Bölüm 3

162 11 0
                                    

Multimedia Selin'in kombini:)

Sabaha kadar uyumamıştım. Resul Dindar, ben ve sigaram sabahlamıştık. Böyle bir şeyi kabul edemezdim. Asla kabul edemem. Asla! Saate baktım, sabah altıydı. Mutfağa gidip buzluktan sucuğu çıkardım, sonra odama geri geldim. Üstüm başım sigara kokuyordu. Hemen bir duşa girdim. Dişlerimi fırçalayıp açık kotumla beyaz sıfır kol üstümü giydim. Saçımı kurutmadım, hava güneşliydi. Yatağımı düzleyip telefonu elime aldım. Okan, benle Zehra'yı gruplarına almıştı ve yazışıyorlardı;

Kezban: Buluşalım ya bugün.
Tunahan: Buluşup ne yapacağız?
Kezban: Turlarız biraz.
Tunahan: Vallahi olur ev üstüme geliyor.
Kezban: Saat birde Bayır Mezarlığı'nın önünde.
Tunahan: Bana uyar.

Bu mesajları görünce "Zehra!"diye bağırdım. Ses gelmeyince daha uyanmadığını anladım. Mutfağa geçip enfes bir kahvaltı hazırladım. Kahvaltı hazır olunca tekrar "Kız Zehra!" diye bağırdım. Bu sefer karşılık geldi;

"Geliyorum yatağı düzleyeyim."

Bunu duyunca sandalyeye oturup telefonumu elime aldım. Okan'ı aradım;

"Alo."

"Alo, kızım bu saatte aranır mı ya?"

"Saat yedi buçuk Okan! "

"Saat daha yedi buçuk, ne bu şiddet bu celal?"

"Ya onu bunu bırak da bugün buluşacak mıyız?"

"Gruba yazmışlar mı?"

"Ya evet Kezban'la Tunahan konuştu da.."

Lafımı kesip sesini yükseltti;

"Ya yazmışlar ya sen niye arıyorsun bu saatte beni?"

"Ya ama bize gelin demediler ki."

"Bize gelin demeselerdi gruba yazmazlardı yakışıklı."

"Yakışıklı" lafına güldüm ve "Tamam hadi iyi uykular." diyerek telefonu kapattım. Bugün neler yapabileceğimizi düşünüp atıştırırken içeri Zehra girdi;

"Günaydın."

"Günaydın."

Kendine bir çay doldurup karşıma geçti, çayını karıştırırken yüzüme bakmadı. Karıştırmasını bitirip başını kaldırınca gözleri fal taşı gibi açıldı;

"Azra göz altların mosmor!"

"Dün gece uyumadım."

O bana şaşkın şaşkın bakarken aldırmadan bir sucuk daha ağzıma attım.

"Neden?"

Sorulabilecek en saçma soruyu sordu. Ona bakıp gözlerimi devirdim.

"Sen ondan daha güzelsin, farkında mısın? O ilk önce basenlerini eritsin!"

Bu lafı duyunca sert bir bakış attım ve sesimi yükselterek; "Kız taş gibi! Sarı saçları yeter! Ayrıca Tunahan dış görünüşe bakan bir insan değil. Karakter ve gözlere önem verdiğini biliyorsun!" dedim.

Zehra gözlerini irileştirerek; "Aşk göze değil göte bakar!" diye bağırdı.

Bunu deyince beni gülme tuttu. Zehra ilk gülmemeye çalışsa da o da kendini koydu. Bu kızla bir şekilde barışabiliyordum ya.

"Bu arada bugün buluşacağız."

"Gördüm mesajları."

Kahvaltı bitince Zehra'yla sofrayı topladık. Sonra salona geçtik ve televizyon, telefon bayağı bir oyalandık. Telefonun saatine baktığımda 12.10'u gösteriyordu.

Platonik AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin