twelfth page

5.5K 544 79
                                    

28 Ocak 2013
08:46 am

My God! Kkk her zaman Tanrım yazıyorum diye, değişiklik olsun demiştim. Sekiz gündür yazmadığımın farkındayım, çünkü sürekli uyuyorsun, ben de seni izliyorum. Artık bu, ikimizin de rutin işi sanırım. O gün, yani senin kulaklığından dinlediğini dinlediğimden beri, zor kendime geldim. Yani nasıl anlatsam, sana dokunmak gibi bir şeydi bu sanırsam. Oh, anlatımım berbat. Umarım ne demek istediğimi anlayabilmişsindir.
Her neyse, yine konudan saptım. Eğer bu gün de uyusaydın ve ben de seni izleseydim, yazmayacaktım fakat olağanüstü birşey oldu bugün! Sen uyumuyordun!! Tanrım, sürekli seni izleyemedim ama gözlerini gördüm. Yine yorgun bakıyorlardı ama çok sorun etmiyorsun anladığım kadarıyla. Bu yüzden ben de alıştım galiba buna. Ama eğer yanında arkadaşın olmasaydı yine uyuyacaktın değil mi? Sana hyung dediği için, kardeşin de olabilir tabii ama ben benzetemediğim için arkadaş olduğunuzu düşündüm. Öyle kardeşler tabii ki var ama sen bembeyazsın, o esmer. Buğday tenli ya da. O da çok güzeldi ama ben ona bakmadım fazla. Sadece gözgöze geldiğimizde bana gülümsemesi içimi ısıtmıştı. Sana 'hyung, hergün böyle gitmekten yorulmadın mı?' diye sorduğunda, dikkatle sizi dinlediğimi fark etmiş olacak ki gülümsedi. O an, yaptığım şeyin yanlış olduğunu anladığımda utanıp kızarmaya başlamıştım ki, senin yorgun çıkan sesine odaklandım. Bazı şeyler düzene girene kadar böyle gideceğini söyledin. Sesin.. Ne kadar yorgun ve cansız çıksa da, çok hoşuma gitmişti. Bilmiyorum, belki de ilk defa duyduğum için heyecandan böyle hissettim ama bu his, çok güzeldi.
Ve yine önce inen ben olduğum için, seni bırakmak zorunda kaldım ama bahsettiğim bu his günlerce benimle olacak. Eminim.

Şubat 2014

Defterin okuduğu sayfasını çevirmeden düşündü bir süre. Muhatap alınan kişinin kendisi olup olmadığını düşündü. Daha dün ne yediğini hatırlamazken, iki yıl öncesini nasıl hatırlayabilirdi ki? Benzer hayatlar olabilirdi pekala. Fakat bu hayat, garip bir şekilde çok benzer geliyordu ona şu anda. Noel kurabiyeleri kısmı hariç. Hatırlamıyordu. Ayrıca, otobüste onunla uğraşacak birilerinin olduğunu sanmıyordu, çünkü hatırlamıyordu. Bir yıl önce bu günü düşündü. Stajyerlik için Gangnam'a gelip gidiyordu. Yanındaki arkadaşıyla sadece o gün beraber gitmişlerdi, çünkü o da stajyerliğe başlayacaktı, aynı şehirden geliyorlardı ve o yurtta kalacaktı. Hala hatırlayamadığı için, o gün beraber geldiği arkadaşının yanında olmasını fırsat bilerek sordu.

"Baksana, bir yıl önce buraya benimle geldiğin ilk günü hatırlıyor musun?"

Esmer olan genç, biraz düşünür gibi yapıp cevap verdi.

"Evet, sonradan geldiğim için biraz ezik gibi hissetmiştim ama Ji-"
"Onu demiyorum. Otobüsle geldik ya, o anlara dair bir şeyler hatırlıyor musun?"

Küçük arkadaşı neden böyle bir soru sorduğunu anlamaya çalışırken, deftere baktı ve tekrar arkadaşına dönerek konuştu.

"28 Ocak? Bir yıl öncesi? O gün seninle gelmiştik. Otobüsle. Hatırlamıyor musun?"

"Hyung neden böyle birşeye ihtiyaç duydun ki şimdi? O gün seninle otobüsle geldiğimi hatırlıyorum."

Küçük arkadaşının söylediklerinden memnun kaldığını belirtip, tekrar deftere baktı ve konuştu.

"Peki bana, 'hyung hergün böyle gitmekten yorulmadın mı?' diye bir soru sordun mu?"

"Hyung, benimle olan anlarını not mu alıyorsun? O defter ne?"

Küçük olan, keyifle sorduğunda, büyüğü ciddiyetle cevap verdi.

"Hayır, bu öyle birşey değil. İleride söyleyebilirim belki ama önce yardım etmelisin. Yani, hatırlıyor musun öyle birşey dediğini?"

Büyüğünün ciddi olduğunu anladığında, ciddileşip cevap vermek için düşündü. O ciddiyse, önemli olmalı diye düşündü ve cevap vermeye çalıştı.

"Evet, yani sanırım."

"Peki karşımızda oturan liseli bir kız hatırlıyor musun?"

"Güldüğümde yanakları kızaran kız!"

Heyecanla bağırdığında, büyüğünün konuşmasına fırsat vermeden konuşmasına devam etti.

"Bizi dinliyordu hatırladığım kadarıyla hyung ve de sana bakmaya çalışıyordu sanırsam. Ama ben gülünce kızarmaya başladı. Baksana, sahneye çıkmadan kızları-"

"Tamam, abartma. Hatırladığın için sağol."

Arkadaşının sözünü kesip, konuştuktan sonra salondan çıkıp diğer arkadaşıyla paylaştığı odasına girdi ve elindeki defteri bırakmadan, kendini yatağa attı. Defterde yazanların neredeyse aynısını demişti arkadaşı ama hala emin olamıyordu. İnanamıyordu, çünkü böyle tesadüflerin yada bunun gibi şeylerin dizilerde olduğunu düşünürdü. İnanabilmesi için, defteri okumaya devam etmeliydi. İstemsizce şaşkınlıktan gülümserken, bir sayfa daha çevirdi. Sonunu merak ediyordu. Çünkü az kalmıştı.

Y/N: Uuuuu ne kadar uzun bir bölüm olmuş. O.o sjsjsjsj Neyse, bir şeyler anlamışsınızdır diye umuyorum. Ben anlatamasam da :') hsjsjsaj

MAEIL [ Min Yoongi ] ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin