13.Bölüm

98 19 0
                                    

Polis arabasından gelen kulakları sağır eden siren sesi... Cris'i alıp götürüyorlardı. Biraz önce vahşetin olduğu yerden. Komutan , bizi askeriyeden emekli olmanın verdiği avantajdan faydalandırarak siyah bir cipe bindirdi.

Polisin ve askerin karşı karşıya gelmesi yeni bir skandal ortaya çıkartabilirdi. Neyseki yüzbaşı ağırdan aldı işi. Nefsi müdafaa olduğu için crise ceza veremezlerdi.

En azından öyle sanıyordum. Bu düşüncelerle uyandım karanlık gecede. Dün olanların farklı bir versiyonunu yaşamıştım biraz önce. Odanın karanlık köşesinden çıkan adam korkmama neden oldu.

Benle konuşurken birşeylerin ters gittiğini anlamalıydım. Evet konuşuyordu benimle fakat sorun, ağzının hareket etmemesiydi.

Vücudum çoktan onun kontrolüne geçmişti. Bu bir efsaneydi. Ve efsane tam karşımdaydı. Telekinezi yapan birinden bahsetmişlerdi evet. Ama herkes onun varolmadığına inanıyordu.

Bende dâhil. Belki bunlar rüyaydı yine. Rüya içinde rüya görmek gibi . Bunları düşünürken bir yandan da adamın sözlerine kulak vermeye çalıştım. Yüzümü hissedemedim bir ara.

Karıncalanma değişik bir hal almıştı vücudumda. Ve yine o kelimeler bende,benliğimde, bedenimde yankılandı.

"Beni bul".

Evet uyandım. Gördüklerimin rüya olduğunu tahmin etmiştim.

Ne de olsa hayal kurmakta zorlanan bir çocuktum. Bu kadar detaylı hatırlamıyordum hiçbirşeyi. Bu rüya olması için yeterdi. Saat akşam 6 olmuştu neredeyse. Yemek vaktine hızlı bir geçiş yapmak için yaptığım şekerleme işe yaramıştı.

Yemekte yüzbaşı bizimle önemli bir konu hakkında konuşacaktı. Arkadaşlarım arasında gezen korku ve merak karışımı duyguyu hissetmem bende bu düşünceleri uyandırdı.

Herkes masaya oturdu. Yüzbaşı derin nefes çekti içine. Söyleyecek çok şeyi vardı oysaki. Yarınlar için bize vereceği tavsiyeler boğazında düğümlendi.

İçeri atılan sis bombasının boğazı yakan kokusu …

İçeri giren profosyonel olduğunu tahmin ettiğim 1 manga asker. Başımızdan tutup mutfaktaki cam masaya vurduklarında herkes bayıldı. Cam masa da kırıldı hâliyle.

Gözlerim kapanırken yüzbaşının yemek yediği çatalı kafasını tutan adamın siyah bereden dolayı kapalı olan boğazına saplayışı kıyafetime kan sıçramasına sebep oldu. En son hissettiğim bu sıcak kandı. Daha sonra her tarafımdan çıkan elektirik dalgaları vücudumda hissizlik oluşturdu.

Cris bayılmamıştı anlaşılan. Ona daha önceden mutfakta ateşe dönüşmemesini söyledim. Şimdi mutfaktaki tüpün patlaması odadaki herkesin ölmesine sebep olurdu. Cris zaten kırılmış olan pencere camından dışarıya çıktı. Kapıdan çıktığı an vücudu alev aldı ve hızla göğe yükseldi.

Burada olması tehlike teşkil ediyordu zaten. Bunlar olurken yüzbaşı 3. askeri de indirdi. Hani derlerdi de inanmazdım. O an insan hiçbirşey hissetmez diye. Vücudundaki 3 mermi izi sayılabilir düzeydeydi. Kim bilir başka neresine mermi yemisti.

Cris dışarıda bekleyen askerleri alt ederken keyif almıyordu. Arkadaşları içerideydi. En güvenli yer dedikleri yere asker çıkarma yapmıştı. Asker olup olmadıklarından emin değilim. Paralı asker de olabilirler.

Kontrolü bir kez daha kaybettim.

Bunu odada çokça bulunan elektronik eşyalar yaptı. "Ellerini Eva'dan çek !" diye bağırdım askere. O halen Eva'nın başını tutmaktaydı. Verdiğim elektirik maalesef öldürücü düzeydeydi. Kendime hâkim olamıyorum içimde elektirik gezerken.

Kafama yediğim dipçik bir anda gözümün kararmasına sebep oldu. Yüzbaşı bana bunu yapan adamı haklamak için içinde kalan son gücü kullanarak yere düşen cam parçalarından birini adama fırlattı.

Bu odada bulunan insanlardan aralarında oğlu olmasa belki farklı davranırdı. Evet bizi korumak için kanın son damlasına kadar savaşırdı. Ama kanının son damlası akalı çok olmuştu.

Bu yavrusunu korumak için içinde bulduğu enerjiden kaynaklanıyordu. Doğadaki nerdeyse bütün canlılar gibi. Bunun rüya olmasını istedim. Herşeyden daha fazla. Uyandığım hastane odası bunun tersini kanıtlar nitelikteydi.

Ayağa kalktım ve vücuduma bağlı olan kabloları ve damar yollarını söktüm . Kollarımdan akan kanları takip ederek beni bulmak çok da zor değildi. Yüzbaşının yoğun bakımda olduğunu kapıda merak içinde bekleyen arkadaşlarım sayesinde anladım.

Cris yoğun bakım kapısını yumrukladı. Bir ara kırılacak sandım. Biz ne yapıyorduk böyle ? Dünya şampiyonu olma yolunda temiz hayallere ilerlemek bu kadar zor muydu ?

Başımıza gelenler sonunda büyükleri harekete geçirdi. Bütün devlet başkanlarının kabul ettiği anlaşma ile bir adaya gidecektik.

Bu ada bizim evimiz olacaktı bir süre. Yüzbaşı uyandıktan sonra gidebilirdik tabii ki. Ama o hiç uyanmadı. Jason ' ın annesi hiçbirzaman onun gitmesini istemedi. Zaten hayatının aşkını kaybetti bu yolda. Oğlunu da kaybetmek istemedi bu yolda. Biz ikna ettik zar zor.

"Bize saldırmaya çalışan insanlar tüm dünyaya saldırmaya çalışır" dedik. İstemeye istemeye kabul etti bunu. Çok geç olmuştu yüzbaşı için. Başkası da ölmesin diye yapılmıştı bu yasa.

Ve yasaya yüzbaşının adı verildi. Biz, bizi nelerin beklediğini bilmeden Pasifikteki o adaya doğru yola çıktık  …

KİNEZİ [1. KISIM][TAMAMLANDI] #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin