20. Bölüm

61 14 1
                                    

"Bırakın bunu yapayım. Onun için , intikam için. O benim korumam altındaydı efendim. 10 yıldır. Ve ben ne yaptım ? Onu koruyamadım. Bana verdiğiniz görevi layıkı ile yerine getiremedim. Bunun için çok üzgünüm".

"Tamam. Bunu yapmana izin vereceğim Daniel. Seninle hemfikirim. Yapılanlar cezasız kalmamalı." İşte bu babam ve beni koruduğunu odaya girince öğrendiğim Daniel. Aralarından sıyrılıp bana tanıdık gelmesinin bir sebebi olmalı diye düşünüyordum.

Bunca yıl benim ve halamın başına bir iş gelmemesinin yegane sebebi oydu. Babam hapisteyken bizi koruyan biri vardı. 2 sene öncesine kadar. Korunacak bir kişi kalana kadar… Merhabalaştıktan sonra üzerimdeki şaşkınlık az da olsa kalktı.

Bana dönüp " James ben Daniel amcan. Beni etrafında birkaç kez gördüğünü biliyorum. Sana bunu yapanı bulmak yeni görevim . Görüşmek üzere. " Son sözlerinde kaygı vardı. Geri dönemeyecek gibi. Çıkarken beni selamlaması beni büyük biri gibi hissettirdi.

Hanedan mensubu ve çok nüfuzlu insanlara böyle selam veririlirdi. Halen kendim hakkımda bilmediğim birkaç nokta olması umrumda değildi artık. Zaman gösterecekti ne de olsa. Klasik bir şekilde yok oldu ortadan. Onu birkaç dakika sonra gökyüzünden kumsala doğru çakılırken izleyecekti gözlerim.

Babama meraklı gözlerle baktım. Bilgilendirmesi gereken konular olduğunu biliyormuş gibi konuşmaya başladı. "Daniel seni korumak için gönderdiğim üstad. Benden daha iyi. Benden daha güvenilir biri. Randy'yi gençken tanırmış. Bu bize artı sağlayacaktır. O kendini feda etti. Bunu durdurmak için. " .

Dışarıda bulutlar kimin için ağlıyordu? O zaman anlamamıştım. Cama düşen taneleri saymak isterdim önceden. Zaman daha çabuk geçerdi. Aniden kırmızı ışıklar yanmaya başladı merkezde. "Ters giden birşeyler var" dedi babam. Biz daha anlamadan ne olduğunu. Cris odaya girdi ve telaşlı bir şekilde "neler dönüyor burada?"dedi. Duru görü sayesinde yukarıdan , çok yukarıdan düşen birini gördüm.

Bu , bana yapılan işkencede kullanılan teknikle aynıydı. Ama 1 kişi vardı havada. Cris de görmüş olacak alevlere büründü bir anda. Kumsala doğru koşmaya başladım. Crisi havada görünce rahatladı içim . Düşen her kimse kurtaracaktı. Adama çok yakınken duvar gibi birşeye çarptı. Cama çarpıp yalpalayan sinek gibi.

Gözlerim beni yanıltmıyorsa bu Randy'den başkası olamazdı. İşkencede birebir gördüğüm şeyler oluyordu. Biri diğerinden bu tekniği öğrenmişti . Üstad Daniel ortaya çıktı ve yakasından tuttu. Havada ona yumruk atarken hiç durmayacaktı sanki.

Beyaz kostüm griye dönmeye başladı. Daha sonra kulakları sağır eden biçimde yere çarptı Randy. Bu ateş üstadının geçemeyeceği bir bariyerdi evet. Ama hangi güç karanlık maddenin yıkıcı gücüne karşı koyabilirdi ki ? Zaten kapalı olan hava işime daha çok yarıyordu.

Bariyerden zorlanmadan geçtim. Randy yine gülümsüyordu. Haklı olduğunu bilirmiş gibi. Yüzü kan içindeydi. Kavgada böyle bir tavır takınsa "komik birsey mi var lan ? " diyip daha çok dayak atarlardı kesinlikle. Nitekim öyle oldu. Daniel vurdukça vurdu. Durması için yanına gittim.

Omzundan tuttum bana dönük olan yüzü dehşete kapılmamı sağladı . Kafasını çevirdiğinde gözlerinin simsiyah olduğunu gördüm. Sadece " gücü hissedebiliyorum ! " dedi. Daha sonra göğsüme attığı yumruk beni bariyere kadar gönderdi. Duvara çarpmıştım sanki. Başım dönerken görüşüm eski haline gelmeye başlamıştı. Randy ayağa kalktı ve " ders 2 evlat.

Senin için hayatını feda edenlerin ölümünü izlemek". Tüm bunların benim gözümün , herkesin gözünün önünde olsun diye gelmişti buraya. Herkesin benim suçum olduğunu bilmesi için. Bilerek dayak bile yemişti. Bu adam iyi biri olsa öğretmen olurdu ! İçinde birşeyler öğretme isteği olan , bunu da hiçbir konuda fedakarlıktan kaçınmadan yapan orta yaşlı ama saçları beyaz adam.

Ağzını ve sol gözünü örten bandana yere düşmüştü. Daniel bana bakıp " Üzgünüm , seni koruyamadım çocuk " dedi. Randy ilk kez korkmuştu belki de. Bu son kez kez olacaktı. Kendine saldırmak için üstüne doğru koşan Daniel ' in bunu yapacağını tahmin etmemişti. Bilmediğim bir dilde birşeyler dedi Daniel. Daha sonra ying yang gibi birbiri içine giren siyah ve beyaz rengini gördüm.

Birkaç saniye sonra ikisi de kayboldu. Birdaha görüşmemek üzere gittiler. Babam bundan bahsediyordu. Daniel kendini feda etmişti. O aklımda hep fedai olarak kalacaktı. Hayatımı koruyan ve kurtaran adam. Sinir katsayım giderek artıyordu.

Kaçıncı candı ölümüne tanık olduğum ? Randy tehditi ortadan kalkmıştı. 2 büyük ders verdikten sonra... Arkadaşlarıma ve babama hiçbir açıklama yapmadan ortadan kayboldum. Onu bulmak için yola çıktım . Sonunda isteği kabul olacaktı. Onu bulacaktım...

Artık astral seyehatte bir üst seviyeye çıkmış bulunmaktayım. Rüyalarımda gördüğüm adamı düşündüm sadece. Sonra onun yanındayım. Konumumu belirlemek için bulunduğu karanlık odadan çıkmam gerekirdi. O ise elini kaldırdı. Benim odada olduğumu bilirmiş gibi. Masada yazan yazıyı gösterdi.

Okuyacağımı bilirmiş gibi. Evet kağıtta adresi yazıyordu. Bu muhteşem deneyimden çıkmış vaziyette onun yanına gitmeye hazırlanıyordum. Yanıma telefonumu aldım. Çaresiz kalırsam telefonu kullanacağım. Elektrik çekmek için. Zira gittiğim odada etrafı aydınlatan pek birsey yoktu. Gaz lambaları dışında.

Penceresi olduğunu da hatırlamıyordum. Bu sefer habersiz gitmeyecektim. Eva'ya yapacak işlerim var dedim ve soru sormasına izin vermeden adadan çıktım. Sorular ona yöneltilecekti , her ne kadar bu durum sinirini bozsa da. Benimle ingilizce konuşması içimi rahatlattı.

Her zamanki gibi , rüyalarımda olduğu gibi ağzı hareket etmiyordu. Onu görünce aklıma uzak doğu keşişleri geldi. Saçı kazınmış olmasa da onların ettiği yemini etmiş bir hali vardı. Bu yemini edip etmediğini merak ediyorum aslında. Bu düşünceler beni sararken ilgimi çeken , gözbebeklerimin büyümesine yol açan bir soru sordu.

" Yeniden doğuşa inanırmısın ? Bahar gibi yeniden doğmaya." Ne saçmalıyordu bu adam ? Belki de kafamı karıştırmak istiyordu. Tehditlere açık hale gelmem için. "Kafandan o kirli düşünceleri at. Vakti geldiğinde zihin okumayı öğreteceğim sana. Bunu yapınca göreceksin.

Aklımda bir gram kötü fikir olmadığına." Vay be ! Adam şiir gibi konuştu. Günlerden 21 Mart olması ile alakası var mıydı?  Bu konuda araştırma yapmam gerekti. O , o an bana Türk olduğunu söyledi. Bugün baharın yeniden doğuşuymuş. Ve yıllar yılı gelen ülkülerinin son bulduğu gün. Görevlerinin bittiği gün.

Adres neydi ? Nereye gelmiştim. Çin ? Tabiki Çin. Burası Türk tarihinin önemli yerlerinden biri olmalıydı. Bana söyledikleri ne kadar da cahil olduğumu kanıtlar nitelikteydi. Bir piramitin içindeydik.  Merkez odaya 2 oda ötede. Sırtında ok olan iki adam girdi odaya.

Beni görünce silahlarına davranacak oldular. Onları durdurmuştu. Emir almış şekilde selam verdiler ve odadan çıktılar.

"Hazırlıklar bitti. Bugün , Yüce hanımız Mete Han'ın yeniden doğduğu gün. Ve bunu sen yapacaksın "…

KİNEZİ [1. KISIM][TAMAMLANDI] #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin