Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum :) Gölge Oyunları ailesi olarak gösterelim gücümüzü 💪
İnstagram; golgeoyunlarioffical
#golgeoyunlari
4. Bölüm|KIZIL KADIN
Kulaklarımdan dalıp beynime ulaşan bu cümle tamamen yangınıma neden olurken kavlanmış düşüncelerim tek tek yerinden dökülüyor, benliğimin derin sularına karışıyordu. Kaderimin bana sunduğu bu iğrenç şakayla burun buruna gelmişken elim ayağım buz kesmişti. Bu, son günlerde uyanamadığım bir kabus olmalıydı.
"Su?" İntihar süsüyle yere yıkılmış düşüncelerime bakarken beni çekip kurtaran sesin sahibine döndüm. "Ne oldu?" Sesi endişe doluydu ve ağzından dökülen kelimelerle dışarıya taşıyordu.
Beynimdeki bulanıklıktan kaynaklanan kısa bir duraksamanın ardından "Hiçbir şey," diyebildim. "Haydi gidelim."
"Nasıl hiçbir şey? Yüzün kireç gibi Su. Sen iyi misin?" Çıkışları içsel dünyamda dile getirdiğim susturuşlarıma tepki koyarken ona veremeyeceğim cevabı beynimden geçirdim. Hayır değilim. Dün akşam senin yüzünden karşılaşıp durdurmadığım egomun seslendirdiği boş tehditlerimin hedefi olan adamla yarın akşam aynı masada oturup hiç tanışmamış gibi yemek yiyeceğim.
Kim olduğunu bilmediğim bu adama nasıl güvenebilirdim ki? Zaten varlığından öte ismi bile omurgamdan başlayan bir ürpertiyi tüm bedenime yaymaya yetiyordu. Onda anlayamadığım bir şey vardı ve bu, beni fazlasıyla ürkütüyordu.
Kendimi toparlamaya gayret ederek yüzümün ardına gizlediğim sahte gülümsememi o fark etmeden giydirdim. Bu, kafamdakileri açıklayamadığım zamanlarda işe yarardı. Dudaklarımı hafifçe kıvırarak "İyiyim, hadi gidelim." dedim. Büşra, hala ikna olmamış yüzüyle bana dik dik bakarken koluna hafifçe vurup "Hadi," diye ısrar ettim.
İnanmayışını anlatan keskin ama yine de kısa bir bakış atışının ardından yerinden kıpırdayan arkadaşım, benimle aynı hizada yürümeye başladı. Bu işin peşini bırakacak değildi. Onda öyle bir inat vardı ki, hemen her şeyi öğrenme merakıyla ne yapar ne eder bir şekilde karşısındakini konuştururdu. Ben de onun bu mizacını çözmüş olmama rağmen ağzımı tutma konusunda güvenilmezdim. Hele söz konusu keskin kutuplar arasında yüzen dengesiz bir bense...
Benim bile çoğu zaman şaşkınlığıma neden olan dengesizlik karakterime yapışmış bir virüs gibiydi. Sebebini hala kavrayamazken birçok davranışı dizginleyemiyordum çoğu zaman ve bu, benim en nefret ettiğim yanlarımdan biriydi. Aslen düşünce karmaşalarının içinde kalıp ne yapacağıma karar veremeyen, art arda gelen ikilemlerin açık hedefiydim hep.
Beyaz Audi'ye binerken düşüncelerin kara ve sonsuz dünyası yine açılmıştı benim için ve kapısında dikilmişken içinde gizlediği koyuluğa zevkle dalmamı bekliyordu. Yanımda duran arkadaşımın her zamanki gibi başını alıp giden homurdanmaları ve ardından getirdiği yüksek sesteki müzik, beni bu derinliğin kapısından kurtardı.
Arabanın içini saran müzik, kulaklarıma baskı yaparken buna dayanamayarak müziğin sesini kıstım. "Sağır mısın kızım sen?" Bu ani çıkışım onun keyfini yerine getirmişti. Yüzünde belirip kulaklarına kadar uzanan gülümsemeyle bana bakarken "Sonunda. Dünyaya dön artık kızım." dedi.
Yüzümdeki istemsiz gülümsemeyle homurdandım. İçinde sönmek bilmeyen çılgınlığı, bendeki karanlığın bile üstünü örtebilecek derecedeydi. Düştüğüm boşlukta bana ne olduğumu dinlemeden tutunacak dal olan bu kızı çok seviyordum. Direksiyonu sağa kırdı. Araba yeni bir trafiğin içine karıştığı sırda "Eee?" diye sordu, başımı açık cama dayadığım ellerimin arasına alırken. Anlamsızlık yüklü gözlerimi ona çevirdim. "Ne eesi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE OYUNLARI
General Fiction#aksiyon 1 Karanlık kör bir kuyu gibi, Tenimde cehennemin alevi... Bir aşk ne kadar karanlık olabilir? Korkunun karşısında karanlığın kanatları altında nasıl nefeslenebilir? Denizi gözlerine hapsetmiş olan adam gözlerime baktığında elleri yanaklarım...