7.Ölemiyorsan Yeniden Doğarsın

583 190 93
                                    

Kartal Metaforu:

"Korkaklar ölür" der kartal. Çünkü ona dilerse yeniden doğabilme gücü bahşedilmiştir. Ancak bunun için hiçte kolay olmayan bir süreçten geçmesi gerekmektedir.

Derler ki:
Kartal kuş  türleri içinde en uzun yaşayandır.70 yıl yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşabilmek için 40 yaşında çok zor ve ciddi bir karar vermelidirler.

Kartalın yaşı kırka geldiğinde gagası uzar, göğsüne doğru kıvrılır. Tüyleri kalınlaşır, kartlaşır kanatlarına takılır. Pençeleri sertleşir esnekliğini yitirir. Ve avlarını yakalayamaz. Kartalın bu şartlar altında yaşaması mümkün değildir.

Bu noktada kartalın iki seçimden birini yapması gerekir. Ya ölmeyi seçer ya da yeniden doğmayı. Eğer yeniden doğmayı seçerse artık uçmasını gerektirmeyen yüksek bir dağın tepesine uçar ve orda kendine güvenli bir yuva hazırlar.

Uygun ortam hazırlanınca sert bir şekilde gagasını kayaya vurmaya başlar. Bir süre sonra gagası yerinden sökülür. Yeni gagasının çıkmasını bekler. Çıkınca bu yeni gagayla esnekliğini yitirmiş pençelerini söker. Ve sonra yeni pençelerinin çıkmasını bekler. Ardından da artık kartlaşmış olan tüylerini yolar. Yeni tüyleri de çıkınca kartal yeniden doğumun sancılı sürecini bitirmiştir.
Ve kartal cesareti sayesinde kendisine 20 yıla yakın bir yaşam süresi bağışlamıştır..


⭐⭐⭐

Bu belkide benim hayatımı anlatan en iyi metafordur. Bazen ilerleyebilmek için bir şeyleri geride bırakmak gerekir. Ne kadar canın yansa da... Evden ayrılırken verdiğim karar kartalın yeniden doğuşu kadar zordu. Ama geçmişe dönüp o günleri hatırladığımda kalmanın benim için imkansız olduğunu çok iyi anlıyorum. Başka bir ben olmalıydım. Başka bir yer olmalıydı. Yalnız olmak istiyordum. Çünkü insanın asıl canını yakan acı çekmek değil sevdiklerinin acı çektiğini görmekti. Evet yalnız değildim. Sorumluluğunu üstlendiğim bir kardeşim vardı. Yasını tuttuğum annem. Benimle gurur duymasını istediğim bir babam... Mutlu etmek istediğim tüm bu insanlar için sadece hayal kırıklığı olmuştum. Toparlanmak için gitmeliyim. Omuzlarımdaki yüklerden, fazlalıklarımdan ve fazlalık olmaktan kurtulmalıydım. Hayatımın artık katlanılmaz noktaya geldiği o günlerde yeniden doğmaya karar verdim.
                          ⭐⭐⭐

~1981~

Tam zamanını anımsayamıyorum. 12 yaşıma yeni girmiş olmalıyım. Sakin başlayan bir güne göre fazla kötü biten bir günün anısıydı o yalanlar bende. İnsanı mutluluğa iyiliğe inandıran yalanlar...

Nihayet baharı müjdeleyen kuş sesleriyle uyandığım o pazar sabahından bahsediyorum. Sonuna kadar açık olan kapı ve pencerelerden gelen serin ilkbahar rüzgarı beni yataktan kaldırdı. Balkona çıkıp hava aldım. Üvey annem Elif'i alıp komşuya gitmiş olmalı. Her zamanki gibi.

Ömer'i bahçede bulunca sevindim. Ama o üzgün görünüyordu. Dizlerinin üzerine çökmüş, bir kaplumbağayı izliyordu. Kaplumbağa görünce ağlardı Ömer. Bunun sebebi Fatma Ninenin anlattığı hikayelerden biriydi:
Onun köyünde kaplumbağayı poşete koyup karınca yuvalarına bırakırlarmış. Karıncalar poşetin içine girip  kaplumbağayı yerlermiş. Sonra insanlar poşeti bulup karıncaların yediği kaplumbağadan geriye kalan kabuğuyla süs yaparlarmış.

İşte bu çok eski hikaye Ömer'i her kaplumbağa gördüğünde ağlatmaya yetmişti. Yanına gittim.

"Karıncaların da evine yiyecek götürmesi lazım" diye bir şeyler saçmaladım.

İpsiz UçurtmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin