Multimedia.
Tatil olmasını isteriz, çünkü tatili seviyoruzdur. Ama tatilde zaman su gibi akıp gider, bir bakmışız bitmiş. Zaten her şeyin sonu kötü bitmez mi? Tatilde eğlenirsin ama sonunda koşturmaca hayatına geri dönersin. Kafanı dağıtmak için içersin, etkisi geçtiğinde başının ağrısından ölürsün. İçinde bulunduğum durum da aynı böyleydi. Niall sarhoşken herkesten gizlediği tüm kapılarını bana aralamış ve beni masum Horan’ın evinde misafir etmişti. Harika bir ziyaretti ve hayatımın en güzel misafirliğiydi. Ama şu gerçek de vardı ki, zaman su gibi akıp gitmiş, anında sabah oluvermişti. Şimdi Niall yine eski Niall olacaktı. Bu güzel şey de kötü bitecekti. Lanet olası sonlar. Her zaman nefret etmişimdir.Uyanalı yarım saat olmuştu. Ama o karşımda böyle güzel uyurken onu uyandırmaya kıyamıyordum. Fakat gelin görün ki, zorundaydım. İkimizin de kalkması ve yapması gereken işler vardı. Mesela benim iş aramam gerekliydi.
“Niall,” deyip omzunu dürttüğümde kaşları çatıldı ama uyanmadı. Aksine, bana daha sıkı sarıldı. Midemin onun bu hareketiyle kasılmasına, yanaklarıma ateş çökmesine aldırmamaya çalışarak bir kez daha, bu sefer daha yüksek sesle “Niall, uyan artık.” dedim.
Bebek kadar masum suratı sabah olduğundan daha bir güzeldi. Güneş onun yüzünü parlatırken keşke zamanımız olsaydı da, onu hep izleyebilseydim diye içimden geçirmeden edemedim. Gözlerini araladığında kendine gelmesi için birkaç saniyesi geçmesi gerekmişti. Vereceği tepkiyi deli gibi merak ettiğimden heyecanlıydım ve gözlerimi ondan ayırmıyordum.
Belimdeki elleri gevşediğinde “Annie?” demesi beni öyle bir darma duman etmişti ki, eve gittiğimde soğuk suyun altında duş alacaktım. Hafif bir tebessüm eşliğinde, yeni uyandığı için –ya da yüzünün yarısı yastıkta olduğu için- boğuk çıkan sesi kulağıma dolduğu için kendimi dünyanın en şanslı kızı sayabilirdim, değil mi?
Yüzüme yayılan gülümseme ile birlikte ona “Günaydın,” dedim ve beklentiyle açılmış güzelim mavi gözlerindeki şaşkınlığı gidermek amacıyla devam ettim. “Dün gece sarhoştun. Yanında kalmamı istedin. Bu yüzden buradayım. Yani, sabah sabah sinir olduğun insanı görmeyi istemezsin biliyorum, eminim şu an bana sinirleniyorsundur.”
Birkaç saniye boyunca bana boş boş baktıktan sonra dudaklarını oynattığında içimden konuştuğu için ona bir gülümseme ve yanında bonus olarak bir teşekkür yolladım. “Hiç susmayacaksın sandım.” deyip yüzüne güzel gülümsemesini yerleştirdi ve gözlerini kapattı. Hala beni bırakmamıştı. Hala bana sarılıyordu. Acaba Niall Horan herkesin aksine, sabahları melek gibi biri mi oluyordu? Çünkü, benim tanıdığım Niall Horan bana böyle davranmazdı.
“Seni deli ettiğimi söyleyip bana kızmadın?” Şaşkınlığımı belli edecek şekilde bir cümle kurduğumda gözlerini açıp kaşlarını çattı. Sanırım, sabah melekliği gitmişti. Susmalı ve bir şey söylememeliydim. Yine her şeyi mahvetmiştim sanırım. Ama yeni uyanmış bir Annie’nin beyni düzgün çalışmazdı ki. Hele de karşısında kusursuz Horan seksiliği duruyorsa.
“Başım ağrıyor ve sen çok konuşuyorsun Annie.” Suç işlemiş çocuklar gibi ona bakarken yüz hatları az da olsa gevşemişti. Ve haklıydı, evet. Saçmalamıştım.
“Özür dilerim.” Dudağımı ısırdığımda çatılan kaşları normal haline geri dönmüştü. Acaba dün neler yaptığını hatırlıyor muydu? Merak ediyordum ama sormaya da çekiniyordum.
“Sana ne anlattım?” Hayal kırıklığı kalbimi ele geçirdiğinde ağlamamak için kendime söz verdim. Sadece ben hatırlasam da olurdu, sonuçta onu seven bendim, bana sinir olan oydu. Hatırlamak istemeyeceği şeyleri hatırlatmamak en iyisiydi. Kalbim acıyla burkulduğunda Niall’a vereceğim cevabı beynimde tasarlamaya çalıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/7114326-288-k587585.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Butterfly's Wings
Fanfiction“Canım kızım, Seni kollarıma aldığım ilk anı bugün gibi hatırlıyorum. Minicik, sıcacık ve savunmasız, pamuk gibi.. Bembeyaz. Şirin. Beyaz kelebeğim, sen artık kanatlarını çırpmaya başlıyorsun. Hayatın zorlu, ama aynı zamanda güzel yolunda uçmaya h...