1979, KÖY
Çocukluğumda hüzünlü olduğum zamanlar bahçeye çıkar, dut ağacımın altına oturur ve karşıya bakardım. Karşıda epeyce uzakta Metin Amcanın evi var. Evinin bahçesinde de köpekleri var. Bir gün cesaretimi toplayıp o evin önünden yalnız geçebilmek tek hayalim. Bu güne kadar bunu sadece Kötü Fırat yapabildi. Fırat; zenginlerin fakirlere karşı olan o kahrolası önyargısını ve insafsızlığını ölesiye yansıtan ve kalp kırmaktan zevk alan bir çocuk. Öyle ki Kötü lakabı adıyla bütünleşti. Bazen, yani yiyecek bir şeyim olduğunda veya yeni bir oyuncağım olduğunda o ve arkadaşları beni oyunlarına alırlardı. Çoğu zaman Ömer de büyük bir sevinçle yanımıza gelir ve oyuna katılmak istediğini söylerdi. İşte o zaman bağırır çağırır kovardım onu. Gider bir köşede ağlardı. Amacım onu üzmek değildi. O çocukların beni aşağıladığını, küçümsediğini görmesini istemezdim. Sonra eve gider onların bana söylediği şeyleri sanki ben onlara söylemişim gibi anlatırdım. O da hemen inanır gururlandı "aslan abim benim" falan derdi. Bu böyledir işte. Bu hep böyle olmuştur...
O gün yine hüzünlü olduğum her gün gibi dut ağacımın altına oturdum ve karşıyı izledim. Hayal kurdum. Bir el omzuma kondu. Tabi ki Ömer'in eli. Yanıma oturdu. Ömer:
"Mustafa abi, şimdi bir uçak geçse içi parayla dolu olsa... "
Çocukluğumuzda nedenini bilmediğim bir şekilde uçakları içi para dolu şeyler sanıyorduk. Uçak düşerse de zengin olacağımıza inanıyorduk.
" Evet, hepsi benim olur belki birazı da senin "dedim.
" Neden? Ben daha önce dedim hepsi benim"dedi.
"Ben abiyim"dedim
"Tamam yarısı senin yarısı benim" dedi.
Sonra olmayan uçağın olamayan parası için kavga ediyoruz. Yağmurun yağdığını farkedince duruyoruz. Ömer soruyor:
"Babam ıslanacak mı?"
"Evet ıslanacak"
Sustu.
Sustum.Annem son günlerde hiç iyi değil. Bir kardeşim daha doğmak üzere. Babam birazdan tepeden tırnağa ıslanmış olarak koyunlarla birlikte gelecek ve tam anlamıyla hiç bir zaman ısınamamış olan evimizde son üç gün olduğu gibi bildiği tek yemek olan mercimek çorbasını pişirecek.
Eve doğru yol alıyoruz. Ömer sesleniyor. Konuşmasını istemiyorum ama söylediği şey gözlerimin dolmasına sebep oluyor:"Mustafa abi, eğer uçak dolusu para benim olsaydı babama ayakkabı alırdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İpsiz Uçurtma
Ficção GeralZihnimde bulanık bir anı...Sözlerini hatırlamadığım bir şarkının melodisi gibi veya en önemli parçası kaybolmuş bir yapboz... İçimde hep ne olduğunu bilmediğim bir eksiklik hissettim. Bir şeylerle doldurmaya çalıştıkça daha da eksildim, yenildim zam...