Umarım seversiniz bölümü. Multimedia tatlıcığınız Niall ♥Yorum ve oylarınızı bekliyor olacağım.
Göz kapaklarımı aralamaya başladığımda görebildiğim tek şey karanlıktı. Başımdaki şiddetli ağrıyı saymazsak iyiydim. Yani hiç de iyi değildim. Gözlerimi irice açtığımda evimde olmadığımı fark ettim. E, neredeydim o zaman?
Beynimi bir şeyler hatırlamaya zorladım. Önce her şey bulanıktı ama sonra genel ayrıntıları hatırladım. Deli gibi dans ediyordum, sonra sırtına atladığım çocuk beni zorla bir yere götürmeye çalışıyordu, ona bir tekme atıp yere düştüğümde beni Niall alıyordu ve arabasına biniyordum. Sonrası yoktu ama tahmin etmesi zor değildi. Sarhoş olduğumu bile bile beni evine getirmişti. Ne sanıyordu beni? Bardan topladığı bir kız olabilirdim ama aslında öyle olmadığımı görmesi gerekirdi. Yataktan kalkıp odadan çıktım. Birkaç metre ötedeki merdivenlerden aşağı indim.
Karşıma çıkan büyük salon yine karanlıktı. Ama üçlü koltukta birinin oturduğunu seçebiliyordum. Sanırım Niall'dı. Kararsız birkaç adımda koltuğun yanına geldim. Ve tekli koltuğa oturdum. Derin bir nefes aldım.
"Neden beni evine getirdin?"
Arkasına yaslandığı koltukta doğruldu. Elleri dizlerinde birleştirdi. Daha sabah olmamıştı, geceydi ve o uyumamış burada oturuyordu.
"Sızmadan önce evinin adresini soramadığım için."
Her zamanki soğukluğu vardı üzerinde. Bir de ilgisizliği. Sanırım artık alışıyordum. Belki de davranışları normaldi. Yeni tanıştığı -aslında adımı bile bilmiyordu-, işten kovulmuş, gece bardan topladığı bir kıza neden ilgili ya da sıcak davransaydı ki? Beni o bardan alıp, paparazzi riskini göze alarak arabasına bindirip eve getirmesi bile onu çok iyi bir insan yapardı.
Birkaç saat önce sarhoş olduğum için cevaplamadığı sorumu tekrar sormaya karar verdim. Artık cevaplama vaktiydi.
"Benim için olmadan neden beni kurtardın?"
Sesimin nasıl çıktığını bilmiyordum. Karşısında heyecanlanıyordum. Ama sesim ne kısık ne de yüksek ne de çatlak çıkmıştı.
Nefesini sıkıntıyla bıraktı.
"Bugün sen kovulduktan sonra bir çocukla tanıştım. Sanırım Brian'dı. Senin kovulduğunu öğrenmiş ve o kadınla konuşuyordu. Konuşmalarına kulak misafiri oldum ve senin işini yaparken ona yardım ettiğini duydum. Yani boşuna kovulmuş olduğunu anladım. Ya da yarı boşuna. Neyse, vicdanımı rahatlatmak için seni bulmaya karar verdim." Yeniden sıkıntılı bir nefes verdi. "Ve bir barda buldum. Yani sorunun cevabı, kendi vicdanımı rahatlatmak için."
Yani Niall iyi bir insandı. Haksız yere kovulmama bir nevi sebep olduğu için işleri arasında beni bulmaya çalışmıştı. Hiç tanımadığı bir kızı sırf kendisi bir hata yaptı diye üzüldüğü için bulmaya çalışmıştı. Yani biraz bencilce olabilirdi ama bu onu yanlış tanıdığımı da bana öğretmiş oluyordu.
Niall cidden iyi biriydi. Böyle bir sebepten ötürü tanımadığı bir kızı bardan toplayacak kadar iyi biri. Ona hayranlık duyuyordum. Gözlerime de o hayranlık ifadesinin yerleştiğine emindim, şanslıydım ki odada loş bir ışık vardı yani bunu fark edemezdi.
"Ben.. Iıı. Teşekkür ederim."
Ne dediğimi bilmeden üstelik kekeleyerek konuşmuştum. Sanırım dışarıdan çok salak bir profil çizmiştim. Zaten Niall'ın gözünde bir bar kızıyken daha fazla düşemezdim.
"Şimdi dinlen. Yarın sabah konuşuruz."
Onun sözünü dinleyip uyandığım odaya döndüm. Kendimi kötü hissetmiyordum. Söylediği gibi dinlenmeliydim.
***Telefonumun her zamanki alarm sesiyle uyandım. Her sabah işe erken gittiğim için alarm kurardım ama artık bu alarma gerek yoktu. Biliyorsunuz, işsizim. Yataktan kalktım ve telefonumu elime aldım. Odadaki koltuğun üstüne bırakılan ceketimi de elime alıp odadan çıktım.
Merdivenleri inip salona gitmek için köşeyi dönecekken sertçe birine çarptım. Elimdeki ceket düşecekken yakaladım ve doğruldum. Çarpıştığım kişi Harry'di. Yakından cidden tatlı görünüyordu.
"Özür dilerim." Dedi kibarlığını gözler önüne sererek. "Bir şeyin yok ya?" ceketimi tuttuğum kolumu tutup konuşmaya başlamıştı bu sefer.
"Hayır, yok." Şu fotoğraflardaki sırıtışını yaptı. Cidden fotoğraftakinden daha güzel gülüyordu.
"Günaydın." Harry'nin arkasından gelen sesle ikimiz de ona döndük. Harry elini kolumdan çekip Niall'a gülümsedi. Niall ellerini kotunun cebine sokmuş yine ve yine ifadesizce bize bakıyordu.
"Sana da günaydın dostum." Sonra bana dönerek konuşmaya devam etti. "Bizi tanıştıracak mısın?"
Niall gülümsedi. İlk kez gülümsedi. Ama bu gülümseyiş tam anlamıyla bir gülümseme de sayılmazdı.
"Zaten tanışmış gibiydiniz dostum. Bana gerek olmadığı belli."
"Haklısın." Deyip bana döndü Harry. "Beni zaten tanıyorsundur. Seninle tanışabilir miyim?" Niall'a baktığımda hala sırıtıyordu. Ego yığını arkadaşıyla çok eğleniyor gibi durmuyorlar mıydı sizce de?
Canınız cehenneme.
Hiçbir şey söylemeden Harry'den uzaklaşıp Niall'a bakmadan yanından geçerek çıkış kapısına yöneldim. Kapıyı açacakken kapı kapandı.
"İzin verir misin?" Omuz silkti.
"İşimiz var." Ne saçmalıyorsun sarı kafa diyesim gelse de yuttum bunu.
"Ne işim olabilir seninle?"
"İşini yeniden kazanmana yardımcı olacağım." Yani diğer bir değişle batırdığım işi temizleyeceğim. Dün gece söyledikleri kafamda yankılanıyordu. Bana iyi biri olduğunu kanıtlamıştı ama bu iyiliğe de gerek yoktu.
"Zorunda değilsin." Kafasını salladı.
"Biliyorum ama benim de payım vardı kovulmanda. Tabi ki bilmeden. O yüzden yardım edeceğim." Kafamı salladım ve Niall kapıyı açtı. Beraber evden çıktık. Kapının önünde duran abrasına bindik.
***
Arabadan aynı anda indik ve stüdyodan içeri girecekken Niall'ın telefonu çaldı. O arabanın yanında, bense stüdyonun kapısında duruyordum. Yüzü kireç gibi olmuştu. Ne haber almış olabilirdi ki bu kadar kötü?
Birkaç dakika konuştuktan sonra telefonunu kapattı ve yanıma geldi.
"Konuşmamız gerek."
Kafamı salladım. Ne diyeceğimi bilmiyordum. O arabaya geri dönünce bende döndüm ve arabaya bindik.
Konuşmaya korkuyordum aslında. Ne konuşacağımızı deli gibi merak etsem de soramıyordum.
Beş dakika sonunda park gibi bir yerde durduk. Kimse yoktu burada. O arabadan inmeyince bende inmedim. Ve konuşmasını bekledim.
"Başıma beladan başka bir şey açmıyorsun."
Bana bakmadan konuşsa da gözlerindeki kızgınlığı görüyordum. Ve bunun sebebi bendim. Göz yaşlarımı geri göndermeye çalışarak titreyen sesimle konuştum.
"Ne yaptım?"
Derin bir nefes aldı ve bana döndü.
"Özür dilerim."
Bu sefer kızgınlıkla değil, normal bakıyordu. Hemen yumuşadım. Salağım çünkü.
"Tamam, sorun değil." Deyip kafamı salladım. "Ne olduğunu söyleyecek misin?"
Kafasını salladı ve sonrasında elimi kavradı. Ne kadar da yumuşak elleri vardı öyle. Ondan etkilenmekle doğruyu mu yapmıştım? Bilmiyorum. Ama beni etkiliyordu. Ondan hoşlanıyordum.
"Sevgilim olur musun?"
Gözlerimi kırpıştırdım. Hayal mi görüyordum, inanın bilmiyorum. Bunları nasıl Niall söyleyebilirdi ki? Tanrım.
Kalbimin nasıl attığını bilmiyordum. O kadar hızlı ve titreyerek atıyordu ki. Ya da titreyen sadece bendim.
Niall güzel mavi gözleriyle bana bakmayı kesip ellerimize baktı, sonra yeniden bana baktı ve ben bir cevap vermeden o konuştu.
"Dün gece bizi beraber görüntülemişler. Bar çıkışı. Seni sevgilim sanıyorlar ve kariyerim için bunu doğrulamam gerek, ne kadar öyle olmasa da. Sadece rol yapacağız."
Nefesimi boğazımdan aşağı aktaramıyordum. Boğulduğumu hissettim. Bu nasıl bir şeydi böyle? Bir önce mutluyken bu nasıl bir anda bozulmuştu? Bunu nasıl yapmıştı bana?
Hızlıca elimi ondan çekip arabadan indim ve neresi olduğunu bilmediğim bu yerde yürümeye başladım.
Rüzgara rağmen.
Ve Niall da yanıma gelmekte gecikmedi. Tabi, doğru. Bir kariyeri var.
Kolumu kavrayınca ona döndüm ve kolumu ondan kurtardım.
"Kariyerinden başka düşündüğü şeyi olmayan biri için neden bir şey yapayım?"
Akmamaları için özen gösterdiğim gözyaşlarıma lanet okudum, beni zor durumda bırakıyorlardı. Niall'sa yalvarır gibi bana bakıyordu. Küçük bir oğlan çocuğu gibi. O kadar tatlı duruyordu ki karşımda, kırmak istemeyeceğim türden.
"Sadece kariyerimi değil, seni de düşünüyorum. Sence peşini bırakırlar mı sanıyorsun? Yada arkandan yazılacak asılsız haberler?"
Lanet olsun ki haklıydı. Ama ben o kadar saf biriydim ki hiçbir zaman doğru düşünemiyordum. Hiç.
"Peki, tamam, kabul."
Yüzünde gülümseme oluşmuştu. Benim sayemde. Ne kadar mı acınası haldeyim. Kocaman. Çok çok kocaman.
![](https://img.wattpad.com/cover/7114326-288-k587585.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Butterfly's Wings
Fanfiction“Canım kızım, Seni kollarıma aldığım ilk anı bugün gibi hatırlıyorum. Minicik, sıcacık ve savunmasız, pamuk gibi.. Bembeyaz. Şirin. Beyaz kelebeğim, sen artık kanatlarını çırpmaya başlıyorsun. Hayatın zorlu, ama aynı zamanda güzel yolunda uçmaya h...