Saatin kolları yuvarlanarak ortamın içine saldığı keskin tıklamaları artışına devam edip peşi sıra zamanı sürüklerken günün ömrü yitip gitmiş, yerini gecenin keskin karanlığına bırakmıştı. Dışarıda yeri göğü inleten yıldırımlar çakıyor; kara bulutlar nefretin ibaresi gibi tüm siyah lekelerini yeryüzüne gönderiyordu. Duvarların arasında yerini almış adam damlaların şiddetle dövdüğü camın önünde durmuş ardındaki adamın ona getirdiği haberin altından kalkma uğraşlarına girişmişti. Sertçe yutkundu. Alev almış gözleri öfkesini saklamayı reddediyordu.
"Yaşlı piç!" diye hırladı birden bire. "Geberip gitmesine rağmen üzerime gazabını yağdırmaya devam ediyor."
Topuklarının üzerinde hızla döndü. Özenle sağa yatırılmış kumral saçları tavanda ışıldayan elmasların içinden yansıyan ışıkta parlıyordu. "Bunu fes etmenin bir yolu yok mu?"
Cehennemi barındıran gözleri bir çare ararcasına parlak zeminde geziniyordu. Bir çaresi olmalı diye düşünüyordu. Bunca emeğinin altında yatan her şeyi tüm varlığını kaybetmeyi göze alamazdı. Yaptığı tüm yasa dışı işlerin ona getirisiyle varlığına varlık katarken tüm bunları tek bir kağıt parçasıyla kaybedemezdi.
Kaybederse bu onun sonu olurdu. Varlığından öte kimliği... Evet, her şeyden önce kimliği daha önemliydi.
Elini tozdan nasibini almış sert masaya şiddetle indirdi. "Bunu ele almanın bir yolu olmalı. Buna asla izin vermem. Anlıyor musun avukat!"
Çare... Çare...
Avukat masanın hemen önünde durmuş müvekkilini temkinli bir şekilde izliyordu. İçinde bir şeylerin ondan korktuğunun farkındaydı. Cehennem gibi bakışlarının altında karanlığın hüküm sürdüğü, şeytanların mutlak vardığını hissedebiliyordu. Bu adamın yapacaklarından korkuyordu.
Boğazını sıkan kravatını buruşmuş elliyle gevşetti.
"Tek çıkış yolu var," dedi avukat. Bu söyleyeceği cümle tüm karanlığı beraberinde getirebilirdi. Bunu pekala biliyordu ama yapmak zorundaydı.
Adam şiddetli hareketiyle önüne düşmüş kumral tutamlarının ardında harlayan bakışlarını avukata kaldırdı. Sanki cehennemi terk edecek şeytanları durdurmuş gibiydi. Dinginleşti.
"Neymiş o?"
Avukat boğazını temizledi. "Kız ölmeli."
Büyük bir gürültü koptu. Avukat irkildi. Yıldırım camları ve odayı aydınlatırcasına yeryüzüne düştü. Bu düşüş beraberinde daha büyük karanlığın uyanışını getirmişti. Adamın gözlerindeki alev, zehrini ortama salarken avukat onun bakışlarından daha da gerildi. Dudaklarındaki sinsi kıvrılışın yılanın saldırıya hazırlanmasından farkı yoktu.
Artık her şey için çok geçti.
İnstagram; golgeoyunlarioffical
#golgeoyunlari
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE OYUNLARI
General Fiction#aksiyon 1 Karanlık kör bir kuyu gibi, Tenimde cehennemin alevi... Bir aşk ne kadar karanlık olabilir? Korkunun karşısında karanlığın kanatları altında nasıl nefeslenebilir? Denizi gözlerine hapsetmiş olan adam gözlerime baktığında elleri yanaklarım...