Bölüme başlamadan önce...şu uzattığım bölümleri ciddi beklemiyorsunuz değil mi? Komiklik bol olacak demiştim betimlemeler falan filan... Zaten finalde sizin göz pınarlarınızı kurutacağım için şimdilik böyle yapıyorum :') (Yalnız ağlamazsanız çok pis döverim ha dkjgk Bir baktım kimse ağlamıyormuş falan ay rezillik dsgjkdsj)
-Natsu-
-01.40-
Natsu: Bu saatte neden çevrimiçisin? Kiminle konuşuyorsun?
Lucy: Juvi'yle. Sen?
Natsu: Çalışıyorum aptal -,-
Lucy: Ah, sahi sen benimle öğlenleri buluşmak için gece de çalışıyordun değil mi Nat-chan?
Natsu: -_- öyle.
Lucy: Ehuehuehueh
Lucy: Hiç müşteri yok mu? Kendini çok zorlamıyor musun?
Natsu: Geceleri pek olmuyor. Ve sana bir söz verdim.
Lucy: :'3
Natsu: Juvia'yla ne konuşuyorsunuz bu saatte? Uyusanıza artık -,-
Lucy: ... Ne mi konuşuyoruz... :)
Natsu: Yoksa onu sana öneren Juvia mıydı?..
Lucy: HAIYOR TAVİKBİDE !
Lucy: Biz masum kızlarız! Neyse ben uyuyacağım!
Natsu: İnanamadım nedense :/
Lucy: *görüntü*
Resmi yakınlaştırarak en ince ayrıntısına kadar inceledim. Lucy yataktaydı ve mavi kedili pijamalarıylaydı. Elini dudaklarına götürmüş ve göz kırpmıştı.
Lucy: Natsu?
Natsu: Yatağının kenarındaki yaoi mangalarını da mı Juvia verdi sana?
-Lucy yazıyor-
-Görüldü-
-Lucy yazıyor-
-Lucy çevrimdışı-
Sırıttıktan sonra telefonu cebime atarak boş restoranda gezdirdim gözlerimi. Sıkıntıyla nefesimi üfledim. Madem geceleri müşteri olmuyor, beni çalıştırmanın anlamı ne moron Gray?
Üçe kadar buradayım. Anlaşılan sıkıcı geçecek. Lucy'nin de bir daha cevap vereceğini sanmıyorum ya... Yarın onunla şu yaoi konusunu konuşsak iyi olacak.
Ve şu yeni araba alma konusunun KESİNLİKLE OLMAYACAĞINI konuşmalıyız.
Sıkıntıdan telefonumu çıkartarak mesajlaşmalarımızı en baştan okumaya başladım. Evet, işsiz olabilirim ve bununla gurur duyuyorum.
''Sevgilinizle mesajlaşmayı bırakıp bana bakacak mısınız artık?'' diyen bir kız sesi duyduğumda, gülümsediğimi yeni fark etmiştim.
Gözlerimi bana seslenen kıza çevirdim. Beyaz saçları vardı. ''Buyurun?'' şaşırmıştım açıkçası. Gecenin bu saatinde bayan bir müşteri beklemiyordum.
''Aslında pastaneye uğrayacaktım ama kapalıymış. Sadece burada biraz oturacağım, bir mahsuru var mı?''
''H-hayır... Birini mi bekleyeceksiniz?''
''Rogue-sama- pardon yani Rogue'yu. Tanıyor musunuz?''
''Yukino-san siz misiniz?!''
(YN: RoguKino :3)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilek Defterim
Hayran Kurgu''Tıpkı bu defterin sayfaları gibi, insanlar da giderek kaybediyor renklerini. O yüzden bu defteri tutuyorum. Bir gün onların arasına karışacağım ben de. Belki herhangi bir sayfada kuruyup kalmış gül yaprağı, belki unutulup gitmiş kitap ayracı, aral...
