19. Bölüm

60 14 0
                                    

Sabah daha rahat bir şekilde uyandım. Başucumda Miles beklemekteydi. Daha ona soracağım sorulara başlamadan kalkmamı işaret etti. Kahvaltı yapılacak odaya doğru yöneldim.

Ben Miles ve annem. Olaylar ne kadar da hızlı gelişmişti ! Kahvaltıya başlamadan önce annem küçük bir konuşma yaptı. "Şimdi kahvaltı yapalım. Sonra uzun uzun konuşacağız".

Durmasını işaret parmağım ile belirttim. "Babam ve diğerleri. Onlar iyi olduğumu bilmeli"." Miles zaten yarın gidecek ve senin benim tarafımdan kaçırıldığını söyleyecek " dedi annem.

Ve ekledi " ajan olduğunu söylemeyecek tabii ki ". Yemek yenmişti. Tok karınla girdiğimiz geniş oda 1700'lerden kalma gibiydi. 3 koltuk muhteşem bir şekilde birbirine eşit uzaklıkta konulmuştu. Galiba simetri hastası olan biri vardı odada.

3 koltuk gördüğüm an Miles da bizimle yiyecek sandım. Daha sonra şamdandan kayan gölge Miles olmadığını ispatladı. Adam elini şıklattı ve masaya yiyecekler yağmaya başladı. Yanağınının sağ tarafındaki kesik kulağına kadar uzanıyordu.

Bu adamı daha da ürkütücü hale getiriyordu. Bana zorlama bir gülüş attı. Ve " sen james olmalısın " dedi. Oda karanlık hale geldi. Mumlar sönmek üzereydi.

Sezgilerim çok kuvvetli olmasına rağmen o adamı göremedim. Ortaokulun sonunda izlediğim animedeki bir karaktere çok özenmişti hatta öyle ki lens olduğunu tahmin ettiğim sol gözü birebirdi. Bu karakter çizgi filmden fırlamış gelmiş deseler hemen inanırdım.

Ama karanlık hava aradaki büyük farkı ortaya koyuyordu. Burun deliklerine kadar siyah bezle kaplı ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı. Saçları ! Lanet olsun beyaz saçları sola doğru dikik ve muhteşemdi.

Çizgi filmden sempatimi kazanan hatta en sevdiğim olan bu adama sarılmamak için kendimi zor tuttum. Hatta bir ara " arigatto takashi sensei "diyecektim. Bu konuda kısmen hakıydım. O benim hocam olacaktı. Kahvaltıyı bitirdik ve annem " o senin yeni hocan , karanlık madde ustaları arasında en iyisi " dedi.

Bir ara yeni alınan köpeğe isim koyma telaşında olan küçük bir çocuk gibi " adı takashi olsun mu " diyecektim. Usta güldü. " Çocuk fazla mutlu. Elinden önce bunu almam gerek " dedi. Bu da zihin okuyabiliyordu !

Ensemdem ilkokulda dayak yediğim zorbalarla aynı edayla tuttu. Eskileri hatırlatan biri daha. Daha sonra büyük ve fazla aydınlık olmayan bir yere girdik. Adamın hareketleri değişmeye başlamıştı. Daha çok bıkkınlık ve aynı şeyleri tekrar yapmak istemeyen insanlar gibi.

Yapacağı şey neydi ? Merakım 10 saniye icinde geçti. Bana baktı. "Ders 1. Değer verdiklerin ölür. Ama gözlerinin önünde. Bunu tekrar yaşayacaksın james". Kendini karanlığa hapsetmiş adam ile birlikte güneşe çıktık. Çöle ve yakıcı güneşe. 8 ışık hüzmesi birden oluştu. Daha sonra hepsini geçen bir büyük daha.

Çölde kumların ortasında bir tarafta ben ve üstad , diğer tarafta babam ve ekibi. Tamamen beyaz giyinimli savaşçılar. Üstad başını salladı. Galiba onay almıştı. Ellerini iki yana açtı ve "Ne zaman geleceksiniz diye bekliyordum. Şimdi 1.dersin sözlüsünü yapalım.

Evet james , 1. ders neydi ufaklık ? " bunu der demez en önde duran aydınlık savaşcısı duraksadı. "Yeter artık Randy ! Kuralı çiğniyorsun. Savaş mı başlatmak istiyorsun ? Randy güldü. "Savaş zaten başladı " dedi. Yerden yükselişini gördüm.

Babam ve 8 savaşçı saldırı hazırlığına geçtiler. Babam bana baktı ve herşeyin yolunda olacağını gözleri ile işaret etti. Savaşmaya başladılar. Üstadlar bir bir yere düştü. Babam aralarından birini beni eve götürmesi için yollamıştı. Yanıma geldi ve elimden tuttu.

Eve gidiyorduk. Bikaç saniye süren sevincim üstadın karnından kıyafetime kan sıçraması ile son buldu. Ağzından kan gelirken o arkasını döndü. Randy'yi tuttu ve yok oldular. 10 saniye sonra havada gördüm onları. Yere çakılırlarken Randy uyandı ve üstadın yakasından tuttu.

Onu yere öyle hızlı çarptı ki yerde krater oluştu. Görseniz meteor mu düştü dersiniz. Yere düşen üstadlar yaralı halde kalktı. Hepsi kuma gömülü olan üstadın yanına gitti. Daha sonra 4 kişi daha aramıza teşrif etti. Dostlarım beni savaş alanında yanlız bırakmamışlardı.

Onlar geldiğinde arkam dönüktü. Vahşet ve kanı gören arkadaşlarım çok şaşkındı. Arkamı döndüm ve … Ettiğim küfürlerin ve nefretin haddi hesabı yoktu. Randy kahkaha atarak bekliyordu." Şimdi sınav zamanı " dedi. Ellerim ve ayaklarım bağlandı. Bütün hücrelerim hatta.

Onların gözlerine bakarken ölümlerini izlemek ? Babam zaten yerdeydi öldü mü yaşıyor mu bilmeden onların acı çekerek işkence görmelerini izledim. Gerçek nefret noktasına hayatımda 2.kez ulaşıyordum. Birincisi annemin ölümü ikincisi doslarımın ölümü.

Daha sonra Eva acı içinde kıvranırken Randy eline kapkara bir kılıç aldı. Babamın saçından tuttu ve kafası ile gövdesi birbirinden ayrıldı. En son "hayıııır" diye bağırdımı hatırlıyorum. İşte o an zincirlerimi kırdım ve babamın yanına koştum.

Karanlık madde yardımı ile çıktığımı anladım. Herşey yavaşladı ve karardı. Daha sonra kahvaltı masasında dejavu yaşadım. Randy anneme " Çocuk fazla mutlu. Önce bunu elinden almam gerek" dedi. Biraz bekledi ve " testi geçtin james. Aferin A+ ."."Ne oluyor yine" dedim ve bir ucundan tuttuğum masayı kaldırıp attım.

Bunu normalde yapmam imkânsızdı. En büyük yardımcı karanlık madde olmuştu. İstemeye istemeye bunu yapmıştım ve büyük tecrübe edinmiştim. Annem " James istediğim herşeyi yaptın. İstersen dilediğin kadar kalabilirsin fakat arkadaşlarını çok özlediğini biliyorum. Özgürlüğünü daha fazla elinden almayacağım.

Ama seni herzaman görmek istediğimi unutma. Arada yine bana gelirsin ve hasret gideririz. Şimdi gidebilirsin dedi ve sarıldı. Anne şevkati biraz önce olan vahşeti bir an olsun unutturdu. Randy geldi yanıma ve " eve gitme vakti ufaklık. Sana ders vermeye devam edeceğim " dedi ve düşünerek parmaklarını saydı "yaklaşık 8 ders."

Adaya , götürüldüğüm odaya tekrar geldim. Karşımda 4 dost ve Miles. Arkalarında babam duruyordu. Ağlamaya başladım. Yanıma gelmelerini istemedim. Karanlıktım ben. Virüs veya kanser yada olabilecek her kötü şey. Bir ders yanında bonus gelmişti. Her baktığımda ölü hallerini hatırlayacaktım...

Kâbus gibiydi. En kötü kâbus. Babam hemen anladı. Damarlarımda gezen karanlığı. Çıkarıp atmak istemişti bir an. Acır gözlerle bakarken gözlerime. Bütün ışıklar patladı. Bunu ben istemiştim. Karanlık artık huzur veriyordu.

Beyaz el beni tuttu ve uykuya daldım. Yine lanet uykumda o adamı gördüm. Bu sefer birkaç kelime daha etmişti. Bu da hayli ilgimi çekmişti. "İçindeki söküp alabilirim".

Rüyadan uyandım. Artık onu bulmalıydım. Vakti gelmişti...

KİNEZİ [1. KISIM][TAMAMLANDI] #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin