Sabah uykumu bayağı almış bir şekilde kalktım. "Saat sekiz felandır." diye düşünerek telefonu elime aldım. Saate baktığımda 11'i gösteriyordu. Yataktan hızla kalktım. "Zehra!" diye bağırarak salona gittim. Zehra önüne meyve almış televizyon seyrediyordu.
-Beni niye uyandırmadın bu saatte kadar?
-Uyandırmadın değil canım. Uyandıramadın.Gözlerimi devirerek yanına oturdum.
-Dün gecenin acısını çıkarmışım.
-Hadi odana git de hazırlan, bugün alışverişe gideceğiz.
-Tunalarla buluşmayacağız mı?
-Yok gruba öyle bir şey yazmamışlar.Oflayarak odama gittim. Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Yatağımı düzleyince telefonu son bir umutla elime aldım. Hayır bugün buluşmayacaktık. Suratımı asarak gardırobumu açtım. Siyah bir body ile buz mavisi kotumu çıkardım. Uzun, muştalı kolyemi taktıktan sonra saçımı maşa yaptım. Saçım belime kadar ve düz olduğu için maşa zor tutuyordu. Maşa bitince koyu kırmızı ruj ve eyelinerı yaptıktan sonra büyük siyah bir çanta aldım. İçine ne olur ne olmaz diye bir kapişon attım. Paramla makyaj malzemelerini koyduktan sonra salona geçtim. Saçımın maşası yüzünden saat bir buçuk olmuştu. "Zehra!" diye bağırdım. Bağırmamla kapının açılış sesini duymam bir oldu. "Geldim!" dedi. Siyah spor ayakkabılarımı giyip çıktım. Arabada konuşmaya başladım;
- Ne alışverişi yapacağız?
- Eve yiyecek içecek bir şeyler aldıktan sonra kıyafet için AVM'ye gideriz.
-Manavgat City?
- Hayır, Novada.
- İyi, bana fark yapmaz.Şarkının sesini biraz daha açıp dışarıyı izlemeye koyuldum. Markete geldik, içeri girip bir sürü şey aldık. Evde bayağı eksik vardı. Sonra arabanın bagajına yiyecekleri attık ve AVM'ye doğru yola çıktık. Konuşmaya ben başladım;
- Babamın kalbini kırdığımı düşünüyorum.
Zehra şaşırmadı, gözlerini yoldan almadan konuşmaya devam etti;
- Ailevi olaylarınıza ben karışamam. Ama bunu söyleyeceğin zamanı bekliyordum. Sen kalp kıramazsın.
- Ben babamı istemiyorum değil. Ben Manavgat'ı istiyorum.Bana alaycı ve inanmamış gözlerle bakınca yüzüme saçma bir gülümseme yayıldı ve konuşmaya devam ettim;
- Ben Manavgat'ı istemiyorum. Ben Tunahan'ı istiyorum.
"İşte bu." der gibi başını salladı. Ben de konuşmaya devam ettim.
- Ama o benim babam. O kalıcı. Ben de isterim Tuna da kalıcım olsun. Ama Tuna'nın geçici olma olasılığı çok yüksek.
Bu konuşmalarla AVM'ye vardık ve mağazaları dolaşmaya başladık. Bir yandan da hala bu konuyu konuşuyorduk.
- Tamam Tunahan geçici, baban kalıcı ama senin babanın sana yaptıkları ne olacak Azra?
Bir şey diyemedim. Elimdeki eteğe bakmayı kesip Zehra'nın yüzüne baktım.
- E haklıyım ama. O acaba sana el kaldırırken bunları düşünüyor muydu?
Gözlerim boşluğa daldı. Annemin ölümü, Tunahanlara deprem diye yalan söylemem...
- Ve emin ol o adamda kalp yok! Kırılmaz yani sıkma canını.
Tam o sıra Okan aradı;
- Alo.
- Alo Azra, biz cafede buluşacağız da bir saate haberiniz olsun diye aradım.
- Biz Novada'dayız.
- Napıyorsunuz orada?
- Alışveriş.
- İyi biz de oraya geliriz.
- Tamam.
- Hadi bay bay.
- Bay.Zehra elinde bir ton kıyafetle bana dönüp "Ne olmuş?" der gibi gözünü kırpıp başını salladı.
- Bir saate buraya geliyorlar.
- Güzel.Arkasını dönüp kasaya gitti. Ben de elime bir kaç parça bir şey alıp arkasından gittim. Kıyafetleri aldıktan sonra bir kaç mağazaya daha girdik. Çanta takı felan da aldık. En mükemmel dinlenme şekli alışveriştir abi. Bazıları yoruluyor anlamıyorum nasıl beceriyorlar. Saat beşi gösterdi. Konuşmaya başladım;
- Gelmişler midir?
- Ara sor.
- Tuna'yı arayım mı?
- Ben Mert'i arayım.
- Artık çok geç bebeğim.Telefonu kulağıma götürdüm. Her çalmasında kalbim inip kalkıyordu.
- Alo.
- Alo Tuna. Geldiniz mi?
- Evet biz de sizi arayacaktık, Kahve Dünyası'na gelin.
- Tamam.- Gelmişler.
- Tamam.Cafeye girip yanlarına gittik. Bu sefer ben Tuna'nın yanına oturdum. Ben! Tuna bana baktı. Sonra gözü kolyeme kaydı. Gülerek kolyemi eline aldı;
- Muştaya bak ya.
- Onu bayağı bi arayıp almıştım.Gülüştük. Ama sadece Tuna ve ben. Mükemmel değil mi? Gözüm Ali'ye kaydı. Bana ters ters bakıyordu, ben bakınca gözlerini devirdi. Biz de iki kahve söyleyip sohbete başladık;
Kezban;Ne kadar çok şey almışsınız.
Ben; Tutamadık kendimizi.Özlem arkasına yaslanarak "Siz nasıl geçiniyorsunuz?" dedi. Kezban Özlem'e gözlerini ayırarak baktı. Ali; " Özlem yine patavatsızlığın tuttu." dedi. Özlem hiç kimseye bakmıyordu, bakışlarını bana odaklamıştı. "Bana halam, Zehra'ya da ailesi para gönderiyor." Kaşlarını kaldırarak arkasına yaslandı. Ben de sözüme devam ettim;
- Ben halamın biriciğiyim. Bana kıyamaz. Zaten Manavgat hayalimi biliyordu. Yardımcı oldu eksik olmasın.
Zehra dayanamadı;
- Özlem biz sana nasıl geçindiğinizi soruyor muyuz?Özlem böyle bir atak beklemiyordu. Kaşlarını kaldırarak konuşmaya başladı;
- Neden sormuyorsunuz? Tanışmaya çalışıyoruz.
- Tanıştık. Ve zaten tanışmamış olsak bile böyle mahrem bir soru sorulmamalı.Zehra'nın abarttığını düşünmeye başlayıp arkadan beline çimdik attım. Özlem de bir şey söylemeyince konu kapandı. Koyu sohbetle bir saat geçirdikten sonra artık kalktık. Ben Zehra'nın arabasına ilerlerken Ali kolumdan tuttu;
- Karışık oturalım.
Bence bir sakıncası yoktu. Onaylar şekilde başımı salladım. Zehra arabasına Mert, Kezban ve Özlem'i aldı. Ben de Ali'nin arabasında arkaya oturdum. Canım Okan hemen öne kurulunca Tuna da bana kaldı. Yanıma oturdu, şarkı açtık. Yolun videosunu çekiyordum, Tuna fotoğraf çekinelim deyince telefon elimden düşüyordu. Hemen yanına yaklaşıp selfie çektim. Ali ilk beni bıraktı, arabadan inerken Tuna'ya bakarak "Teşekkürler." dedim ama cevabı Ali verdi. Binaya girdim, Zehra çoktan eve gelmişti. Kapının kapanma sesini duyunca "Kıyafetlerini odana koydum!" diye bağırdı. "Tamam." diye bağırıp odama gittim. Eşofmanlarımı giyip makyajımı çıkardım. Saçımın maşası bayağı bir bozulmuştu, topuz yapıp yeni kıyafetleri gardırobuma yerleştirdim. Sonra koşarak salona girdim, Zehra çikolata yiyordu. Yanına oturup, daha doğrusu atlayıp Tuna'yla olan fotoğrafımı gösterdim;
- Oo Azra Hanım'a bakın, gelişmiş. Ama benim kadar gelişemez.
"Ne oldu?" der gibi başımı salladım.
- Kanka konu hoşlanmadan açıldı. Mert "Sevgili adayım var." dedi.
Aynı anda çığlık atıp sarıldık. Gerçeği söylemem gerekirse Tunahan'la çıkmaktan daha fazla bir şey istiyorsam o da Mert'le Zehra'nın çıkmasıdır. Çünkü Zehra'nın mutluluğu benim mutluluğumdur.
Arkadaşlar bölümleri bir gun olarak alıyorum ama uzun mu kısa mı karar veremedim. Kısaltıp uzatmam konusunda fikirlerinizi söylerseniz sevinirim :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik Aşk
ChickLitkahramanları kafanizda hayal edin de hayal kitlenizi dusurmeyim opuldunuz :*