Beni nereye götürdüğü hakkında en ufak bir fikrim hala yoktu. Çünkü sağolsun arabaya bindiğimizden beri tek bir kelime etmemişti. Annemi arayıp karne dolayısıyla arkadaşlarla beraber takılacağımı söylemiş,Selin'i de annem ararsa pot kırmaması için uyarmıştım. Ne işim olduğunu öğrenince de 'ooooo,uuuuuu' tarzında gereksiz sesler çıkarmış, beni telefonda deli etmişti. Ne yapmaya çalıştığını anlamıştım. Ama benim bu konulardaki yaramı unutmuş gibi davranmasına anlam verememiştim. Mutlu olmamı istediğini biliyordum. Ama saçma bir şeydi bu. Olamazdı yani. Ben hala Berkan'ı seviyordum çünkü.
" Nereye gittiğimizi artık söyleyecek misin?"
"Sabırlı ol. Gelince göreceksin."
" Peki ne kadar daha var? "
" Çok soru soruyorsun. Bu cevapladığım sonuncusu olsun. Az kaldı. "Yollar...Dağlar... Taşlar... Başka bir şey yoktu etrafta. Doğa yürüyüşüne mi çıkmıştık da benim haberim yoktu?
🚗🚗🚗🚗🚗🚗🚗🚗🚗🚗🚗🚗🚗🚗🚗
Araba yavaşlamaya başladığında girdiğim transtan ancak çıkabilmiştim. Yol boyunca derin düşüncelere dalmış bir aracın içinde olduğumu bile unutmuştum. Suç onundu. Tek bir kelime bile etmemişti ne de olsa.
" Her ne yapmaya çalışıyorsan, sanırım sen bunu yaparken uyuyacağım. "
Yol boyunca toplam üçüncü kez ayırdığı gözlerini üzerime diktiğinde ben hala esniyordum.
" Emin ol uyuduğuna sevinmezsin. Gözlerini aç ve nerde olduğumuza bak. "
Ağırlaşmış göz kapaklarımı sanki kuruyup kalmışçasına açmaya çalışırken her kademede gözüme dolan müthiş manzara nefes alış verişimi hızlandırmaya yetmişti. Bu... kelimelere tarif edilemez görüntü varoluş temalı bir tablo gibiydi. Mükemmeldi.Kapıyı açıp kendimi arabadan dışarı attığımda önümde uçsuz bucaksız uzanan etrafı kavak ağaçlarıyla çevrili gölü izlemeye koyuldum. Bir yanda batan güneş göle muhteşem bir kızıllık katarken, öteki yanda gölde yüzen bembeyaz kuğular sanki birbirlerine büyük bir bağla bağlıymış gibi koordine hareket ediyorlardı.
Şaşkınlıkla açık kalmış ağzımı kapamak aklıma geldiğinde dönüp gözlerim Savaş'ı aramıştı ve onu arabasına yaslanmış halde benim olduğum yönden manzarayı izlerken buldum. Yanına doğru yürüdüm.
"Vayy...Burası da neresi ? "
" İyi vakit geçirmek için ideal bir yer. Beğendin mi ? "
Etrafa bakmaya devam ederken "Beğenmeyen ölsün."Bakışlarını üzerimde gezdirdikten hemen sonra yaslandığı yerden doğrulup ilerlemeye başladığında ben de ardından yürümeye başladım. " Bi planın var galiba?"
Sessizce kafasını sallamakla yetinirken klasik telefon zil sesim kulaklarımda çınlamaya başladı. Bu güzel manzaraya karşı o kadar uyumsuzdu ki irkilmiştim.
Arayan Mert'ti." Nerdesin?"
"Neden ne oldu ki?"
"Berkan..."
" Ne oldu söylesene Mert!"
Hala sessizliğini koruyordu. Bu çocuk beni çıldırtacaktı. Telaşlı halimi fark edip yanıma gelen Savaş da kaygılanmıştı.
"Gidiyor."
Duyduğum ilk anda anlam verememiştim. Sadece ona bir şey olduğunu zannettiğimden bunu duyduğumda içimden derin bir oh çektim.
" Ne gitmesi? Nereye gidiyor?"
" Yanında kim var?"
Mahçup bir şekilde cevapladım. Savaş'la takıldığımın bilinmesi özellikle Berkan'ın çevresini baya ilgilendiriyor gözüküyordu. Herhangi bir şey olmamasına rağmen.
"Savaş."
"Onun yüzünden. Sizi bu sabah karneler alındıktan sonra beraber takılırken falan görmüş. Zaten uzun zamandır ayrıldığınız için bunu düşünüyordu."
"Ne saçmalıyor bu? Sanki aramızda bir şey varmış gibi." Savaş'ın yanından uzaklaşıp sırtımı bir ağaca yasladım. Kısık sesle devam ettim.
"Ona karşı utandırmayın beni. Onun da böyle bir düşüncesi yok."
"Yanılıyorsun."
"Ne demeye çalışıyorsun anlamıyorum. Ne demek yanılıyorum?""Berkan'a engel olacak mısın onu söyle sen."
Lanet olsun. Tabiki olacaktım. Benim yüzümden hayatını değiştirmesine göz yumamazdım. Hem nereye gidecekti? O buraya aitti. Ve ben bunu onun elinden alamazdım.
"Nerde şu an?"
"Evinde."
Aklıma gelen şeyin doğru olmaması için yalvarırken " Hangi ev?"
Bir zamanlar bize ait olan ev olmaması için dua ediyordum. Oraya gidemezdim. Bütün anılarımın depreşmesini istemiyordum.
" Sizinki değil." İçim rahatlamış olsa da oradan hala sizinki diye bahsetmesi beni biraz üzmüştü. Daha doğrusu o günleri hatırlatmıştı.
Telefonu kapatıp Savaş'a döndüğümde her şeyi mahvetmiştim olmanın verdiği mahçuplukla gitmem gerektiğini söylemiştim. Anlayışla karşılamış fakat beni gideceğim yere bırakmak istemişti. Ve daha sonra olanları anlatmam için benden söz almıştı. Nasıl anlatabilirdim?
Eski sevgilim sen ve benden şüpheleniyor,bu yüzden kederlendi çekip gitmeye kalktı nasıl diyeyim? Berkan beni gitgide üzüyordu. Onu hayatımdan çıkarmaya çalıştıkça o,yeni bir vukuatla tekrar karşımda beliriyordu. Oysa o gece tamamen bitmişti. Birbirimizi rahatsız etmeyecektik. Daha doğrusu o beni. Ama sözünde durmuyordu. Beni seviyor muydu yoksa sırf paylaşamama duygusundan dolayı mi böyleydi anlamasam da aklıma takılan başka bir şey daha vardı. Mert ne demek istemişti? Ona Savaş'ın bana karşı farklı düşünmediğini söylediğimde yanıldığımı söylemişti. Bu da ne demekti? Bunu da konuşulacaklar listesine eklemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİSNA
أدب المراهقين"Hani istisnalar kaideleri bozmazdı? " Çocukluğundan beri annesinin yoğun ilgisiyle büyümüş Miray 'ın gerçek dünyaya gözünü açarken yaşadığı hayal kırıklıkları,aşkları,acıları ve hataları... Bunları tekrar yaşamamak için kendine koyduğu kurallar...