17. Bölüm

71 14 0
                                    

Merhaba, yeniden. İleride bu kayıtları yazıya döküp kitap haline getirmeyi çok isterim. Hayatta kalabilirsem tabii. Söyleyebileceğim tek şey var. Bugün de ölmedim !

"Ne gün ama" diyeceğim bir gün daha geçti. Bir önceki günden daha hareketli geçen günlerden nefret ediyorum. Bu kaydı bilmediğim bir mekandan ,  annemin yanından yazıyorum.

Evet onun yanından. Bugünün tarihi 12 yi geçmediyse Şampiyona'nın yapıldığı gün 27 Temmuz. Hava geldiğimiz yerden , adadan daha sıcak şüphesiz. Coğrafya bilgimi zorlayarak iklim ile ilgili tahmin yürütmeye çalıştım.

Başarılı olmam mümkün değil. Arap yarımadasında bir yerdeyim. Bir tek o kesin. Çöle yakın veya çölün içinde bir yer. Bu kadar kuru bir yerde yaşam zor. Hadi sizi bu günün sabahına , muhteşem adamıza götüreyim.

Yıkılmış evimiz. Kumsaldaki büyüklü küçüklü çukurlar. Yanan birkaç ağaç ve is kokusu. Ev sahibi olarak ilk karşı koyuş ve kimin olduğunu bilmediğim kan izleri. Buraya geri geldim.

Babamla saatlerce konuştuktan ve birkaç gün dinlendikten sonra. Merkezdeki yataklar daha rahat oluyor. Sırt ağrısı çekmeden uyandığım nadir günlerden. Dün yaşananlar gözümün önünden geçerken ayaklarım beni Jason'ın odasına götürdü. Dün zihnen çöküntü yaşamış tek kişi vardı.

Belki de bu yüzden buraya gelmiştim. Vücudunda yanık izi yoktu. Birkaç gün sonra öğreneceği teknik hayatımızı kurtaracaktı ama şu anlık çöküntü içinde boşluğa bakıyordu. Bu anlamsız bakış beni korkuttu. Yakasına yapıştım ve kendine gelmesi için sarstım.

Bu işe yaramamıştı.

Çok da sert olmayan fakat vurunca çok güzel ses çıkaran tokat kendine getirdi , veya sesi. Benim orda olduğumu yeni görmüş olacak ki tam hoşgeldin diyecekken çok geç olduğunu fark etti. " neyin var senin ? " diye sordum.

Önce başını salladı. Cevap vermeyecekti. Sonra ona söylemesi için sert bir bakış attım. Anlatması gerektiğini biliyordu. "Ateşlerin içindeyken. Oradayken babamı hatırladım. Cenazeden beri onu düşünmedim".

"Düşünmek istemedim belki. Biz buraya şampiyon olmaya gelmiştik. Hayallerimiz vardı bizim de. Bu hayalleri yeşerten sendin. Mahçup etmemek için daha iyi olmalıydım. Ateşler içinde beklerken kurtatılmayı".

"En kötüsü de babamın bana "kalk ve savaş !" diyerek bağırmasıydı. Onu dinleyemedim. Sözleri bana emir gibi geliyordu ve ondan sonra emre itaatsizlik başladı bende. Sanki onun bıraktığı şeyler bir bir gidiyor gibi." Bu gerçekten ağır olmuştu.

Böyle bir tepki vereceğini düşünmemiştim. "Ha bu arada. Simulelerde karşılaştığımız sert çocuk , Miles. Bilinci açıldı sonunda." Evet o çocuk ölüme kafa tutan, gözlerinden nefret saçarken bir o kadar da soğukkanlı şekilde hareket eden Miles.

Bu onu en iyi tanımlayan cümle olsa gerek. Tıpkı su gibi. Gerektiği zaman tazziği ile can yakan , gerektiğinde ise yumuşaklığı ile dinlendirici etki yapan su . Ben nasıl kendi elementim ile bütünleşmişsem o da aynısını yapmıştı.

Jason onu örnek almalıydı. Onaylar bir şekilde başımı salladım ve yanlız kalması gereken Jason'ın yanından ayrıldım. Aklımda Eva vardı fakat önce Miles'ı görmem gerekti. Odasına girdiğimde Jason dan farklı bir şey bulamadım.

Boşluğa bakmak bu aralar moda olmalıydı. Tek fark hafıza kaybı idi. Hatırladığı şeyleri hatırlamak istememesi. Doktor latince birşeyler söyledi ama anlamadım. Adını koymuşlarsa çözümü de olmalı diye düşündüm.

Bunu ancak kendisinin yapabileceğini açıkça belirtti doktor. Gördüğü şeyler neydi kimbilir ? Odasından çıkmak üzere adım atmaya başlamadan hemen önce bana baktı. Sonra gözleri büyüdü. Korku filminde görseniz kalp krizi geçirmeniz muhtemel olurdu.

Bana dünyanın en pislik hayvanıymışım gibi bakıyordu. Neler olduğunu birkaç gün içinde anlayamamıştım. Çok sonradan 3 kadim savaşçı dan kaynaklanabileceği fikri aklıma geldi. Bu bana nasıl baktığını da açıklar nitelikteydi. Son olarak Eva'nın odasına geçtim.

Beni görünce gözleri doldu. "Bize saldırılar james. Neler olduğunu anlamadan. Meditasyon yaparken nasıl olurda onları göremem ? Bir anda geldiler. Benim görüşüm de bi anda gitti. O beyazlı adamlar olmasa neler olurdu ? Bayıldıktan sonra onlar gelmiş. Ya onlar gelmeseydi ?"

"Ya ölseydik ?"

"Şşş tamam. Herşey geçti. Bütün sorunlar halloldu."dedim. Ne kadar da çok soru soruyordu ! Sinirleri cidden çok bozulmuştu. Bu saldırı onu çok etkilemişti. Savunma olarak güçlü olduğumuzu düşünen biz , ışınlanma ile ilgili çözüm bulamamıştık.

Önlem alınabilirdi pekâlâ. Kamplar sahil kenarlarından merkeze doğru çekildi. Yeni yaşantımız mağara içinde olacaktı. Daha tropik ve daha eğlenceli günler bizi bekliyor olabilirdi. Herşey bitti. Geceyi beklemeye başladım.

Bu gece olacaklar hakkında kötü hissetmem 6.hissimin ne kadar da kuvvetli olduğunu gösterdi. Milesın yanında durmam gerektiğini düşünüyordum. Akşam 9 gibi olmalıydı. Yavaş yavaş uykum gelmeye başlamıştı. Esnemelelerim bunun habercisi oluyordu aslında.

Daha sonra Miles irkildi ve kötü bir rüya görmüşçesine uyandı. Kan ter içinde olması iyiye işaret değildi. Miles "geliyorlar" dedi. Daha sonra mağaranın tavanı karardı.

İçeriye daha önceden duru görümde olan yaratık-insan birleşimi bir şey girdi. Yine aynı kelimeler ve aynı surat ifadesi.

"Annene gidiyoruz "…

Not:ekteki Dokhrun .

KİNEZİ [1. KISIM][TAMAMLANDI] #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin