Bölüm 8

99 8 0
                                    

Multimedia Azra'nın bikinisi :)

Sabah uyandığımda huzur içindeydim. Tuna'nın "Bizi bırakma!" deyişi rüyama kadar gelmişti. Harika bir güne merhaba diyerek yatağımı toplayıp gardırobumu açtım. Siyah sporcu atletimin altına diz kapağı yırtık siyah pantolonumu giydim. Far ve nemlendiricimi sürdükten sonra evden çıktım. Mutfağa girip enfes bir tost yaptıktan sonra Zehra'yı beklemeye başladım. O sırada da telefonumla grupta konuşmalarını okuyordum.

Ali: Bugün evde geçmez.
Özlem: Aynen.
Ben: Ne yapacağız?
Ali: Kızlar siz on bir gibi bize gelin de yüz yüze kararlaştırırız.
Ben ve Özlem: Tamam.

Zehra geldi, hiç bir şey söylemeden çayını koyup karşıma oturdu. Sonunda eline bir tost alıp konuşmaya başladı.

- Günaydın.
- Günaydın. Bugün Tunalara gideceğiz.
- İyi, sabahın ilk ışıklarında Mert'imin yüzünü görmeye hayır demem.
- Aynen vallahi Tuna.

Gözlerimi kırpıştırdım. Kahvaltı bitince sofrayı toplayıp salona geçtim. Zehra'nın hazırlanmasını bekliyordum. Hazırlanınca siyah converselerimi giydim ve yola çıktık. Eve gelince zile bastım, kapıyı Okan açtı. Yüzü bembeyazdı, bir şey olmuştu. Ayakkabımı çıkarınca "Ne oldu?" anlamında başımı salladım. "Sonra anlatırım." diye mırıldandı. İçeriye geçtik, herkes gelmişti. Tuna da benim gibi siyah giymişti bugün. "Ne kadar uyumlu bir çift" diye mırıldandım. Siyah gömlek ve siyah pantolon giymiş, telefonla bir şeylere bakıyordu.Oturup konuşmaya başladık;

Ali: Hava da sıcak, hayatta evde duramayız.
Kezban: Aynen.

Bir sessizlik oluştu, sessizliği Tuna bozdu;

- Yüzmeye gidelim!

Herkes "Olur."diye mırıldandı.

Ali: O zaman biz hazırlanalım. Sonra Zehralara gideriz, onlar hazırlanır. Sonra da Özlemlere gideriz.

Herkes olumlu anlamda başını salladı. Tunahan, Mert, Okan ve Ali odalarına gittiler. Geldiklerinde Tuna beyaz düz bir tişört ve siyah beyaz bir şort giymişti.

Tuna: Hadi gidelim.
Özlem: Tamam. Aşağı indik. Ali şoför koltuğuna oturdu, yanına Tuna oturdu. Arkaya kucak kucağa oturduk. Ben Zehra'nın kucağına oturmuştum. Bizim eve gelince biz Zehra'yla koşar adımlarla eve gittik. Plaj çantamı alıp eyelinerimi pembe rujumu, güneş kremini ve havluyu koydum. Bikinimi giyip üzerine kısa rahat bir elbise geçirdim. Makyajımı çıkarırken Zehra koridordan "Azra!" diye bağırdı. "Geliyorum!" dedim ve çantamı alıp koridora çıktım. Beyaz sandaletlerimi giyip aşağı indim. Arabanın üzerini açmışlardı.

Zehra: Bir kaçınız bizim arabaya gelsin.

Kezban ve Okan arabadan indi. Bizim arabanın da üstünü açtık, bir de son ses şarkı, tadından yenmez. Sonra Kezbanların evine geldik. İnip onlar da hazırlandılar. İnince Özlem motoruna bindi, plaj çantasını da Kezban'a verdi. İki araba bir motor Evrenseki Halk Plajı'na geldik. Plaja yaklaşınca park edip plaja kadar yürüdük. Yürürken Okan'ın koluna girdim. Okan'da bir şey vardı. "Ne oldu?" dedim. Bana bakıp geri önüne döndü. Çıldırmak üzereydim. Plaja geldiğimizde çantalarımızı bir kenara bırakıp hepimiz birden el ele tutuşup denize koştuk. Benim bir elimden Tunahan tuttu, evet iyi ama Tuna'nın diğer elinden de Özlem tuttu. Denizde bayağı bir yüzdük. Ben çok iyi yüzemediğim için derinliklere gidemiyordum. Tunahan da beni yalnız bırakmak istemediği için derinliklere gitmiyordu. Ama Özlem peşimizi bırakmıyordu. Okan Kezban'la yüzerken yanlarına kadar yüzdüm.

- Tatlım iki dakika alıyorum Okan'ı.
- Tamam canım ama geri ver.
- Tamam.

Okan'a kafamla "Gel." işareti yaptım. Tenha bir yere kadar yüzdük.

- Ne olduğunu söyleyecek misin?
- Söyleyim mi?
- Bir zahmet yakışıklı.
- Ali senden hoşlanıyormuş.

Bir an dengemi kaybedip dibe battım, Okan kollarımdan tutup geri çıkardı. İnanamıyordum ya! O bana yenge demeli! Ne diyeceğimi şaşırdım. Ne diyeceğimi düşünürken Okan yüzerek uzaklaştı. Ben de kendimi toparlayınca denizden çıktım. Biraz sahilde oturdum, sonra yanıma Ali geldi.

- Neden denize girmiyorsun?
- Canım istemiyor.

Yanıma uzandı. Ben oturuyordum. Okan arada denizden bana bakıyordu. Sonunda yanıma geldi. Kısık sesle "İyi misin?" dedi. Olumlu anlamda başımı salladım. Biraz durup "Tuna biliyor mu?" dedim. Olumsuz anlamda başını salladı. Bana açılmaması lazımdı bu çocuğun. Açılırsa Tunahan'ı kaybederdim. Gidip elbisemi giydim. Saçlarımı tarayıp makyajımı yaptım. Kumsala geri geldim. Onlar da çıkıp sırasıyla kıyafetlerini giydiler. Ben tam arabama binecekken Ali kolumdan tuttu. "Sen benle gelsene." dedi. Olumlu anlamda başımı sallayıp arabasına ilerledim. Ön koltuğa oturdum, arkada Mert ve Okan vardı. Evime bırakınca dönüp teşekkür ettim. Gülümsemekle yetindi. Eve gelince üstümü değiştirip duşa girdim. Sonra salona geçip oturdum. Zehra da yeni duş almış, bir şeyler atıştırıyordu.

- Sen neden son saatlerde bi garip oldun?
- Ali benden hoşlanıyormuş.

Yediği yemek boğazında kalınca bir bardak su verdim.

- Oha kızım! Yengesi olman gerekirken.
- Sorma.
- Tunahan biliyor mu?
- Yok.
- Sana kim dedi?
- Okan.
- Sadece Okan mı biliyor?
- Bilmiyorum.

Bir kaç saat bu konu hakkında konuştuk. Sonra kendimizi uykunun kollarına bıraktık.

Platonik AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin