Bip... Bip....
Yine o lanet bipleme sesi...
Bu kez daha öncekine göre daha az gelse de yine de kulaklarımı tırmalıyor.
Gözlerimi açtığımda yatağın hemen yanındaki sandalyede oturan kişi Takis Green'di.
Lüks bir hastane odasındaydım.
Uyuşmuş vücuduma inat konuşmaya zorladım kendimi.
"Takis Green!" dedim.
"Ah Kelebek! Sonunda açtın gözlerini." dedi sevecen bir şekilde.
Olduğu yerden kalktı ve yatağın hemen yanına gelip elimden tuttu.
"Sana daha önce bunun ne kadar tehlikeli olduğunu söylememiş miydim ben!" dedi.
Gülümsedim. "İnsan yaşamadan bilemez..." dedim.
Gözlerime hayranlıkla baktıktan sonra sandalyesine geri döndü.
"Kimsin sen?" dedim.
"Boşver kim olduğumu. Bilmemek senin için daha güvenli."
"Emin misin buna?" dedim, gülmeye çalışırken canım acıdı.
"Ah doğru! Maceralara atılmaya meraklı Kelebek! Sen söz dinlemezdin değil mi?"
Sadece gülümseyerek bakarken, "Gerçek adını söyle en azından." Dedim.
"Stephen."
"İnanayım mı buna?"
Güldü sadece.
Bir süre birbirimize baktıktan sonra, "Neredeyim?" diye sordum.
"Seni uzaklaştırmazsam başına iş açmaya devam edeceğini düşündüm. Bu yüzden de Katar'dayız. Doha'da."
Başımı anladım dercesine sallamakla yetindim. Hemen sağ tarafımdaki pencereden gökyüzüne baktım.
"Ailene, kocana haber vermeliyiz." demesiyle başım bir anda ona döndü.
"Hayır, istemiyorum kimsenin bilmesini."
O an bir anda aklıma Asya ve Pierre geldi.
"Pierre, Asya neredeler biliyor musun?" dedim panikle.
"Sakin ol, yaraların açılacak. Güvendeler merak etme."
"Neredeler?" diye ısrar ettim.
"Asya hala Peşaver'de işi dolayısıyla ve güvenli bir yerde. Sağlığından haberdar. Pierre'de..." saatine baktı ve "Şuan inmiş olmalı buraya. Seni almadan Paris'e dönmemek de ısrar etti." dedi.
Rahatlamıştım. Tekrar başımı bulutsuz gökyüzüne çevirdim.
"Kelebek!" dedi Stephen.
Başımı ona doğru çevirdim tekrardan. Sandalyesini yatağa sıfırlayacak şekilde yaklaştırmıştı.
"Seni ilk Kabil'deki patlama da gördüm. Bayıldığın zaman." durdu.
Gözlerim dolmaya başlarken göz yaşlarımı durdurmak için büyük bir mücadele verdim.
"Neden orada olduğunu öğrenmek için bir şeyleri araştırmam gerekti. Uzun zamandır seninle ilgili bir şeylere bakmadığımı da o zaman fark ettim. Öğrendiklerim..." tekrar susarken ben göz yaşlarımı artık tutamıyordum.
"Biraz derine indiğimde bir şeyleri... Seni hiç aldatmadığını öğrendim. Maria ile daha önce Paris'e gittiği zamanlar birlikte olmuşlar ve sonrasında her şey bitmiş. Kerem'in yeniden Paris'e geldiğini öğrendiği zaman..." yine durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mor şemsiye
Aventura"Bana bir zamanlar hayallerinin peşinden git diyen... Hayat silgi kullanmadan resim çizmeye benzer diyen... Ve... Unutmayacağım diyen ama fazlasıyla unutan adama... " Aşkın, batının ve ortadoğunun çelişkilerini, büyük hayalleri ve en önemlisi kad...