21. Bölüm

63 14 1
                                    

Odaya girdiğimde tam ortasında bir mezar içinde de beden vardı. Bu bedenin kimin olduğunu biliyordum. "Ne yapacağım ? " dedim. Sakin olmamı işaret etti elleriyle. Ama ağzından dökülen kelimeler aksini ifade ediyordu.

"Onu geri getireceksin. Ölümden dönmesi için. Senin kurtuluşun için. 3 üstadı yenebilecek yegane kişi o. Hânımız , hakanımız Mete. "Bunu nerden bileceğim ?" dedim. Kafasını haksız olduğumu düşünürcesine salladı. "O , yapılan iyilikleri unutmaz.".

" Ya yapmazsam? " dedim. "İşleri çirkinleştirmek mi istiyorsun ? Zorla mı yaptıralım yani ?." "Benden başkasını bulamadınız mı ?". "Sana bunlar bittikten sonra da ihtiyacım olacak. Ama bunun için en iyi seçenek sensin. O dirildikten sonrası için ekip topluyoruz.

Sen eşsiz bir yeteneksin.". "Benim için söylediklerin ? İçimdeki karanlığı halledebileceğini söyledin." "Hayır , hayır , hayır. Ben sana "içindekini sökebilirm" dedim. İçinden sökeceğim dediğim şey karanlık değil. Aksine bunu arttırmak için elimden geleni yapacağım."

Bu sözler ne demek oluyordu ? Bana oyun oynamıştı bu adam. Şimdi istediklerini yapmazsam ölecektim. Ölü beden önünde yaptığımız bu konuşma fazla tatsızdı. Bu adamı diriltip eve geri dönmeliydim. Aksi kötü sonuçlar doğuracaktı. "Hazırım !" dedim. "Zamanda geriye gideceksin. Onu 16 yaşındayken alıp geri geleceksin yanımıza.

Onu almadan önce , gerçekliği değiştirmemek için burdaki bedeninden aldığımız doku yardımı ile yarattığımız bedeni götüreceksin.". "Ama bunu yapınca gerçeklik değişmez mi ?" . "O sadece 16 yaşında. Farkı anlamaları imkânsız. Bize , saf beden gerekiyor.

Kinezi yapabilecek beden kişinin birincil bedenidir.". Bunu düşündüklerini tahmin edebiliyordum. Hem sorduğumda bana da gelen saçma soruları 1000 kere düşünmüş olmalılardı. "Seninle 2 kişi daha gelecek. Eski Türkçe bilen 2 Türk. Merak Etme.  Onlar da kinezist.

Sana ihtiyaç duyduğumuz kısım  , Mete seni görünce devreye giriyor. Hocasından aldığı büyük ilimle beraber neler olduğunu anlayacak. Daha anlaşılır bir biçimde belirtmek gerekirse seni yem olarak kullanıyoruz… " bu adam ne kadar da komikti (!). Ben nasıl bir işin içine çekiliyordum ? Boyumdan büyük işlerdi bunlar.

Ama 3 üstaddan beni koruyabilecek biri olması iyiydi. Duraksamadan konuşmaya devam etti. "İlla tehdit edeceksek size tanıdınığınız herkesin yok olabileceği garantisini verebilirim. Büyük adada büyük deprem ! Ölü sayısı ? Ölen dostun sayısı ? Senin yüzünden ölen sevgili Eva !".

Onun adını ağzına alması içimde büyük nefret oluşturdu. Karanlık madde tetiklenmişti. "Şimdi sana zamanda yolculuk için kinezi tekniğini göstereceğim. "dedi. Ve uzun uzun anlattı. Son olarak ta "Unutma. Hata yaparsan geçmişe dönüp sen daha doğmadan bütün aile mensuplarını öldürürüm. Bu işin ciddiyetini anlamışsındır herhalde." Kafamı salladım onaylar biçimde.

Bu sözler daha fazla sinirlenmemi sağlamıştı. En sonunda yapılabilecek en kötü şeyi yaptım. Kontrolü kaybettim. Önce eski Türklerin mükemmel biçimde yaptığı mumya beden yerle bir olmuştu. Tarih bilgim beni yanıltmıyorsa bu beden mısır piramitlerindekilerden çok çok daha önce yapılmıştı.

Kafamı karıştıran diğer bir konu da o oldu. Mumya beden yerdeyken yanımıza getirilen klon bedenin kafası ortadan ikiye ayrıldı. Sıçrayan kan korkuttu beni. Ama sevdiklerimin ölmesi içimi daha fazla korkutmuştu. Onun en büyük hatası beni tehdit etmek olmuştu. Yanımızdaki güya "iyi eğitimli" kinezistler kaçmaya başladı. 2 Türk kalmıştı. Onlar savaştan korkmuyordu.

Bu yolda öleceklerdi. Ne kadar da saçma gelmişti bana o zaman ! Bir ideoloji için , başka bir insan hayatı için kendi hayatını feda etmek. Bana , beni yıllar boyunca koruyan o adamı hatırlattı. Onlara bakınca onu görmüştüm yüzlerinde. İşler daha fazla çirkinleşmeden buradan kaçmalıydım. Kaçmadan önce kalan tek tehditi yok etmeliydim. Beni gerçeklikten silecek olan tehditi…

"Ne yaptın sen ?" diye bağırdı. "Herşeyi mahvettin. Bu dünyanın hükümdarları olabilirdik. Bizim gücümüz ve Metenin topladığı Türk askerler. Önümüzde kimse duramazdı. Kimse duramazdı !". Siniri geçmemişti. "Bu burda bitmez ahmak ! Sevdiklerinin köpek gibi ölmesini izleyeceksin. Elin kolun bağlı. Yaptıklarının cezasını çekmeden peşini bırakmayacağım.

Yanına kalmayacak bunlar !" dedi ve cidden öyle oldu. Elim kolum bağlı piramitten çıktım. Göğe yükseldik ve adamıza ışınlandık. Bizle gelen biri daha vardı. Parmakları siyah bantlı gür saçlı çocuk. Titrerken daha da belli oluyordu. Ellerini bir koroyu yöneten şef  gibi açtı. Daha sonrada müzik akmaya başladı.

Dört ırmakla bölünmüş adamızda toprak bütünlüğü bozulmuştu. Ada 4 eş parçaya bölünmüştü. Bu adam deprem yaratabiliyordu. Büyük şaşkınlık içinde olanları izlerken bağlı olduğum zincirden kurtulmaya çalışıyordum. Karanlık maddeye hicbirzaman başvurmak istememiştim.

Cris ve yanında 5 ateş savaşcısı bize doğru geliyordu. Deprem yaratan adama doğru ateşini söndürecek kadar hızlı gidiyordu cris. Gece olsa dünyanın yanından geçen bir meteora benzetilebilirdi. Yanımdan geçip bonus kafaya saldırmaya giden cris küçük bir sinek gibi döne döne yere düşmeye başladı.

Ona vuran savaşçı saydamlığını yitirdi. Cris ' e olanları gören savaşçılar duraksadı. Aşağıda toprak savaşçıları adayı tek parça haline getirmek için uğraşıyordu. Su savaşçıları akan ırmağı bir arada tutmaya çalışıyordu. Hava ve elektrik savaşçıları olası saldırılara karşı tetikte beklemek için kararlaştırdığımız yerde bekliyorlardı.

Cris bu yükseklikten düşecek olsa ölebilirdi. O halini görünce karanlık maddeyi kullanacaktım. Onu Miles kurtardı. Babam ve diğer üstadlar yoktu ortada. Müdür yanımıza kadar yükseldi. Ona saldırmaya çalışanlar bir anda uyanma yaşıyorlardı. Sanki o an yaptıklarının yanlış olduğunu kabul edermiş gibi.

En son sıra deprem yaratan çocuğa geldi. Başını tuttu ve bağırmaya başladı. Beyni yıkanmıştı ve gerçekleri görmek istemiyordu. "Hayır! " diye bağırdı ve büyük dalgalar oluşturdu. Bu dalgalar bize doğru gelmiyordu. Aksine bizden uzaklaşıyorlardı. Dünyanın dört bir yanındaki sahillere...

Boyları 30 metre de olabilirdi 80 metre de. Böyle bir felaket Japonya bile karşı koyamazdı. Bunları durdurmamız neredeyse imkânsızdı. Kayıp vermeden kurtulamayacaktık. Tek şansımız vardı.

Geçmişe dönüp bunlar olmadan durdurmak...

KİNEZİ [1. KISIM][TAMAMLANDI] #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin