Yeni bölümden selamlar.
Tamam kızmayın.
Bölümleri yeniden tasarladığım için yayınlanma araları biraz açıldı. Umarım yeni bölümü beğenirsiniz.Keyifli okumalar.
Kurum, kuruluş, kişi ve olaylar hayal ürünüdür.
27. Bölüm|ÇIKAR ve BEDEL
"Su Yılmazer"
Fısıltı yükseldi ve rüyamı aşıp kulaklarıma kadar uzandığında gözlerimi hışımla açtım.
Zihnimin duvarlarında yayılan ses günüme dolarken gün ışığı da kapalı perdelerin arasından geçmeyi başarıp yüzüme dokunuyordu. Ellerim siyah örtülerin dışına taşmış, sarkarken uyanmakla uğraşan beynimin sınırları içinde olduğum yerde kıpırdamadım.
Her yerim ağrıyordu. Günlerin getirdiği ağırlık yavaş yavaş üzerime çökmüş, tüm uzuvlarımı hareketsiz bırakmıştı. Büyük bir yorgunluk üzerimden ağır darbeler bırakacak şekilde geçmiş gibiydi. Yüzüme dökülen saçlarımı geri çekmek için bile bir tutam enerjim yokken dün geceki yaşantılarıma dair beynimi kurcaladım.
Gecenin ağırlığı üzerimde kol gezerken bıraktığı etkiden hoşnut değildim. Kulağıma adımı haykıran ses, dünya ile bağlantımı aç olan ciğerlerimin bir anda derin nefes almasıyla sağlamışken düşüncelerimi toparlayamayışımdan kendimi kaybetmiş gibiydim.
Başımın altındaki sıcaklığı gayet net hatırlıyordum. Üzerimde gezinen yorgunlukla derin bir nefesin eşliğinde yanımdaki adama tutunmuş ve onun omzunda, başım yer bulmuştu. Aramızda gecenin ilerleyen saatlerine kadar derin bir sessizlik hüküm sürmüş ve yatağın ortasında öylece oturmuştuk. Aslında bu, geçen her kabusun ardından uyumamak adına yaptığım bir şeydi.
Her zaman beni alt üst eden kabusların ardından yatağıma oturur saatlerce öylece kalırdım. Uykudan korkardım. Çünkü yaşantımdan haber getiren beynim tüm gizemlerimi su yüzeyine çıkartmak ve tamamen beni alaşağı etmek için çabalardı.
Bu gece tek bir farklılık vardı.
Savaş Çelikoğlu gece boyu yanımdaydı.
Asıl sorun yeni yeni beynime yerleşmişken gözlerim huzursuzca dışarıya taşan kollarımda gezindi. Peki neden Savaş da yanımda sesini çıkarmadan oturup sessizliğime şahit olmuştu? Bu onun yapacakları arasında yer almayacaklardan biriydi.
Vücudum gerildi. Son zamanlarda yaptıkları, ondan bekleyeceklerimin arasında yoktu.
Saçlarımın kuruyup bir araya geldiği tutamlarına gözüm iliştiğinde yeni bir hatıra patladı beynimde. Yeniden uykuya daldığım sıralarda yükselen ateşin verdiği acı ve inlemeler arasında alnımda, koltuk altlarımda ve karın kaslarımda yer değiştiren buz gibi bezlerin bıraktığı izleri hatırlıyordum. Sırılsıklam olmuş bedenimin kıyafetleri de etkilemesiyle değiş tokuş edilen kuru giysileri de hatırlıyordum. Her seferinde vücuduma değen ellerini ve durmadan yakınımda hissettiğim alev topu gibi yakıcı nefesini de...
Bana bu iyilikleri neden yapıyordu?
Nedenini aramızda nefretin her santimine kadar ördüğü bağ bile bilmezken yine sorularımla birlikte baş başa kaldım.
Evet, aramızda son birkaç aydır oluşmuş olup kopmayan sağlam bir nefret bağı vardı. Her damlasına kadar öfkenin, acının ve karanlığın bir araya gelerek işlediği sağlam bir bağdı bu. İki zıt kutbu birbirine bağlamıştı ve mahal vermeden her seferinde birbirimizi çekmemize neden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE OYUNLARI
General Fiction#aksiyon 1 Karanlık kör bir kuyu gibi, Tenimde cehennemin alevi... Bir aşk ne kadar karanlık olabilir? Korkunun karşısında karanlığın kanatları altında nasıl nefeslenebilir? Denizi gözlerine hapsetmiş olan adam gözlerime baktığında elleri yanaklarım...