Anı bavuluna yeni insanlar, diller ve minik maceralar eklemenin sarhoşluğu ile eve girdim. Kapıda bir an durdum, ev fazlasıyla sessizdi. Elimdekileri bıraktım ve kollarımın ağrıyan yerlerine masaj yapmaya çalışarak sessizce yatak odamıza gittim. Benim canım kocacığım hala uyuyordu. Evet bu harikaydı. Hemen işe koyuldum.
Planladığım gibi önce banyoyu temizlemekle işe başladım. Ardından da ışık hızıyla mutfağa geçtim. Kendimi temizliğe öylesine kaptırmıştım ki öğlen olduğunun farkına dahi varamamıştım.
Mutfağı bitirip, "Oh, bitti sonunda." dediğimde Kerem uyandı ve mutfağa geldi. Sarıldı önce, sonra öperek, "Günaydın sevgilim." dedi ve banyoya yöneldi. Ne yaptığımın farkında dahi değildi. Ancak onun banyoya yönelmesi saniyelerle ben de paniğe yol açmıştı. Bu yüzden de arkasından bağırarak, "Banyo kapısının önündeki terlikleri giy, yeni temizledim." dedim.
Dönüp boş boş yüzüme baktı. Ardından da yoluna devam etti. Ben de onun için yiyecek bir şeyler hazırlamaya koyuldum.
Masaya oturup birer lokma ağzına attıktan sonra rengi atmış bir şekilde, "Bunlar nereden geldi. Dün gece evde yiyecek bir şey olmadığını biliyorum."
"Markete gittim."
"Markete mi gittin?"
"Evet." dedim umursamazca. O an kendimi çok havalı hissettim. Kendi başıma ayaklarımın üzerinde durmanın verdiği, inanılmaz güven duygusu ile baktım.
"Hımmm..." dedi. Şoka uğrayan gözlerle bakmaya devam etse de hiçbir şey söylemedi ve kahvaltısına devam etti. Sonra birden bire aklına gelmiş gibi, "Sen evi mi temizledim demiştin?" diye sordu.
"Henüz her yeri değil. Sadece banyo ve mutfağı temizleyebildim." derken kendime hazırladığım kahveyi yudumluyordum.
"Temiz evi neden temizlediğini anlayamadım."
"Nasıl temizlediklerini bilemedim, içime sinmedi. Bu yüzden de üstünden geçmek istedim."
"Temizlik malzemeleri evde var mıydı ki?"
"Dürüst olmam gerekirse onları almak için gittim aslında markete."
"Neyin ne olduğunu nasıl anladın peki?"
"Şey..."
Sorguya çekiyor gibiydi beni, neyi anlamaya çalışıyordu çözemesem de umursamadan market maceramı anlattım. Şoktan şoka girerek dinledi beni ve sonunda,
"Sen delirdin herhalde!" diye bağırdı ve devam etti, "Burası Türkiye'ye benzemez, ya başına bir şey gelseydi. Kaybolma riskini geçtim, bir de tutuklanma riski... "
"Abartma istersen!" diye karşılık verdim.
"Abartmıyorum. Bu şehirde daha önce de yaşadığımı unuttun galiba. Neyse bir daha böyle şeyler yapma. Birlikte gideriz."
"Emredersiniz komutanım! Başka bir emriniz daha var mı acaba?" dedim ama sinirlenmiştim ve bu da sesime fazlasıyla yansımıştı.
Hiçbir şey söylemedi ama gözlerimin içine öyle bir bakışı vardı ki, oturduğum sandalyeye yapıştım dersem abartmış olmam diye düşünüyorum.
Uzun bir sessizlik de ben kahve içerken, Kerem kahvaltı ediyordu. Benim için neden bu kadar korktuğunu bir türlü anlayamıyordum. Haklı sebepleri olsa da biraz abartıyordu. Biraz zaman geçtikten sonra sesimi çıkarmadan olduğum yerden kalkıp mutfağa gittim.
Tarif edemediğim duyguların içerisinde kayboluyor gibiydim. Kerem'in sert çıkışı içimde ki anlamsız duyguları dışarı çıkarmıştı. Korkuyor muydum? Pişman mıydım? Ne hissettiğime dair en ufak bir fikrim dahi yoktu. Ama bildiğim tek bir şey vardı ki, içimde korkunç bir huzursuzluk baş göstermiş ve beni ele geçirmeye niyetli gibi olduğu yerde kıvranıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mor şemsiye
Aventura"Bana bir zamanlar hayallerinin peşinden git diyen... Hayat silgi kullanmadan resim çizmeye benzer diyen... Ve... Unutmayacağım diyen ama fazlasıyla unutan adama... " Aşkın, batının ve ortadoğunun çelişkilerini, büyük hayalleri ve en önemlisi kad...