Butterfly's Wings | 15 "Free Kiss"

338 22 6
                                        

Multimedia. ❤️

Yorum okumayı dört gözle bekleyeceğim.

Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladığında salondaki büyük duvar saatine bakma ihtiyacı hissettim ve gördüğüm manzara karşısında şaşkınlığımı gizleyemeyip gözlerimin irileşmesine de mani olamadım. Saat gecenin üçü olmuştu ve doğum günü hala devam ediyordu. Tabi herkes ayakta uyukluyordu, orası ayrı.

Birkaç saattir kendimi Horan'ın güçlü kollarının arasına bırakmış, adeta cennette kendimi kaybetmiştim. Fakat her şeyin bir sonu vardı. İstemeye istemeye de olsa, onun kollarından sıyrılıp ayağa kalktım ve artık enerjileri tükenmiş arkadaşlarıma seslendim. Uyuyakalırlarsa hepsinin sabaha vücudu tutulacaktı.

"Millet, ayağa kalkın. Herkes yatağına." Hepsinin dikkatini çekebilmeme sevinirken dediğimi yapıp uyuşuk hareketlerle ayağa kalktılar.

"Herkese ait bir oda var, değil mi?" Harry uykulu gözlerini ovuştururken çıkan sesi içimde gülme isteği uyandırıyordu. Çok tatlıydı, tıpkı üç yaşında bir çocuk gibi.

"Evet var. Herkesin odası üst katta." El sözlerini bitirmesinin ardından Lou'nun elini tuttu ve onu merdivenlere sürükledi. Liam da uyuyakalan Amelia'yı kanepeden kucağına almış yukarı taşırken "İyi geceler hepinize." demeyi unutmamıştı. Perrie, Zayn'i dürtükleyip kaldırdı ve kolunu çekeleye çekeleye yukarı sürükledi. Bu sırada bize gülümseyerek "İyi uykular." demişti. Harry'nin hangi ara yukarı çıktığını bilmiyordum ama geriye sadece Niall ve ben kalmıştık.

"Hadi gel," dedikten sonra elimi tuttu ve Zayn&Perrie çiftinin ardından merdivenleri çıktık.

Yukarı çıkana kadar tamamen saftım. Daha doğrusu uyku sersemi olduğum için düşünme potansiyelimi kaybetmiştim. Burada sadece 5 oda vardı. Sadece 5.

Karanlık olduğu için yanaklarıma çöken ateşi görmeyecek olmasına sevinirken odaya girdik. Çift kişilik yatak, ahşap bir komidin, krem rengi perdeler ve bir de krem rengi tekli koltuk vardı. Tamam, koltukta bir gece geçirebilirdim, değil mi? Gece bile sayılmazdı, sadece birkaç saat.

"Koltukta ben uyurum." diye atladım söze. Uyku akan mavi gözleri yavaşça beni bulduğunda sıkıntıyla nefesini üfledi.

"Senin koltukta uyumana izin verecek kadar odun değilim, Annie." İyi ama onun koltukta uyumasına nasıl izin verebilirdim ben? Her yeri acır ve tutulurdu. Ona kıyamazdım. Üstelik onun önemli işleri vardı, stüdyoya gidip kayıt yapıyordu, televizyon programlarına çıkıyordu. Neredeyse her gün kamera karşısındaydı.

"Bu konuda odunluk yapmayacağının farkındaydım zaten, Horan. Ama gerek yok. Ben uyurum. Zaten sabaha az kaldı." Birkaç uzun saniye boyunca uykulu gözleri benim gözlerimde dolandı ve ardından bana yaklaştı.

"Sabaha az kaldı, evet." Dedikten sonra neler olduğunu anlayamadan beni kucağına aldı ve çırpınmamı görmezden gelerek ikimizi de yatağa yatırdı. Kollarını benden çektiğinde "Ne yapıyorsun sen?" diye bağırmış olabilirdim. Yani bağırmış kadar olmuştum.

"Sabaha az kaldı ve aynı yatağı paylaşabiliriz. Uykum var ve koltukta uyuyup her yanımın tutulmasını istemiyorum. Senin de orada uyumana izin vermiyorum." Gayet rahat bir şekilde yorganın altına girdiğinde ona gözlerimi devirdim. Ama içimdeki her hücrede büyüyen adrenalini hissediyordum.

Onun yanında uyumak? Annie kalbinde ne hissettiriyordu bu fikir? Kesinlikle bunu nasıl tarif edeceğimi bilemiyordum. Hazine bulan korsanlar kadar mutluydum sanırım. Heyecan ve hayret hızlıca boğazıma tırmanmış, orada yutkunmamı engelleyecek büyük bir düğüm oluşturmuşken Niall yavaşça gözlerini kapattı. Sanırım uyumuştu.

Butterfly's WingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin