thirty-sixth page

5.3K 495 121
                                    

2 Şubat 2014
6:00 am

Yine son olmadı.
Yapamadım.
Elimde sana ait anıların bulunduğu tek şey bu defterken, hiçbir şey olmamış gibi atamadım.
Fakat yine de, geçen yıl yaptığım gibi sık aralıklarla yazmıyorum.
Sen yokken, canım birşey istemiyor ki.
Yine senin yerine oturdum Yoongi.
Bu koltuk, buz gibi.
Başını yasladığın cam, puslu.
Şubat ayındayız diyeceksin, ama ben biliyorum ki alakası yok Yoongi.
Seninle yolculuk yaptığım kış aylarını da biliyorum, böyle soğuk değildi bu otobüs.
Sınava bir ay kaldı ve ben, seninle bu şekilde konuşarak kafa dağıtmak istiyorum.
Gerçeğini yaşamayı yeğlerdim ama yapacak birşeyim yok.
Sanırım sensizliğe mahkum gibi birşeyim?
Bu yüzden unutmalıydım.
Kalbime ağrı saplamaktan başka birşey yapmıyorsun.
Dün sıra arkadaşım, boş bir derste resim çizmişti.
Bir erkek.
Yeşile çalan saçları olan güzel bir erkek.
Ona kimi çizdiğini sorduğumda, önce güldü sonra benim dünyadan haberim olup olmadığını sordu ve çizerken baktığı resmi telefonundan gösterdi.
Yoongi, o an, yerin dibine girmek istedim.
Seni tanıyamamıştım.
Bütün teknolojik aletim elimden alındığı için ne yaptığını bilmiyordum doğal olarak.
Ama görürsem tanıyabileceğimi düşünmüştüm.
Her bir hareketini biliyordum Yoongi.
Fakat sen o kadar güzeldin ki, uzun aradan sonra tanıyamamam normal değil mi?
Yoongi, benim senden haberim yokken, başkalarının çizdiği resim olman canımı sıkıyor.
Kimsenin senden haberi yokken, ilk hayranın ben değil miydim?
Seni uyurken hayranlıkla izleyen?
İlkken, son olmak kötü hissettiriyor.
Seni özledim Yoongi.
Seni, uyurken izlemeyi özledim.
Ama bunu anladığımda geç olmuştu.
Ugh... Dağılan mürekkep için üzgünüm. Ağladığımı fark etmedim.
Evet, şimdi gözyaşlarımı durdurdum.
Geçen hafta arkadaşım sınıf grubu yapacaklarını ve bu yüzden kakaotalk hesabımı vermemi istedi.
Neden böyle birşey yaptıklarını anlamadım, zaten sormadımda, ama ek bir hesap açtım ve onu verdim. Olur da unutursam diye de, çok önemli olmadığı için onu defterin en arkasına yazdım. En sağlam yer, bu defter çünkü.
Ve zaten telefonum yok, hiçbir işlerine yaramayacağım ve bunu onlara da söyledim ama pek taktıkları söylenemez. Benim de umrumda değil zaten.
Babam telefonumu sınavdan sonra geri verecek.
Eğer telefonu elime alana kadar, seni orada burada pek fazla görmez ve deftere de yazıp seni tekrar hatırlamazsam, ki bir ay kaldığına göre sınava odaklanacağım büyük ihtimalle, unuturum.
Seni seviyorum,
Ama bunu çok istiyorum.
Evet, bencilim ben biliyorum,
Ama artık büyüdüm, Yoongi.
Bu şekilde acı çekmek, saçma geliyor istemiyorum.
Yine de,
Lanet olsun ki
Seni çok seviyorum.
Ve en kısa sürede unutmayı diliyorum.

Mart 2014

   Son cümlelerinin, noktaya değdiği satırlarda kalmıştı gözleri. Beyninin yandığını hissediyordu. Bu kız, ona ne yapmıştı da böyle hissediyordu? Gözlerindeki doluluğu, yandığını hissettiği sağ gözünü kırptığında defterin sağ alt köşesine düşen minik bir boncuk tanesi kadar olan göz yaşını gördüğünde anlamıştı. Gülümsedi. Suga ağlamazdı. Ama o şu anda, Min Yoongi'ydi. Bu kız, ona benliğini tekrar hissettirmişti. Üç yıldır kurtulamadığı yorgunluğundan kurtarmıştı. Altında ezileceğini düşündüğü sorumluluklarını hafifletmişti. Farkında olmasa da, şimdiye kadar ona ailesinden daha yakın olmuştu.
  
   Burnunu çekip bir sayfa daha çevirdi.
Boş.  Bir sayfa daha çevirdi,
Boş.  Tekrar bir sayfayı daha çevirdi, çevirdi, tekrar ve tekrar çevirdi. Sonuç; koca bir boş. Sinirle, defteri sertçe kapattı ve ellerini saçlarına daldırdı. Oturduğu yerde kıpırdanıp, dirseklerini dizlerine yaslayarak elleri hala saçlarındayken düşünmeye başladı. Düşünmek, hiç bu kadar zor olmamıştı. En zor şarkı sözlerini yazarken bile beynini böyle zorlamamıştı. Birkaç dakika öyle kaldıktan sonra, son sayfada yazan kakaotalk hesabı aklına gelmişti. Hızla defteri eline aldı ve son sayfayı açtı. Sayfanın en üst köşesine minik bir şekilde yazılmış olan hesabı gördüğünde, gülümsemesi genişlemişti. Onu bulmuştu. Yatağının üzerindeki telefonuna uzanıp ekranda beliren tarihe baktı.
8 Mart 9:45 pm.
Bugün üniversite sınavı sona ermişti. Yani, büyük ihtimalle telefonunu eline almış olmalıydı. Elinde tuttuğu telefonunun ekran kilidini açıp, kakaotalk'a girdi ve sasaenglerin bulmamasını umarak saçma bir isimle kullandığı hesabından kıza mesaj atmak için klavyeyi açtı. Ne yazması gerektiğini bilmiyordu fakat yine de yazdı.

gawsuga: sınavının iyi geçmesi için dua ettim.

Hey, normalde ben dinsiz biriyim.

Şanslısın.

Umarım iyi geçmiştir.

Telefonunun elinde olması lazım.

Cevap vermen için bekliyorum.

   Yoongi, on dakikadır bekliyordu fakat hala bir cevap gelmemişti. Kötü bir giriş yapmıştı ve sapık gibi görünüyordu büyük ihtimalle. O zaten beceremezdi ki böyle şeyleri. İçeriden gelen arkadaşlarının sesleri, ona çalışma vaktinin geldiğini hatırlatıyordu. Defteri çekmecesine koyup, odadan çıkmak için adım attığında tekrar yazmaya başladı. Eninde sonunda görecekti. Uzatmanın bir anlamı yoktu.

gwasuga: Sadece

Günlüğünün bende olduğunu söylemek istemiştim.

Onu almak istemez misin?

(Görüldü 10:05 pm)

Y/N: Of bir kurtulamadınız şu yn'lerimden sorry ^^ ama belki gereksiz fakat birşeyleri açıklama ihtiyacı hissediyorum.. :'/ Yarın sabah erkenden hastaneye gidecegim için, uzun bir bölüm yazdım. Bu yn ile birlikte tam 783 kelimelik.^^ Kakaotalk kullanmadığım için, nasıl oluyor bilemedim, o yüzden bazı yerlerde gördüğüm kadarıyla yaptım. Yanlış bir şeyler varsa kusuruma bakmayın. Eh, sonunda istediğiniz bölüm geldi.. ^^ Yine saçmaladım ama umarım biraz da olsa merakınız falan gitmiştir. Asıl merak ettiğiniz konuları da artık diğer bölümlerde görürsünüz. Hepsini yazamazdım.^^ Ve ve, Destekleriniz için thanks a lot hepinize. ♡♡♡

MAEIL [ Min Yoongi ] ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin