Arkadaşlar teknik bir aksaklıktan dolayı bu bölümü daha önce yayınlamam gerekirken şimdi yayımlamak durumunda kaldım. 11. Bölümden sonra bu bölümü okumalısınız. Hepinizden özür dilerim. Sevgiler...
Muayenehaneden çıktığımızda Selin bana biraz yalnız kalmak istediğini söyledi. Gidip sahilde biraz dolaşıp kafa dinlemek istemişti. Ben de fazla ısrar etmedim. Biraz yanlız kalmaya ihtiyacı olduğunu biliyordum. Zaten Berkan'la buluşacaktım. İşte günün ikinci sınavı başlıyordu. Kabul eder miydi,ya da kabul etse de isteyerek mi kabul ederdi bilemiyordum. Umarım ondan bu konuda iyi bir tepki alırdım. Selin'den ayrıldıktan sonra telefonumu çıkarıp Berkan'ı aradım.
"Naber?"diye telefonu açtı. Sesi iyi geliyordu. Bu iyi bir haberdi.
"İyiyim. Buluşalım mı diye aramıştım."
"Önemli bir şey mi var?" nerden anlamıştı bilmiyordum ama bir şey yokmuş gibi konuştum. "Hayır sadece buluşalım. Seninle konuşmam gereken bir şey var."
"Peki. Evimize gel. Ben ordayım."
'Evimize' kelimesi içimde bir kıpırtı oluşturmuştu. Bu çok güzel bir tabirdi. Nerdeyse ona bunun için teşekkür edecektim.
"Peki."deyip telefonu kapattım. Ev şehir dışında bulunuyordu. Bunun için baya bir yol gitmek lazımdı. Üşenmiştim. Bir an telefonda mı söylesem dedim ama bu telefonda söylenecek bir şey değildi. Tabi eğer kabul ettirmek istiyorsam. Aslında ne tepki vereceği hakkında bir fikrim yoktu fakat erkeklerin böyle şeylerden hoşlanmadığını biliyordum. Bu yüzden kabul ettirme fikirleri kafamda oluşmaya başlamıştı.Uzun bir araba yolculuğunun ardından yine manzaraları aratmayan o güzel ormanın içindeki sıcacık kulübeye gelmiştim. Kapıya yaklaşırken bana verdiği anahtar aklıma gelmişti. Çantamı bir yokladıktan sonra onu buldum. Onu kullanmak hoşuma gidiyordu. Sanki bizim evimizmiş gibi. Sadece ikimizin.
Anahtarı tahta kapının anahtar deliğine sokup çevirdikten sonra kapı beklemediğim bir kolaylıkla açılıvermişti. Kapı açılır açılmaz burnuma sıcak çikolata kokuları ilişti. Ayrıca onun parfümü de bu kokunun arasından kendini belli ediyordu. Yavaşça içeri girdiğimde ona süpriz yapmak istemiştim. Bu yüzden sessiz adımlarla hareket ediyordum. Büyük oturma salonuna geldiğimde onu cam kenarındaki sallanan sandalyede oturmuş,sıcak çikolatasını yudumlarken gördüm. Arkası dönüktü. Geldiğimi farketmemişti anlaşılan.
Kapının yanına geri dönüp montumu çıkarıp astım. Salona geri döndüğümde onun yanına doğru ilerleyip elimi omzuna koydum. Kafasını bana döndüğünde tekrar büyülenmiştim. Tıpkı daha önce ona baktığımda olduğu gibi. Bana baktı ve gülümsedi. Sonra sıcak çikolatasını masanın üzerine bırakıp beni kucağına çekti. Kucağına oturur oturmaz kollarımı boynuna dolayıp kokusunu içime çektim. Böyle davranarak kendimi reddedilmez kılmaya çalışıyordum. Evet. Beni kendinden ayırıp yüzümü ellerinin arasına aldı.
"Özledin mi?"başımı onaylar gibi salladım. Bunu duyunca dayanamadı ve beni kendine çekti. Dudaklarıyla hafif bir öpücük kondurdu benimkilere. Benden karşılık beklerken "Önce konuşalım."dedim.
Gözlerini devirerek yüzünü benden uzaklaştırdı. "Vücut dilimizi kullanabiliriz."muzipçe gülümsedi ve beni kendine bastırarak üstümde hakimiyet kurmaya çalıştı. Eli belime sarılı haldeyken yüzümü ona yaklaştırdım. Sinsi bir ifade takınarak "Her şey karşılıklı. Beni dinlersen istediğini alırsın."
"İstediğimi vermeyeceğini biliyorum."
Böyle konuşması beni delirtiyordu. Bel aşağı vurmakta birinciydi.
"Saçmalama."
"Tamam anlat bakalım."dedi omuz silkerek. Lafı fazla uzatmamaya kararlıydım. O da bundan hoşlanmazdı zaten.
"Ailemle tanışmak ister misin?"
Afallamış görünüyordu. Biraz duraksadıktan sonra kaşlarını kaldırarak "Bunun bir teklif olmadığını biliyorum."dedi."Evet çok ısrar ettiler. Yani etti,annem."
"Beni kandırmak için buralara kadar geldin sen de."
"Hayır kandırmak değil. Seni özledim ama işin içinde bu da vardı tabi."
"Hayır."
"Nasıl?"
"Bence çok açık."
" Ne olur bi kere de kırmasan beni."
Evet tatlı olmaya çalış bakalım Miray hanım. Bakalım bu inatçı keçiyi kandırabilecek misin?
"Bak ben de meraklı değilim o ortama girmeye. Babamı biliyorsun zaten. Günahım kadar sevmem. Ama mecburum. Sürekli üzerimde bu baskı olacak. Babama kalsa takmaz ama annemin ağızı durmaz. Beni Sevinç hanımın gazabından koru Berkan..."
İyice yalvarma moduna geçmiştim. Kabul etmesini umuyordum. Al tarafı bir iki saat aileme tahammül etmesi gerekiyordu. Çok da bir şey yoktu işin ucunda.
Sözlerimi bitirdikten sonra uzunca bakıştık. Ben onun vereceği cevabı beklerken bir şeyler düşündüğü belliydi. Aklından ne geçiyordu merak ediyordum. Tam suskunluğumuzu bozmaya hazırlanırken benden önce o davrandı.
"Bir şartım var. Her şey karşılıklı."dedi. Beni benim kurallarımla vuruyordu. Gözlerimi devirerek "Neymiş?" dedim. Bence kesinlikle bizimle alakalı bir şeydi.
"Ailene tanışmaya geldiğim gece..."duraksadı ve gülüşünü bozmadan" seninle kalacağım." Bir dakika. Ne demekti bu? Benimle kalmak derken?
"Ne? Nasıl?"
"Çok mu heyecanlandın?" Gülüşü kahkahaya dönüşmeye başlamıştı.
"Hayır. Adam akıllı açıkla şunu."
"Şöyle ki ailenle tanışıp evden gidiyormuş gibi yapacağım. Sonra annenler yatınca beni içeri alacaksın. Seninle kalacağım."
Şimdi anlaşılmıştı. Amacı belliydi. Ölümüme sebep olmak.
"Sen ne dediğinin farkında mısın? Ya annem görürse? Hiç düşündün mü başıma gelecek olanları?"
"Merak etme. Duymayacak." Zevkten dört köşe görünüyordu. Eninde sonunda kabul edeceğimi biliyordu sanki.
"Ne kadar eminsin bundan?"
"Çok. Seni ne kadar seviyorsam o kadar. Düşün yani." Şimdi o beni baştan çıkarmaya çalışıyordu. Kabul edecektim. Biraz entrikadan zarar gelmezdi. Hem annemden kurtulmanın tek yolu buydu. Onu Berkan'la tanıştırırsam sorgulamaları belki biraz olsun son bulurdu. Bu benim için büyük bir sınav olacaktı. Hem annem hem de o gece Berkan'la yaşayacaklarım açısından.
"Benimle mi yatacaksın?"
Çok gizli bir şeymiş gibi sessizce sormuştum bunu.
"Kabul ettin yani."
"Maalesef. Zorunda kaldım."
"İstemediğin bir şeyi sana hiç bir güç yaptıramaz."dedi. Yine bir anlam vardı bunun altında tabi.
"Ne demek o?"
"Beni istiyorsun demek."
Haklıydı. Bunu inkar edemezdim. Ben istemesem annemle sonsuza kadar tartışacak olsam da bunu kabullenmezdim. Ama lanet olsun ki onu istiyordum. Hem de çok.
Hiç bir şey söyleyemeden onu tutup büyük bir tutkuyla kendime çektim. Dudaklarıyla buluşur buluşmaz o da dudaklarını benden esirgememişti. Şimdi delicesine öpüşürken dudaklarımızdan çıkan sesler beni daha da tahrik ediyordu. Az önce yudumladığı sıcak çikolatanın tadını alabiliyordum. Harikaydı.Dudaklarını ayırıp boynuma yapıştırdı. Şimdi boynuma da dudaklarıma yaptığını yapıyordu. Emiyor ve hafif ısırıklar bırakıyordu. Bense mentol kokulu saçlarını parmaklarımın arasına almış çekiştiriyor bir yandan da vücudumla ona baskı kuruyordum. Bu tepkim hoşuna gitmiş olsa gerek beni belimden kavrayıp tuttu ve iyice sertleşen erkekliğinin üzerine oturttu. Bu bende başta afallamaya neden olsa da daha sonra hoşuma gitmişti. Şimdi dudaklarımız tekrar buluşmuş, elleri ise kazağımın içinden vücudumu yokluyordu. Bense yaşadığım muhteşem hislerin etkisiyle boynuna doladığım kollarımla onu kendime iyice bastırıyordum. Artık korkmuyordum eskisi gibi. Ondan bana zarar gelmeyeceğini biliyordum çünkü.
Elleri kazağımın içinden çıkıp kazağımı sıyırmaya başladığında bir anlık duraksadı. Benim isteyip istediğimi merak ediyor olmalıydı. Elimin birini boynundan çekip elini tuttum ve devam etmesi için kazağımı beraber sıyırmaya başladım. Mesajı verdikten sonra ellerim tekrar çekiştirmeye devam etmek istediğim saçlarına gitti. O ise büyük bir arzuyla kazağımı sıyırıp attı. Şimdi yalnızca sütyenle onun karşısında olmak beni utandırmıştı. Fakat o an ben ben değildim sanki. Onu istiyordum. Kendime engel olamıyordum. Utancım bir saniyeliğine varolup sonra kalbimin derinliklerinde kaybolmuştu.
Ateşli bir şekilde öpüşmeye devam ederken yüzü benimkinden ayrıldı.
"Şimdi bir şey deneyeceğiz."dedi. Sesi heyecandan kesik kesik geliyordu. Başımı onaylar bir şekilde sallar sallamaz elleri göğüslerimi buldu. Onları okşayıp sıkarken bana
"Sürtün bana."dedi. Dediği şey kesinlikle yapamayacağımı bildiğim bir şeydi. İstemediğimden değil beceremeyeceğimden. Yüzümdeki kararsızlığı görmüş ona göre beni ikna etmeye çalışıyordu.
"Güven bana. Bir yerden sonra vücudun işini biliyor olacak. Ayrıca şu ana kadar çok iyiydin."
Söylediği sözler bana güven vermişti biraz olsun. Ama sadece biraz. Bu yetmezdi, yapamazdım. Yapamayacağımı anladığında eliyle belimin her iki yanını tutup belimi aşağı yukarı hareket ettirmeye başladı. Bu inanılmaz bir histi. O hareketi tekrarladıkça erkekliğinin yaptığı baskı artıyordu. Bu oldukça hoşuma gitmişti. Bir kaç kez hareketi tekrarladığında bu sefer bunu kendim yapmaya başladım. Beceriyordum. Hem de bana göre oldukça iyiydim. O bunu kendim yapmaya başladığımı farkedince elini belimden çekip göğüslerime odaklandı. Bense artık kendimi kaybetmişçesine ritmine uyuyordum. Bu hissi bundan sonra da yaşamak isteyeceğim kesindi.
Bir aralık durup yüzüme baktı. "Yatağa gidelim."
Oha! Ben bu kadarını istediğimi sanmıyordum. Bu bile benim için oldukça fazlayken bunu nasıl isterdi benden? Kabul etmeyeceğimi bilmiyor muydu? Hem o bunu söyler söylemez aklıma Selin gelmişti. O şu an çektiği acıları 'Hayır'diyemediği için çekiyordu. Ben de bu hataya düşemezdim. Bunu yapmamam gerekiyordu.
Yüzünü ellerimin arasına alıp dudaklarımı sıkıca onunkilere bastırdıktan sonra geri çekildim. Ve kucağından indim. O bana şaşırmış halde bakarken sırıtarak "Bugünlük heyecan bana fazla."dedim. Hayal kırıklığıyla bana bakarken mutfağa gidip kendime bir bardak su doldurdum. Suyu yudumlarken içimdeki yangını söndürüp koşarak onun yanına gitmeyi engellemesini diledim. Ne gündü ama. Bir gün içerisinde birbirine zıt iki duyguyu yaşamak güzeldi. Hüzün ve tutku.Selam arkadaşlar. Takiplerinizi desteklerinizi beklemekle beraber bu bölüm hakkındaki yorumlarınızı da merak etmekteyim. Hemen bu ne kadar da çıkarcı bir yazar kardeşimiz diye düşünmeyin. Voteler yorumlar ve takipler bizi çıktığımız yolda heveslendiren ve mutlu eden şeyler. Altında başka bir amaç yatmıyor yani. Neyse sizi seviyorum.
Bugünkü şarkı köşemdeWillamette Stone - Today
Demi Lovato - Cool For The SumerKendinize çok çok iyi bakın. Bölümler devam edecektir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİSNA
Teen Fiction"Hani istisnalar kaideleri bozmazdı? " Çocukluğundan beri annesinin yoğun ilgisiyle büyümüş Miray 'ın gerçek dünyaya gözünü açarken yaşadığı hayal kırıklıkları,aşkları,acıları ve hataları... Bunları tekrar yaşamamak için kendine koyduğu kurallar...