Bölüm 15

84 6 0
                                    

Multimedia Azra'nın kombini ve bikinisi sjsjsj

Sabah Zehra'nın "Azra kalk artık!" diye bağırmasıyla irkilip yataktan düştüm. Sırtıma giren ağrıdan daha çok pencereden gözüme gelen güneş rahatsız etti. Ve Zehra'nın içine öküz kaçmış gibi bağıra bağıra attığı kahkahalar...

Yerden kalkıp belimi tutarak "Kızım mal mısın ya?!" diye bağırdım. Ona baktığımda bornoz ipini sıkıca bağlamış, bir elinde havlu diğer elinde tarak zürafa gibi gülen Zehra'yı gördüm. Sinirli sinirli gardırobu açıp "Hâlâ gülüyor Yılmaz Morgül'ün beyni!" diye bağırdım.

Sıcak bir duşa girip beyaz uzun elbisemi giydim. Saçlarımı kurutup taradım ve dudağıma parlatıcı, gözüme far sürdüm. Beyaz dolgu topuk sandaletimi giyip elimde telefonla Kezbanların odasına yalpalayarak girdim. İkisi de hazırdı, Kezban beni görünce gülümsedi. Özlem kaltağı da gözlerini devirdi. Zehra da arkamdan girip "Günaydınlaaar!" dedi. Herkes hazır olduktan sonra kot ceketimi üstüme geçirip kapıyı açtım.

Uçan balonunun peşinden koşan çocuk gibi koşmaya başladım, acayip acıkmıştım. Aşağı inip masalardan birine oturunca Özlem'e gözüm kaydı. "Tamam Tuna'cığım biz aşağıda bekleyöörz." dedi ve bana piç smile yaptı. Gözlerimi devirip Zehra'nın önüme getirdiği yiyeceklere daldım. Biraz bekledikten sonra Tunahanlar da geldi, gri tişörtünü çekiştirerek "Çok sıcağaaak!" diye bağırdı. "Kola felan iç." dedim, gülümseyip kola almaya gitti.

Ben: Bugün nereye gideceğiz?
Ali: Kaplıcaya.

İçimden Kuğulu Park'a gitmediğimiz için şükür duası yaparken kahvaltıya devam ettim. Kahvaltı bitince çıkıp bikinilerimizi aldık ve kaplıcaya yola çıktık. Ben Tunahan'la Özlem'i bir araya getirmemek için elimden geleni yapıyordum. Arabalara dağılırken Özlem'in olduğu arabaya binecekken "Tunahan!" diye bağırdım. "Bizim arabayla gelsene ya." dedim, ağzımı gözümü yamultarak. Ali ve Özlem'in ölümcül bakışlarını üzerimde hissederken arabalara doluştuk. Tunahan'la Özlem'i ne kadar uzak tutarsam o kadar iyiydi. Özellikle Kuğulu Park'ta.

Kaplıcaya gelince bikinilerimizi giydik ve içeriye doğru yürümeye başladık. Açıkta bir kaplıcanın içine girecektik, etrafta fare gibi aramaya başladık. Kaplıcayı bulunca Ali içine hopladı. Biz de kenarlardan oturduk. Tunahan Özlem'in yanına yüzüp konuşmaya başladığını gören benin morali yine siffir siffir siffir

İçimden küfürler yağdırırken başıma biraz ağrı saplandı. Elimdeki koladan bir yudum alıp arkama yaslandım.

***

Üç saattir kaplıcanın içindeydik ama çıkmaya niyetimiz yoktu. Baş ağrım çoktu ama aldırmıyordum. Ali karşımda duruyordu, ben de Kezban'la sohbet ediyordum. Ali "Azra!" diye bağırdı. Bakınca "Gel" işareti yaptı. Yanına yüzmeye başladım, tam ortasında, en derin yerde baş ağrım şiddetlendi. Başım dönmeye başlayına yüzmeyi bırakıp sakinleşmeye çalıştım. Ama şiddetleniyordu, zor yüzüyordum. Birden dibe battım, çırpınamıyordum.

***

Uyandığımda otel odasındaydım. Herkes başımda endişeli gözlerle bana bakıyordu. Ali elimi tutmuş, gözleri dolmuştu.

Ali: İyi misin?
Ben: İyiyim.

Doğruldum, doğrulmamla Ali'nin sarılması bir oldu. Parfüm kokusunu ciğerlerime doldururken gözlerimi kapattım. Zehra su getirdi. Suyu içerken "Kanka tansiyonun düşmüş." dedi. "Tamam." şeklinde başımı sallayıp Tunahan'a bakış attım. Bir önceki bayılmamdaki umursamazlığı gözlerinde görmeyince rahatladım.

Ali'nin Penceresinden

Okan'la konuşurken Azra'ya bir bakış attım. Çok güzeldi, saçlarını kulağının arkasına atmış, küçük kahkahalar atıyordu. Bir an onunla konuşmak istedim, yanıma çağırdım. Tatlı tatlı gülümseyip yüzmeye başladı. Yaklaştıkça kalp atışlarımın hızlanmasını durdurmaya çalıştım. Ortaya gelince duraksadı, biraz durunca dibe battı. "Azra!" diye çığlık atıp yanına kadar yüzdüm. Kaplıcadan çıkarıp üzerine bir havlu atarak kucağıma aldım. Arabaya kadar koşup, Tunahan'a "Arabayı sen süreceksin!" diye emir verdim.

Arkaya oturup Azra'nın başını bacağıma yatırdım. Önde Okan oturuyordu. "Tansiyonu düştü!" diye bağırdı. Otel odasına gelince hemen yatırıp masadaki kolonyayı bir hışımla aldım. Bileklerine sürüp koklatmaya başladım, gözlerimin dolmasını da bir yandan engellemeye çalışıyordum.

Gözlerini yavaş yavaş açınca kalp atışlarım da hızlanmaya başladı. Sonunda güzel gözlerini açtı, o benim herşeyim olmuştu. İlk defa yaşadığımı hissetmeme neden olmuştu, onu bu şekilde görmek benim için ölümden farksızdı. Ona çok bağlanmıştım, çok seviyordum.

Doğrulunca dayanamayıp ellerimi beline doladım, kafamı boyun çıkıntısına yerleştirip uzun süre kokusunu ciğerlerime çektim.

İyice kendine gelince aşağı inip akşam yemeğini yedik, Azra'ya bakmaktan kendimi alamıyordum. Her an bir şey olacak diye korkmak beni mahvediyordu. Yemek bitince odalara dağıldık, biz hepimiz aynı odada kalıyorduk. Yatağa kendimi bırakarak "Çok korktum amk" dedim. Tunahan tişörtünü çıkararak "Ne olacak ya korkma o kadar." dedi. Ona aldırmayarak gözlerimi tavana diktim, üstümü çıkarmaya çok üşeniyordum. Sonunda kalkıp bir hışımla tişörtümü çıkarıp pijama altımı giydim ve kendimi yatağa fırlattım.

Platonik AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin