim..." dedi ve elini tuttu karşısında kahrolan bedenin.

KARANLIĞIMDAKİ CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin