Herkese merhaba.
Yeni bir bölümle geldim. Düzenleme sürecindeyim. Bu yüzden ince eleyip sık dokuyorum. Diyebilirsiniz çok fazla zaman koyuyorsun. Yaşadığım bazı aksilikler var bunların karakterlerimi etkilemesini istemiyorum. Bu yüzden üzerinde çok düşünüyorum.Ve evet bazı okuyucularım sormuş. Hakkâri ilinde görev yapıyorum. Kuzey Irak Hudut hattındaki son köyde öğretmenim. ☺️
Kuzey Irak Sıfır Noktasından herkese selam.
Kurum, kuruluş ve kişi ve olaylar hayal ürünüdür.
24. BÖLÜM| HAYALET ve YABANCI
Varlığımda tükettiğim anıları düşündükçe bataklığı bile aşan noktada olduğumun farkındaydım. Bana kaybolursan her şey biter dediğinde çoktan kaybolduğumun da öyle. Hâlbuki büyükbabam her zaman "Bulunmak için önce kaybolmak gerekir," derdi. Bunun ardında yatan gizemi bu yaşımda bile hâlâ çözemezken kimliğinde adımlar attığım halde kaybolduğum bu adamın gölgesinde soluklanıyordum.
Issız bir yol önümüzde uzadıkça uzuyordu. Camı parçalara ayrılmış arabayı Sapanca'nın hemen yanında duran bir göl evinin eski bir garajında bırakıp başka bir arabaya geçerken sorgulayan bakışlarımı ona diktim. Yeni arabanın kilidini açıp benim binmemi beklerken "Soğuktan donmaya niyetin mi var?" dedi.
Ona ters bakışlar atıp arabanın ön koltuğuna yerleştiğimde ustaca garajdan çıktı ve geldiğimiz yönün tersine saparak arka yoldan devam etti. Nedenini bilmiyordum ama artık bu kadar hazıroluşluğu beni şaşırtmıyordu. Hatta donmanın eşiğinden geçmeme ramak kalmışken bu arabanın varlığından dolayı dualar bile ediyordum.
Isıtıcı buz tutmuş bedenime nüksederken karnımdaki gerginliğin rahatsızlığı artıyordu. Cam patladığında oluşan tepkimden mi bilmiyorum sızı bedenimde boy gösteriyordu.
Araba, tam gaz karanlığın işlediği yolda devam ediyordu. Karanlığın ardından yeniden ışıklara kavuştuğumuzda yolun kenarında Bolu tabelasını net bir şekilde görebiliyordum. Biz nereye gidiyorduk böyle?
Bakışlarımı Sapancadan bu yana gözlerini yoldan ayırmayan adama çevirdim. Dışarıyı abluka altına almış sisin ve onların içinde yanan cılız lambaların saniyeler boyunca yüzünde oluşturduğu soluk aydınlanmayı görebiliyordum.
Mavi gözleri ara ara ışıldayıp yeniden karanlığa gömülüyordu. En sonunda bıkkın bir nefes verdi.
"Kıvranıp durmayı bırak. Ne sormak istiyorsan sor Yılmazer."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE OYUNLARI
General Fiction#aksiyon 1 Karanlık kör bir kuyu gibi, Tenimde cehennemin alevi... Bir aşk ne kadar karanlık olabilir? Korkunun karşısında karanlığın kanatları altında nasıl nefeslenebilir? Denizi gözlerine hapsetmiş olan adam gözlerime baktığında elleri yanaklarım...