Uzun bir aradan sonra uzun bir bölüm sizlerle.
Ne demeliyim ki. Zor bir savaş oldu. Herkes bir takımı yere sermek için uğraştı. Doğaçlama bir saldırı düzeniydi. Dişime uygun tek savaşçı vardı sahada. Miles çetin ceviz çıktı.
Omzumdaki morluk onun eseriydi. Cris bir ara zorlanır gibi oldu. Tavanı delip geçmesi ve bütün alev savaşçılarının peşinden gitmesi bizim işimize yaradı.
Toprak savaşcısı Gordon 1.93 boyunda 120 kilo kas yığını bir çocuktu. Sandra için 35 saniyelik bir uğraştı sadece. Ne yaparlarsa yapsınlar biz arındığımız için gücümüze yaklaşmaları hayal olurdu onlar için.
Maç bitti ve koç cris ve diğerlerine aşağı inmelerini söyledi. Bize arkamızdaki boşluğu göstererek gelmemizi işaret etti. Dilini yutmuştu sanki ! "Evet bayanlar" dedi yenilen arkadaşlarımıza.
Gordon "bayan" dendiği için sinirlenmişti. "Arkamdaki arkadaşlarınız size sahada yardım edecek. Ben akıl hocanız olarak bunu uygun gördüm". Haliyle bozuldular. Ama bizim ünümüz biz gelmeden önce yayılmıştı. "Akıl hocanız olarak size ruhsal anlamda birşeyler vermem pek mümkün değil".
"Benim verdiklerimi sizin ruhsal anlamda kendinize entegre etmeniz gerekiyor. Size ilk olarak "havalı" göreceğiniz bir teknik öğreteceğim. Yaralarınız var ve acı veriyor. Bunları hızlı şekilde iyileştirmeyi öğreteceğim".
"Bu konuda ustalaşırsanız hepinizin bildiği çizgi roman karakteri wolverine'e benzersiniz. Bıçaklar için yapabileceğim pek bir sey yok ama. Evet hepiniz enerji üretiminde sıkıntı çektiniz bir zamanlar. Şimdi o halinizi hatırlayın".
"Elinizde dengesiz bir şekilde dolaşan enerji. Yön vermeyi öğrenmeden hemen önce. Yaralarınız eğer küçük çaplı ezilme ve darbe şeklinde olursa …" dedi. Ve adını bilmediğim pyro savaşcısının karnına sert bir yumruk attı.
Cümlesini bitirmeye yeltendi ama sinir hastası olan arkadaşımız elinde ateş oluşturdu. Zaten sayıca üstün olmalarına rağmen ağır bir yenilgi almışlardı. Bir de hocaları onları dövecekmiydi ? "Veya yanık ve benzeri ağır yaralanmalarda" dedi.
Beklemediğim kıvraklıkta çocuğun elini yüzüne götürdü. Yere düşmüştü çocuk. Acı içinde kıvranıyordu. "Şunu demeden geçemeyeceğim. Ateş hasarı için yapabileceğim pek bir şey yok. Yara kalıcı olur ancak yanan derinin etrafındaki hasar gören hücreleri iyileştirebiliriz".
"Bu arada, burada benim patron olduğumu anlamayan var mı aranızda. HALEN !" Herkes yüzü yanan çaresiz çocuğun yanında toplandı. Eva "dağılın!" diye bağırdı herkese."Patronun" bize öğrettiği tekniği uygulamak için bundan daha iyi bir zaman olamazdı.
Dostlarım bana yardımcı oluyordu neyseki. Adını bilmediğim çocuğun acı içinde bağırışları kesildi. Teşekkür etmeden ayağa kalktı ve kalabalıktakilerin omzuna çarpa çarpa uzaklaştı. Cris'e bakış attım ve ne demek istediğimi anladı.
Pyro savaşçılarının başkanı oydu ve hem çocukla hem de koçla bir konuşma yapması gerekti. Herkes bir aradayken "Yarın ve her hafta Salı akşamı toplantı yapılacak. Toplantıdan önce başkanlarınızla sorununuzu görüşün gerekli bulunursa toplantıda görüşülecek ve oylamaya sunulacak" dedim.
İlk sorun belliydi. "Elektirik savaşçıları, benimle gelin" dedim. "Şu an herhangi bir sorunu olan var mı ?" Kimseden ses çıkmadı. "Evet , bende size bir teknik göstereceğim. Savaş anında basit ve düşünmesi kolay konular istemeden düşmana korku verir".
"Mesela element rengi ile uyumlu göz rengi Ne dersiniz gözlerimizin rengini mavi yapalım mı ?". Kimseden olumsuz bir tepki gelmeyince işe koyuldum. Önce ben onlar için yaptım bunu. Daha önce internette gördüğümde insanlar yapmak için günlerini veriyordu.
Bizim için saniyeler yeterdi. Bu sayede kimin biyokineziye yatkın olduğunu belirleyebilecektim. Gözlerim karanlıkta koyu mavi güneşte ise deniz mavisi halini alıyordu.
Gözümü açınca sıranın onlara geldiğini anladılar. Elimi şıklattım ve hepsi gözünü kapattı. Harold korku ile açtı gözlerini. Bu ani irkiliş hepsini korkuttu. Beni de tahmin etmekten dahi korktuğum şeye yakınlaştırdı. "James arkanda biri var " dedi.
Elimle sakin olmasını işaret ettim. "Madem arkadaşımızın başına geldi anlatayım madem. Birazdan sizde babamı görebileceksiniz. Ve şunu belirtmem gerek Harold. Duru görü yeteneği bahşedilmiş sana. Merak etmeyin. Hepinizde zamanla gelişir. Ama arkadaşınızda doğuştan gelen bir özellik. Öncelik duru görüde o zaman".
Onlara nasıl yapılacağını ve ne olursa olsun görecekleri şeylerden korkmamalarını söyledim. Çabuk kapacaklarını tahmin ettim. Babam onlarla sohpet etmeye başlamıştı. Kaç deniz mili ötede olursa olsun onun buraya , bizim yanımıza gelmesi duru görü sayesinde oluyordu.
Hepsiyle tanıştı. Onları bu âlemde tutmak gerçekten zorladı. Küçük çocuklar gibi ordan oraya zıplamaları bir süre sonra sinir bozucu olabiliyor. Onlara fazla uzağa gitmemelerini , kaybolabileceklerini tembihledim.
Bebek bakıcısı olmuştum şimdi de ! Bunun bir sonraki aşamasının Astral seyehat olduğunu belirttim. Buraya gelmişken göz renklerini de değiştirebilirlerdi. Nitekim işe yaradı.
Hepsi babama "hoşçakal" dedi ve gözlerini açtıklarında rengi maviye dönmüştü. Bir süre sonra geçecekti ama normal insanlarda 1.5 saat olan bu süre bizde 1.5 aydı. Bugünkü dersimiz bitmişti.
Benim hocam bana nasihat vermek için hapishanedeki koğuşundan bu devasa adaya gelmişti. Onunla biraz sohpet ettikten sonra akşam yemeği için ateşin başında toplandık. Yarın toplantı olacağını yineledim.
Daha sonraki 3 gün savaşlara hazırlanacaktık. Duru görü olayını kavramış olan savaşçıların Eva ile olan ilişkimi öğrenebilme ihtimalleri sinirimi bozuyordu. Koçun kulağına gidince kulağımızı keseceğini düşündüm.
Abartıyordum belki ama tepkisi pek iyi olmazdı. Şimdi gelecek ile ilgili görüşlere ihtiyacım vardı. En son gördüğümde babam kanlar içindeydi. Bu sefer ne olacak diye düşünmeden edemedim. Konsantre oldum ve olaylar başladı. Merkezdeydik galiba. 4 gün sonra olacak karşılaşmalarda bizim takım çıkmadan hemen önceydi.
Etrafa baktım. Zihnim neden beni buraya getirmişti ? Burada ne aksilik çıkabilir diye düşündüm. Her yer sarsıldı. Yine o ses "beni bul" diye bağırdı. Duru görüme bile girmiş olan bu adamı bulmam gerekti artık.
Sarsılmanın sebebi Manhattan da bize saldıran grupla aynıydı. Karanlığın egemen olduğu yerden gelmiş olan bu savaşçılardan başları olduğunu tahmin ettiğim bana doğru yöneldi.
Amacı öldürmek değildi bunu anladım. Daha sonra beni çok şaşırtan olay gerçekleşti.
Adam kolumdan tuttu ve "Annene gidiyoruz" dedi…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİNEZİ [1. KISIM][TAMAMLANDI] #Wattys2017
Science FictionBilim kurgu olamayacak kadar gerçekçi, genç kurgu olamayacak kadar kanlı bir hikaye. Keyifli okumalar !