Merhabaa, yeni bir fanfictionla karşınızdayım. Yorumlarınızı eksik etmeyin özellikle rica ediyorum. :)
MULTIMEDIA ❤️ ❤️ ❤️
İyi okumalar!
Melanie’nin yağdırdığı emirleri hafızamda tutmaya çabalarken aynı zamanda çok hızlı olmaya çalışmak zorundaydım. Bazen cidden bu işi bırakmak ve çekip gitmek istiyordum. Neyimeydi benim stüdyo asistanının yardımcısı –Melanie bazen sağ kolum derdi- olmak? Ah, tabi mecburiyetler. Zorunluluk bazen sıkıcı olsa da, kabullenmem gereken önemli bir konuydu. Annem, kanserden ölmeden önce hayatımı garantiye alıp para kazanmam için kuzeniyle konuşmuş ve kuzeni de bana böyle bir iş ayarlamıştı. Ona kendimi borçlu gibi hissediyordum. Belki de böyle hissetmemem gerekiyordu. Ama öyle hissetmekten kendimi alamıyordum. Ve ne kadar bu yorucu ve sıkıcı yerde çalışmak istemesem de çalışıyordum. Annemi de düşünmeden edemiyordum, çalışmamı isterdi. Ve bu düşünce burada kalmamı sağlayan önemli bir düşünceydi. Annem, benim her şeyimdi çünkü. Örnek alıp alabileceğim en iyi varlıktı o.
“Hadi Annie, hızlı ol! Bardaklar, sular, mikrofon kontrolleri, kulis temizliği seni bekliyor! Belki devamı da gelebilir. 45 dakika sonra yayın var ve yarım saat kaldığında kulisler hazır olacak ona göre elini çabuk tut.” Melanie’nin kızgın sesi beni kendime getirdiğinde kafamı hızlıca tamam anlamında sallayıp onun yanından ayrıldım. 15 dakikada işleri yapmam için superwoman tarzı biri olmam gerekirdi. Ama ben süper güçleri olan bir kız değil aksine çelimsiz bir kızın tekiydim.
Para kazanmak, kendime bakmak, iyi yaşamak istiyorsan çalışmalıydın. Sonuç olarak, her ne kadar istemiyor olsam da burada çalışmak zorundaydım. Babamı merak edeniniz olursa, babam Amerika'da kendine bir çiftlik evi satın aldı ve canı ne isterse onu yapıyor. Bana para göndermeyi teklif ettiğinde kesin bir dille reddettim. Küçük yaşımda beni bırakıp giderken, bir daha ona ihtiyacım olmayacağını düşünmeliydi. Ve ona ihtiyacım olmadığını kanıtlamam gerektiğini düşündüğüm için de çalışmalıydım. Ben eskiden olduğu gibi küçük bir çocuk değildim. Kendi ayaklarımın üzerinde durabilecek bir yaştaydım. Her ne kadar bunlara yeni başlamış olup acemi olsam da, başka seçeneğim yoktu. Kanatlarımı umuda çırpmaktan başka seçeneğim olsaydı, yorulacağımı umursamadan sonsuza kadar çırpardım.
Küçük mutfağa gidip yayın için bir sunucu, beş de ünlü bardağı hazırladım. Hazırlamak kolay olmamıştı, bardakları önce yıka, sonra kurula ve içlerine su dök.
Sunday Show’un bugünkü konuğu şu One Direction’dı. Herkes bu yüzden işine dört kat daha fazla konsantreydi, hata istemiyorlardı. Melanie de bu yüzden bugün daha bir otoriterdi. Ama onu böyle gördüğüm başka zamanlar da olmuştu. Mesela, Adele programa konuk olduğunda. Resmen etekleri tutuşmuştu ve kadının ağzını içine bakmıştı.
Bardakları bir tepsiye koyup stüdyodaki masanın üzerine düzgünce yerleştirdim. Ve sonra mikrofon kontrolleri için gerekli kişiyle görüşmeye gittim. Mikrofon işlerinden sorumlu kişimiz Brian’dı. Brian da benim yaşarımda, genç biriydi. Stüdyodaki anlaştığım sayılı insanlardandı diyebilirdim. Zaten genelde konuşmaz, işimi yapar bir an önce evime giderdim. Ya da bazen annem aklıma gelir, kafamı dağıtmak için bir bara giderdim. Çok içmemeye özen göstererek kafamı dağıtmaya çalışırdım. Ve genelde bara gideceksem yanımda Daniel olurdu. Daniel, benim komşum. Aslında ona sadece komşum demek haksızlıkmış gibi geliyor. O benim en iyi arkadaşım. Oturduğum evin karşısındaki kafede garson olarak çalışıyor. 6 ay önce buraya taşınırken bana çok yardımcı olmuştu ve onun iyi bir arkadaş olabileceğini anlamıştım. Hep bana destek olması, ona minnettar olmamı sağlamıştı. Annemi kaybettiğimde girdiğim psikoljik durumu atlamama yardımcı olmak için elinden geleni yapmasını unutabileceğimi sanmıyordum. Şu an biraz olsun normal ve doğru düşünüyorsam, bunu ona da borçluydum. En azından annem yokken birazcık olsun yalnız hissetmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Butterfly's Wings
Fanfiction“Canım kızım, Seni kollarıma aldığım ilk anı bugün gibi hatırlıyorum. Minicik, sıcacık ve savunmasız, pamuk gibi.. Bembeyaz. Şirin. Beyaz kelebeğim, sen artık kanatlarını çırpmaya başlıyorsun. Hayatın zorlu, ama aynı zamanda güzel yolunda uçmaya h...