Suskunluğumuz ilerlemekte olduğumuz yolun okula giden yol olmadığını anladığımda sona erdi.
"Nereye gidiyoruz?"diye sordum. Sesim duyulamayacak kadar sessiz çıkmıştı. Ona karşı mahçup olduğumdandı muhtemelen.
Yola bakmaya devam ederken bana geç de olsa cevap verdi.
" Benimle kaçamak yapacağını kabul etmiştin yanlış hatırlamıyorsam?"diye sordu. Yine yüzüme bakmamıştı. Şaşırmıştım. Bu tepki şu an için ondan beklediğim en son şeydi. Hem bu kadar küs hem bu kadar yakın olmayı nasıl başarabiliyordu ki?
" Evet etmiştim. Ama biz.. Tartışınca vazgeçtiğini düşünmüştüm. "
Gözlerini devirerek " Hayır. Vazgeçmedim. "dedi ve yine sustuk.
Uzun kavak ağaçlarının ve meşelerin olduğu orman kenarında bir yola saptık. Artık beni nereye götürdüğünü gerçekten çok merak etmiştim. Yüzüne baktım. Yine yolla ilgileniyordu. Kaşlarını çatmış,yüz kasları gergindi.Beni cezalandırıyordu besbelli. Ondan hoşlanıyordum . Kaybetmeyi ise göze alamazdım. Duruma göre kendimi affetirecek bir şeyler bulacaktım.
Derken arabayı sağa çekti. Bir kulübenin önünde durmuştuk. Manzarası muhteşemdi. Kocaman kiremit rengi ahşaptan yapılmış,etrafı bazısı kırmızı bazısı yeşil bazısı ise sarı renkte ağaçlarla süslü sıcacık bir kulübeydi bu.
"Burası da neresi?"dedim yine kısık sesle. İstemeden böyle çıkıyordu sesim. Engel olamıyordum. Kontağı kapattı ve yüzünü bana döndü. Allaha şükür... İki saattir yüzünü gören cennetlikti. Evet yüzünü gören cennetlikti...Çok güzeldi. Ona hayranlıkla bakarken gözleri ile kulübeyi işaret ederek moralsizce açıklama yaptı "Burası benim kafamı dinleme yerim. Senin de benim en sevdiğim yeri bilmeni istedim." Cebinden çıkardığı altın rengi iki anahtardan birini bana uzattı." Canın sıkılırsa gelmen için. İstediğin zaman gelebilirsin yanında benim olmama gerek yok."
Böyle davranmamalıydı. Beni iyice mahçup ediyordu. Ona yaptığım o kabalıktan sonra bana karşı hala düşünceliydi.
Anahtarı elinden alıp çantama attıktan sonra ona doğru eğilip elimi yüzüne hafifçe yerleştirdim. Kendimden beklemeyeceğim hareketlerdi bunlar. Ama olması gerekeni yaptığıma emindim. Çekingenliğin bu kadarı da fazlaydı. Hem bu daha ilk günden aramızı bozmaya yetmişti.
Yaptığım hareket onu oldukça şaşırtmıştı. Yüzüne baktığımda ise hemen ifadesiz haline büründü.
Şirin olmaya çalışarak tebessüm ettim. Yüzündeki ifade ise değişmemişti. Tanrım yeryüzünde onun kadar inatçı birisi daha yoktu heralde.
"Tamam..Özür dilerim tamam mı? Sadece biraz endişe..."sözümü kestiğinde duraksamak zorunda kaldım. "Ne endişesi Miray? Bu endişe değildi biliyorum. Bunun adı güvensizlikten başka bir şey değil. Sen bana güvenmiyorsun."kahverengi gözleri sanki siyaha bürünmüştü.
Çok sinirlenmişti. Elimi yüzünden çektim. Bakışları çektiğim elime yöneldi.
"Yüzüme bak Berkan. Sana güvenmesem burda olur muydum sence?"bu cevabıma karşılık alaycı bir tavırla gözlerini devirdi. Sonra ani bir hareketle karşıma dikildi. Yüzlerimiz neredeyse birbirine değecekti. Nefesimi tuttum. Ne yapacağını bilmiyordum. Tahmin de edemezdim. "O zaman bana bunu kanıtla Miray?"
Olamaz. Kastettiği şeyi anlıyordum. Anladığım an yüzümü ani bir refleksle geri çektim. Bu onu daha da sinirlendirmişti. Tekrar bana doğru yaklaştı. Bu sefer nefesini yüzümde hissediyordum. Kulağıma eğildi. Yavaşça nefesini boynuma vererek,
"Bak gördün mü sen bana güvenmiyorsun."dedi. Şimdi ben de sinirlenmiştim. Olmayan bir şeyle beni suçlayamazdı. Buna izin veremezdim. Bana özgüvensiz diyebilirdi. Korkaksın da diyebilirdi. Ama ona güvenmediğimi söyleyemezdi.
Yüzünü geriye doğru çekip yerine oturmaya hazırlanırken çenesini tutup onu kendime çektim. Şu anda belkide berbat gözüküyordum. Sinirden ve bu yaptığım şeye karşı duyduğum utançtan dolayı kızarmıştım hemen. Ama bu umrumda değildi. Şaşırmış gözlerle bana bakarken dudaklarımı onunkilere sertçe bastırdım.Ben bunu yapar yapmaz o da bana karşılık vermeye başlamıştı. Şimdi dudaklarımız büyük bir uyum içinde dans ediyordu. Dudaklarının tadı inanılmazdı. Bir saniyeliğine ondan ayrılıp "Beni yapmadığım bir şeyle suçlayamazsın..."deyip tekrar dudaklarına yapıştım. Bu hoşuna gitmişti. Hırçınlığım. Bunu yüzündeki ifadeden anlıyordum. Belimi tutup beni kendine çekti. Artık iyice yakınlaşmıştık. Belimdeki eli daireler çizerken bu anın hiç bitmemesini diledim. Onun da keyif aldığını biliyordum. Bunu ağzından kaçırdığı ufak bir iniltiden anlamıştım. Onu bu hale getirmek harikaydı...Yüzünü benden ayırdığında kendime gelmem biraz zaman almıştı. Kalp atışım düzene girene kadar başımı omzuna yasladım. Öylece kısa bir süre bekledikten sonra çenemi tutup başımı nazikçe kaldırdı. Yüzünü görmemle çabucak kendime geldim. Ve kendime gelir gelmez utanç verici bir şey daha farkettim.
Onun kucağındaydım! Ne ara oldu anlamamıştım. Bu berbattı. Utancımdan gülerek yüzümü kapatmaya çalıştım. Çalıştımsa da o benden önce davranıp kocaman elleriyle ellerimi tuttu. Beni utandırmaya bayılıyordu. Kocaman bir kahkaha atıp yüzüme baktı.
"Utanma. Sınırlarımı zorluyorsun. " dedi.
Ellerimi çekip yüzünü ellerimin arasına aldım.
"Bana inanıyor musun artık?"dedim. Sorumun cevabını beklerken beni kucağından indirip elimi tuttu. Kapıyı açıp arabadan çıktık. Yüzüme bakıp muzipçe gülümsedikten sonra " Sana inanmasam seni buraya getirir miyim?"dedi.
Ben şok olmuş bir halde bakarken beni kolumdan çekiştirip kulübenin kapısını açtı. İçeri girerken dönüp şeytani bir ifadeyle bana göz kırptı.
Evet. Şimdi anlamıştım. Başından beri benim neden çekindiğimi biliyordu. Ama belli etmemişti. Sırf o anı yaşamak için numara yapmıştı. Bana güvenmiyorsun deyip beni kandırmıştı.
Zekice bir plandı. Kandırılmıştım.
Ama ona kızamıyordum. Ne yaptıysa bizim için yapmıştı. Buna anlayış gösterebilirdim...Selamlar...Sevgilerrr arkadaşlar... Yeni bölümü beğendiyseniz lütfen oylamayı ihmal etmeyin. Ha beğenmediyseniz eksiklerimi bana yorumlarsanız sevinirim. Size bu bölüm için birkaç şarkı önerim olacak.
Benim en sevdiğim şarkıyla başlayalım.Calvin Harris feat. John Newman- Blame.
Bu bende zamanında çok yer etmiş bir şarkı. Sormayın bu konuda biraz hassasım kusura bakmayın.
Veee bir şarkı daha öneriyorum...Enrique Iglesias feat. Dev - Naked
Sizi çok çok öpüyorum desteklerinizi bekliyorum......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİSNA
Teen Fiction"Hani istisnalar kaideleri bozmazdı? " Çocukluğundan beri annesinin yoğun ilgisiyle büyümüş Miray 'ın gerçek dünyaya gözünü açarken yaşadığı hayal kırıklıkları,aşkları,acıları ve hataları... Bunları tekrar yaşamamak için kendine koyduğu kurallar...